Kadınlardan mor kurdele yürüyüşü

  • kadın
  • 18:39 21 Kasım 2020
  • |
img
İSTANBUL – Mor kurdele ile yürüyüş düzenleyen kadınlar, şiddetin özel savaş politikası olduğunu belirterek, buna karşı 25 Kasım’da sokaklarda olacaklarını belirtti.
 
Sultangazi Kadın Dayanışması, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında açıklama yaptı. Gazi Mahallesi'nde bulunan eski karakolun önünde bir araya gelen kadınlar, Gazi Cemevi önüne kadar yürüyüş düzenlemek istedi. Ancak kadınların yürüyüşü, polis tarafından koronavirüs (Kovid-19) gerekçe gösterilerek engellenmek istendi. Kadınların ısrarı üzerine polis yürüyüş boyunca pankart, döviz ve slogan olmaması itibariyle yürüyüşe engel olmayacağını söyledi. Kadınlar, kaldırım üzerinden mor kurdele ile zincir oluşturarak yürüdü. Ancak polis, mor kurdeleyi bahane ederek yürüyüşü engelledi.  Kadınlar, tüm müdahale ve engellemelere rağmen basın açıklamasının yapılacağı yer olan cemevine kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüş boyunca akrep tipi zırhlı araç ve çevik kuvvet kadınları ablukaya alarak izledi. 
 
‘KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR’
 
Cemevi önünde bir araya gelen kadınlar, “Krizsiz, şiddetsiz, savaşsız, eşit ve özgür bir dünyada yaşamak istiyoruz” pankartı açarak, basın açıklamasını gerçekleştirdi. Açıklamada, katledilen kadınların fotoğrafları yanı sıra "Kadın dayanışması yaşatır", "Jın, jıyan, azadi" ve "Öldüren sevgi istemiyoruz" dövizlerini taşındı. Öte yandan kadınlar, sık sık "Kadın cinayetleri politiktir" ve "Yaşasın kadın dayanışması" sloganları attı.
 
‘DEVLET ŞİDDETİ ARTTI’
 
Mirabel kız kardeşlerinin mücadelelerini selamlayarak konuşmasına başlayan Platform üyesi Goze Hurustan, “Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlikler, ayrımcılıklar, savaşlar, derinleşerek devam ederken bugün de kovid-19  pandemisiyle birlikte  devletler, uyguladıkları baskıcı politikalarla kadına yönelik şiddetin boyutlarını ve dozajını arttırdı. Böylesi bir gerçekliğin yaşandığı bu süreçte, biz kadınlar ataerkil kapitalizme ve yarattığı şiddetin her türlüsüne karşı; savaşa, tacize, tecavüze, yoksulluğa, haklarımızın yok edilmesine, eşitsizliğe ve gericiliğe karşı bir kez daha alanlardan haklarımız için mücadelemizi büyütüyoruz” dedi.
 
ÖZEL SAVAŞ POLİTAKASI
 
Hurustan, bir kadının daha eksilmemesi için mücadelelerini büyüteceklerini kaydetti.  Devletin tüm olanaklarını şiddeti önlemek için seferber etmesi gerektiği yerde, infaz düzenlemeleriyle failleri evlerine gönderdiğini dikkati çeken Hurustan, “Kadınları şiddete karşı koruyan yasalar esnetiliyor, sığınma evlerine erişim zorlaştırılıyor. Kayyumlar marifetiyle gasp edilen belediyelerin kadın birimleri kapatılıyor, İstanbul sözleşmesi ve 6284 gibi yaşam güvencemiz sayılabilecek kazanımlarımız yok edilmek isteniyor” diye konuştu.
 
ERKEK-DEVLET ŞİDDETTİ
 
 Erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek karşı koyacaklarını dile getiren Hurustan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların hayata geçirilmesinin tek yolu da kadın mücadelesinden ve kadın dayanışmasından ısrarımızdır. Bugün çok daha güçlü ve çok daha örgütlü olarak hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyor ve yaşamlarımızı savunmak için sokaklara çıkıyoruz.”
 
İktidarın kadınların kazanımlarını yok etmek için salgını fırsata çevirmeye çalıştığını belirten Hurustan, “Sermayeyi gözeten salgın tedbirleri bizi daha da yoksullaştırıyor, emeğimiz üzerindeki sömürü katmerleşiyor. Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz var olan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna dair hiç bir önlem alınmıyor” diye kaydetti.
 
Hurustan, ardından ise 25 Kasım’da kadınları sokaklara davet ederek, şunları söyledi:
 
“* Kadınları erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlardan hesap sormak için sokaklardayız.
 
*Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı sokaklardayız.
  
 *Sermayeye, ranta, savaşa aktarılan bütçe hakkımıza sahip çıkmak için sokaklardayız!
 
 *Fetvalarıyla ne giyeceğimizi, ne söyleyeceğimizi, nasıl yaşayacağımızı buyur ederek bize sınır çizenlere karşı sokaklardayız.
  
*İstanbul Sözleşmesi yaşatır demek için sokaklardayız.
  
*Her türlü yasağa ve baskıya rağmen'' Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz !'' demek için sokaklardayız.
  
*Bin bir emekle elde ettiğimiz kazanımlarımıza ve haklarımıza sahip çıkmak için sokaklardayız.
  
*Bir kişi daha eksilmemek için sokaklardayız.
  
*Ev işi kadın işidir'' diyen ataerkine karşı bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılması için sokaklardayız.
  
*İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize, tecavüze, istismara, katliamlara ve savaşlara karşı yaşamımızı savunmak için sokaklardayız.
 
*Hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte,   sokakta, cezaevinde, okulda ve yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz ve vazgeçmiyoruz!”