'Çelişen tanık beyanları, inandırıcılığı sorgulanan mağdure, beraat eden bir sanık’

  • kadın
  • 11:58 9 Şubat 2018
  • |
img

MARDİN - M.B.'ye cinsel saldırıda bulunan polis B.K.’nin beraatına tepki gösteren avukatlar, dosyanın mağduru yargılayan bir yaklaşımla başladığını belirterek, “Çelişen tanık beyanları, erkek egemen sorgulama şekli, inandırıcılığı sorgulanan mağdure ve tutuklanmayan bir sanık” dedi. 

Mardin’de yaşayan M.B., özel harekat polisi B.K.’nin sistematik cinsel saldırısına maruz kalmıştı. B.K., hakkında “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan 12 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 3'üncü duruşmasında beraat etti. 
 
Davaya müdahil olan avukatlardan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Başkanı Aslı Pasinli ve Gülşen Özbek, polisin beraat edilme kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘TÜRKİYE AÇISINDAN EZBER BOZMAYAN GELİŞMELER’
 
Cinsel saldırıya maruz kalan M.B.’nin 155 Polis İhbar Hattı’nı aramasıyla birlikte olayın adli makamlara intikal ettiğini dile getiren avukat Aslı Pasinli, hastane ve emniyet görüntü kayıtlarında mağdur M.B.’nin iradesinin sakatlandığı belirtti. Pasinli, olay üzerine sanık polisin arkadaşlarının M.B. ile iletişime geçtiğini dile getirdi. Pasinli, olay gecesi izinli olan polis amirinin M.B. ile telefonla görüşmesinin ardından Urfa’dan Mardin’e geldiğine dair kamera kayıtlarının da dosyada mevcut olduğunu söyledi. 
 
Beraat kararını, “hukuk açısından kaotik, Türkiye açısından ise ezber bozmayan gelişmeler” olarak değerlendiren Pasinli, dosyada bulunan 2 rapora dikkat çekti. Raporlardan birinde, “darp ve cebir izi yoktur” ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Pasinli, bir diğer raporda ise, cinsel saldırı bulgularının kanıtı olan ekimozlar yani deri altı kanamaların tespit edildiğine dikkat çekti. Her iki rapor arasında bir günlük zaman diliminin dahi olmadığını ifade eden Pasinli, olay yeri inceleme raporunda da cinsel saldırının kanıtı olan giysi ve çarşafların yer aldığını belirtti.  
 
‘ÇELİŞEN TANIK BEYANLARI, ERKEK EGEMEN SORGULAMA ŞEKLİ…’
 
Pasinli, “Bundan sonrası tipik bir cinsel saldırı dosyasının aşamaları; çelişen tanık beyanları, erkek egemen sorgulama şekli, inandırıcılığı sorgulanan mağdure ve tutuklanmayan bir sanık” sözleriyle dosya ve karar sürecini özetledi. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında tutuksuz yargılanan sanık polis B.K. hakkında hazırlanan iddianameye de değinen Pasinli, şunları söyledi: “Her ne kadar Türk Ceza Kanunu (TCK) 102/2’den açılmış ise de, iddianamede eksiklikler mevcut. Dosyanın sevk maddesi, TCK 102/2 olsa da, mağdure açısından beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olması, nitelikli hali sevk maddesi yapılmamıştır. Aşamalarda tutuklama talebinde bulunan savcının her seferinde talebinin reddine karar verilmiştir.” 
 
'CİNSEL TEMASIN HER AŞAMASINDA RIZA BULUNMAK ZORUNDADIR’
 
Cinsel saldırıya maruz bırakılan M.B.’nin özel hayatının tartışma konusu yapıldığına dikkat çeken Pasinli, hukuken geçerli bir rızadan söz edilebilmesi için mutlak suretle fiziksel ya da ruhsal zorlamanın olmaması gerektiğinin altını çizdi. “Yargılamada mağdureye ikinci kez mağduriyet yaşatacak, özel hayatı ve geçmiş ilişkileri tartışma konusu dahi yapılmamalıdır” diyen Pasinli, şöyle devam etti: “Mağdurun rızasından söz edebilmek için cinsel temasın her aşamasında rıza bulunmak zorundadır. Zira başlangıçta olan rızanın sonradan ortadan kalkması mümkündür. Böyle bir dosyada rızadan bahsedebilmemiz için bir direnme halinin olmaması gereklidir. Oysa dosyaya giren raporlar böyle demiyor.” 
 
‘SUÇTAN ZARAR GÖREN VASFINDAYIZ’
 
Sanık polis ve dosyaya dahil olan memurların, ''Görevi kötüye kullanma” ve “Tehdit, suçu ve suçluyu gizleme” suçlarından da yargılanmaları gerektiğine vurgu yapan Pasinli, sanığın tutuksuz olarak yargılanmasının dosyanın akıbetini değiştirme gücünün bulunduğunu beyan etmelerine rağmen taleplerinin reddedildiğini belirtti. 
 
Cinsel saldırı dosyalarında her bireyin suçtan zarar gören vasıfta olduğunu söyleyen Pasinli, “Bunu bu perspektiften değerlendirmek önemlidir. Erkek kodlamalarla dolu olan yargı, hala kadının yaşam biçimini esas alan rıza saptamaları yapsa dahi, asıl olan kadınların yargı karşısında direnmeleri, dayanışmaları, sürecin her aşamasında bir kere daha ‘varız’ diyebilmeleridir” diye konuştu. 
 
‘İTİRAZ EDECEĞİZ’ 
 
Beraat kararının baki olmadığını ve karara itiraz edeceklerini sözlerine ekleyen Pasinli, “Dosyanın eksik ve yanlı yürütülmüş olmasından dolayı bozulacağı kanaatindeyiz” dedi. 
 
‘DOSYA MAĞDURU YARGILAYAN BİR YAKLAŞIM’ 
 
Dava avukatlarından avukat Gülşen Özbek ise, “delil yetersizliği” iddiasıyla verilen kararın adil olmadığını vurguladı. İddianamenin eril bakış açısıyla hazırlandığına dikkat çeken Özbek, “Soruşturmanın ilk aşamasında sanığa iftira attığı gerekçesiyle M.B. hakkında soruşturma açılmıştır. Adli Tıp raporu sonrası soruşturma dosyası saldırıda bulunan sanık B.K.’ye yönelmiştir. İlk andan itibaren faili aklama ve mağduru yargılayan bir yaklaşımla dosya başlamıştır” dedi. 
 
‘FAİL POLİS DELİLLERİ KARARTTI’
 
Cinsel saldırı sonrası M.B’nin uğradığı baskılara da değinen Özbek, dava sürecinde yaşanan hukuki eksiklikleri şöyle sıraladı: “Fail polis mesleğinin getirdiği nüfuzu kötüye kullanarak, mağduru sürekli tehdit etmiş ve delilleri karartmıştır. Öyle ki; dosyanın tanıklarına dahi böylesi bir tehdit içerisinde bulunulduğunu düşünmekteyiz. Yargılama aşamasında sanıktan ziyade mağdurun özel hayatı afişe edilmiş, adeta cinsel saldırı mağdurun özel hayatı ile meşruluk algısı yaratılmaya çalışılmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) normalde şüphelinin telefonuna el konulabileceği belirtilmiş iken, mağdur da şüpheli olarak ele alınarak davaya aykırı telefon incelemesi yapılmıştır.” 
 
‘CİNSEL SALDIRI, KRİMİNAL VAKANIN ÖTESİNDE ELE ALINMALI’
 
“Bu dosya sadece münferit bir cinsel saldırı dosyası değildir” diyen Özbek, şöyle devam etti: “Kadına karşı cinsel saldırı, kendi içinde kriminal bir vakanın ötesinde ele alınmalıdır. Esasında burada kadının kimliğine yapılan saldırı genelinde toplumun kırılmasına dönük yapılmıştır. Tabi dosya sanığının özel harekat polisi olması, bu durumu daha da sistemleştiren noktada oturtmaktadır.”
 
MA / Özgür Paksoy