‘Medya erkeği aklayan bir yerden bakıyor’

img

DİYARBAKIR - TMMOB İKK Kadın Temsilcisi Arin Zümrüt, “namus” ve “ağır tahrik” gibi gerekçelerle Melek Aslan cinayetine yer veren medyaya tepki göstererek, “Erkeği aklayan bir yerden bakılıyor” dedi. 

Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde bulunan Sanat Sokağı’nda 21 Ekim’de 24 yaşındaki Melek Aslan, erkek kardeşi Mustafa Aslan (20) tarafından katledildi. Gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Mustafa Aslan’ın emniyetteki ifadesinde cinayeti planlarken yalnız olmadığı ortaya çıktı. Eski erkek arkadaşı Orhan Vatansever tarafından tehdit edildiği için katledilmeden 2 ay önce koruma kararı aldıran Melek Aslan’ın yaşadığı yurdun adresini Vatansever’in katil zanlısı Mustafa Aslan’a verdiği öğrenildi. Mustafa Aslan’ın ardından gözaltına alınan Orhan Vatansever de azmettirici suçundan tutuklandı. 
 
Cinayetin ardından ise kadına yönelik şiddeti besleyen eril medyanın kullandığı dil ve sıraladığı gerekçeler diğer kadın cinayetlerinde olduğu gibi değişmedi. Kimi basın yayın organları, cinayeti “namus” ve “ağır tahrik altında” işlendiği şeklinde servis ettiği haberlerle kadın aleyhine algı oluşturmaya devam etti.
 
‘İKİNCİ SINIF İNSAN’
 
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Temsilcisi Arin Zümrüt, “namus” kavramının 18 yıllık AKP iktidarı döneminde daha çok öne çıktığı ve kadının “ikinci sınıf insan” olarak topluma empoze edildiğini söyledi. Artan kadın cinayetlerinin önüne geçmek için öncelikle iktidarın, kadına yönelik şiddeti önleme konusunda samimi olması gerektiğini ifade eden Zümrüt, kadının aile kavramı içine sıkıştırıldığını kaydetti.
 
‘İKTİDAR TOPLUMA MESAJ VERİYOR’
 
İktidarın ortaya koyduğu her aile fotoğrafında kadının “hizmet eden” pozisyonda olduğuna dikkat çeken Zümrüt, “Burada iktidar, kadının ne yapması gerektiği üzerinden topluma bir mesaj göndermeye çalışıyor. Bununla birlikte büyüyen nesil, rahatlıkla kız kardeşini, annesini ve hayatındaki kadını öldürebiliyor. Bu noktada iktidarın samimi olması gerekiyor, yani sistemin bütünlüklü olarak bunun bir sorun olduğunu ve aşılabilmesi içinde toplumun aynı refleksi göstermesi gerekiyor” diye konuştu. 
 
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ 
 
İstanbul Sözleşmesi’nin her fırsatta tartışmaya açıldığına da değinen Zümrüt, “Bu noktada direniş çerçevesinde olmamız gerekiyor” dedi. Zümrüt, İstanbul Sözleşmesi’nin yanı sıra toplumda var olan erk zihniyetin dönüştürülmesi için de mücadele edildiğini belirtti. 
 
'GEREKÇELER SIRALANIYOR' 
 
Toplumda her türlü şiddetin kadına yöneltildiğini vurgulayan Zümrüt, Diyarbakır’da katledilen Melek Aslan örneğini verdi. “Namus” gerekçesini öne süren erkeğin, eskiden kadın ile birlikte erkeği de hedef aldığını ancak gelinen noktada sadece kadının hedef alındığını dile getiren Zümrüt, “Kadın her yerden tehdit alıyor. Melek, eski erkek arkadaşına karşı koruma kararı aldırdı, ancak erkek kardeşi tarafından katledildi. Eskiden ailede bir kadının yaptıkları sorun olarak görüldüğünde o olayda söz konusu olan erkeğe yönelirdi. Feodalitenin böyle bir yönü vardı. Ancak cezasızlığın getirdiği cesaret ve her zaman ‘mutlaka bir nedeni vardır’ zihniyeti ile kadına doğru yönelen bir şiddet söz konusu. Yani şiddet uygulayacaksanız kadına yönlendirirseniz daha çabuk sıyrılırsınız. Toplum sizi anlar, yani mutlaka bir nedeni vardır” dedi. 
 
‘MEDYA CİNAYETİ MEŞRULAŞTIRIYOR’
 
Medyanın kadın cinayetlerini meşrulaştıran diline tepki gösteren Zümrüt, Melek Aslan cinayetinin “ağır tahrik altında” işlendiği yönünde yapılan haberleri eleştirdi. Medyanın “İyi, kendi halinde biri, ablasını çok severdi” cümleleri ile zanlı kardeşi masumlaştırmasına da tepki gösteren Zümrüt, “Havuz medyası dediğimiz medya, kadına dair hangi haberi yaparsa yapsın aşağılama dilini kullanıyor. Kadına yapılan haksızlığı normalleştirmeye çalışıyor, katliamı normalleştirmeye çalışıyor. Medya erkeği aklayan bir yerden bakıyor. Sorumluların cezalandırılmamasını kolaylaştırıyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ 
 
Katledilmeyen kadınların ise intihara sürüklendiğini dile getiren Zümrüt, “Daha az cezasızlık için kadınlar intihara sürükleniyor. Alıkonuluyor, tecavüze uğruyor. Arkasında not bırakıyor, intihar ediyor. Hala kadın suçlanıyor. İlişkisi sorgulanıyor, mahkeme erkeği tutuklama gereği bile duymuyor. Biz bu yaşananları dile getirdiğimizde ise tutuklanıyoruz” dedi. 
 
‘DAYANIŞMA İLE…’
 
Zümrüt, kadın cinayetlerinin önüne geçmek için Aile Bakanlığı yerine Kadın Bakanlığı’nın kurulması gerektiğine değinerek, şöyle konuştu: “Bu cinayetleri, şüpheli ölümleri takip edecek bir bakanlık olmalı. Kadının yaşadığı şiddeti anlatacağı ve destek alacağı tüm kurumlar kapatıldı. Bir kadın kurumunun ne zararı olabilir? Kapatıyorsanız çaresiz bırakıyorsunuzdur, kadını yalnızlaştırmaya çalışıyorsunuzdur. Bu noktada her ne kadar kadın kurumları kapatılsa bile o dayanışmanın pek çok sorunu çözdüğünü de görüyoruz. Yani burada bir kadın öldürüldüğünde İstanbul'da, Ankara, İzmir'deki kadının canı acıyor. Bu duyguyu beslemek adına mücadele ve örgütlenme ağlarını daha işlevli hala getirmek gerekiyor.”
 
‘YALNIZ DEĞİLSİNİZ’
 
Son olarak kadınlara “Yalnız değilsiniz” mesajını veren Zümrüt, kadınların kazanımlarına sahip çıkarak örgütlülüğün güçlendirilmesinin önemine değindi. 
 
MA / Arjin Dilek Öncel - Fahrettin Kılıç