‘OHAL’de kadının kendini güvende hissettiği alan kalmadı’

  • kadın
  • 09:06 8 Şubat 2018
  • |
img

DİYARBAKIR – Kadın düşmanı bir toplum yaratıldığına dikkat çeken HDP Yöneticisi Suzan İşbilen, “OHAL ile birlikte kadının kendini güvende hissettiği bir alan kalmadı” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Yöneticisi Suzan İşbilen, Olağanüstü Hal’in (OHAL) kadın ve çocuklar üzerindeki etkisini anlattı. İşbilen, kadınlar açısından OHAL’in ne anlama geldiğini yaşanan pratikler üzerinden görmenin mümkün olduğunu dile getirdi. Kayyum atanan belediyeler, kapatılan kadın kurumları, kadın siyasetçilerin tutuklanması sürecini hatırlatan İşbilen, tüm bunların 2 yıldır OHAL ile yönetilen Türkiye’de yaşandığını vurgulayarak, yaşananları kadın mücadelesine darbe olarak nitelendirdi.
 
‘KADIN DÜŞMANI BİR TOPLUM YARATILDI’
 
OHAL ile birlikte gelişen sürecin devlet-erkek şiddetiyle şekillendiğini belirten İşbilen, bunun da yaşamın her alanında kadına karşı kullanılan “ahlak bekçiliği” haline geldiğini söyledi. İktidar odaklarının tek bir yerden kadına yöneldiğini söyleyen İşbilen, bunun da kadın düşmanı toplumun kendini yeniden üretip devir daim etmesi üzerinden var olduğunu dile getirdi. 
 
DBP’li belediyelere atanan kayyumların ilk iş olarak kadın kurumlarını kapattığını hatırlatan İşbilen, belediyelerde açılan kadın kurumlarının demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü bir yönetim anlayışına sahip olduğunu belirtti.
 
'KAPATILAN KADIN KURUMLARI CAMİ KORUMA VAKFINA ÇEVRİLDİ’
 
Belediyelerde kadın sorunlarına alternatif kurumların kurulduğunu, bununla kadınların kendini daha güvende hissettiği alanların oluşturulduğunu ifade eden İşbilen, birimlerin kadına yönelik şiddetle mücadele, ekonomi, eğitim kurumları olduğunu anımsattı. İşbilen, belediyelere atanan kayyumların ilk icraatlarının kadınlara koruma sağlayan ve hukuki destek sunan kurumları kapatmak olduğunu dile getirerek bunların yerine cami koruma vakfı gibi çeşitli kurumlara çevrilmesiyle şiddet yönünde çok büyük riskleri beraberinde getirdiğini ifade etti. 
 
‘OHAL’DE KADININ KENDİNİ GÜVENDE HİSSETTİĞİ ALAN YOK’
 
OHAL’i bir kalkan olarak kullanan AKP’nin kadına olan yaklaşımının geleneksel roller çerçevesinde evine hapsederek her yönüyle erkeğe itaat eden bir anlayışa sokmak istediğine dikkat çeken İşbilen, şöyle devam etti: “Kadın kurumlarının kapatılması kadına yönelik şiddetin de önünü açtı. Daha önce şiddet gören bir kadın, belediyelerin açtığı kadın kurumlarına gelerek sorunlarını paylaşıyordu. Burada gerekli güvenlik ve hukuki destek sağlayarak sığınma evlerine gönderiyorduk. Burada gerekli psikolojik destek sağlanıyordu. OHAL ile birlikte kadının kendini güvende hissettiği bir alan kalmadı. Bir kadın şiddet gördüğünde karakola gidiyor. Karakolun yaptığı şey ise kadının şiddet gördüğü eve geri gitmesi için ikna etmek oluyor. İlk etapta fiziksel şiddet gören kadın, karakoldan eve gittiğinde artık psikolojik şiddet de görüyor. Bu durumda kadının kendisini koruyan bir yapıyı arkasında ona destek verecek kadın gücünün olmamasından kaynaklı yaşamına mal olan şiddetin dozajının giderek arttığının görüyoruz.”
 
‘TOPLUM İSTİSMARA ALIŞTIRILIYOR’
 
İstanbul Küçükçekmece’de 115 çocuğun cinsel istismar sonucu hamile kalmasının hastane yönetimi tarafından örtbas edilmesi olayını hatırlatan İşbilen, “İstanbul’da yolda yürüyen genç bir kadının tanımadığı bir erkek tarafından yumruklanması ve saldırganın gözaltına alınıp hemen akabinde serbest kalması AKP’nin kadına dönük şiddet konusunda erkeğe cezasızlık politikalarının bir sonucudur. AKP’nin kadın anlayışı buna uygundur. Diyanet’in 9 yaşındaki çocuğun evlenebileceğini söylemesinden tutalım sokaktaki şiddete, tecavüze kadar rızası var deniliyor. 11 yaşındaki çocuk tecavüze uğruyor ‘rızası var’ denilerek toplumda tecavüz, taciz, çocuk istismarı kabul gören bir anlayış haline getiriyor. OHAL ile birlikte kadının en ufak bir gösteri yapmasını engelleyerek tecavüzü ve şiddeti meşrulaştırıyor. Bu anlamda OHAL, AKP’nin can simidir” dedi.