Taşdemir: İktidar kadınlara yönelik irade kırma siyaseti izliyor

img

DİYARBAKIR – HDP’li Dilan Dirayet Taşdemir, iktidarın kadınlara yönelik irade kırma siyaseti izlediğini çünkü yeni rejim inşası önünde kadınların tehdit olarak görüldüğünü söyledi. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, Eylül ayında Türkiye’de 16 kadın cinayeti yaşanırken, 20 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Katledilen kadınların 9’u evli oldukları erkekler tarafından öldürüldü. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, kadına yönelik şiddetin AKP iktidarı döneminde sıradanlaştırılmaya çalışıldığını belirtti. 
 
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana kadına yönelik saldırıların vahşet boyutuna ulaştığına dikkat çeken Taşdemir, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun hedef alınarak, kadınların yalnızlaştırılmaya çalışıldığını dile getirdi. AKP iktidarının yeni bir rejim inşası hazırlığı içinde olduğunu ifade eden Taşdemir, bu yeni rejim inşasında asıl hedefin özgürlük mücadelesi veren kadınlar olduğunu söyledi. İktidarın, kadın özgürlük çizgisinde ısrar eden, toplumu örgütleyen kadın profilini kabul etmediğini belirten Taşdemir, “Daha makul, itaat eden, rıza gösteren, itaatkâr bir kadın profili isteniyor. İtiraz eden kadınlara da şiddet uyguluyor” dedi. 
 
'KÜRT KADINLARI HEDEFTE'
 
İktidarın başta Kürt kadınlarını hedef aldığını sözlerine ekleyen Taşdemir, “1990’lı yıllarda da gözaltına alınan kadınlar taciz ve tecavüze uğramış, bedenleri teşhir edilmiş, köyleri yakılmıştı. Ancak bu olaylar Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri’ne (AİHM) taşınmasına ve Türkiye’nin bazı dosyalarda mahkûm edilmesine rağmen maalesef suçu işleyen kolluk kuvvetlerinden kimse yargılanmadı. Bırakın yargılanmayı, kadınlara karşı suç işleyen bu kişilerin rütbeleri yükseltildi. Musa Orhan örneğinde olduğu gibi bakanlar tarafından sahip çıkıldı” diye belirtti. 
 
'İRADE KIRMA SİYASETİ İZLENİYOR'
 
Cumhuriyet tarihinden bu yana başta kadınlar olmak üzere Kürtlere karşı işlenen suçlarda hiçbir yargılama yapılmadığını vurgulayan Taşdemir, “Kürtlerin demokratik ve özgürleşme, kendi dilini ve kimliğini sahiplenme taleplerini ısrarla terörize eden, tanımayan bir siyaset izleniyor. Dolayısıyla sadece gözaltına alarak,  tutuklayarak, sürgüne göndererek, gerçekleşmiyor aynı zamanda toplumu çürüterek, yozlaştırarak, irade kırarak gerçekleştirmek istiyor. Kadın bedeninin teşhiri, kadın bedenine yönelik saldırılar, bu sömürge siyasetinin, fetih ve işgal siyasetinin bir yansıması. Kürdistan’da son süreçte kadına yönelik bu saldırıyı ‘Çökertme planı’ olarak yorumluyoruz" ifadelerini kullandı. 
 
'MAKUL KADIN OLUN HAYATTA KALIN'
 
Öz savunmada bulunarak kendilerini koruyan kadınların cezalandırılmasına da değinen Taşdemir, yine şiddet gören bir kadını korumak isterken suça bulaşan Kadir Şeker’e verilen cezanın bir mesaj içerdiğini söyledi. "İktidarın siyasi perspektifine göre karar veren bir yargı gerçekliği var" diyen Taşdemir, iktidarın yargıyı kendi siyasetine alet ettiğini dile getirdi. 
 
Kadir Şeker’e verilen ceza üzerinden topluma “kadının yanında yer alırsanız böyle cezalandırılırsınız” mesajının yanında kadınlara da “makul kadın olun hayatta kalın” mesajının verildiğini ifade eden Taşdemir, “Bir kadın şiddet görüyor, hiç tanımadığı bir kişi tarafından insani, vicdani, ahlaki bir tutumla kurtarılıyor. Şiddet uygulayan kaza ile yaşamını yitiriyor. Ancak yargı buradaki meşru müdafaayı görmüyor. Burada Şeker’e verilen ceza, AKP’nin yürüttüğü kadın siyasetinden bağımsız değil” diye konuştu. 
 
'KÜRDİSTAN'DA İNSANLAR KAYBOLMAZ KAYBETTİRİLİR'
 
Dersim’de 5 Ocak’tan bu yana kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku dosyasında şüpheliler hakkında işlem yapılmamasının “derin ilişkiler”den kaynaklandığını belirten Taşdemir, “Gülistan Doku, Dersim’de yürütülen özel siyasetin göstergesidir. ‘Dağları tepeleri İnsansız Hava Araçları (İHA) ile izliyorum’ diyen bir İçişleri Bakanlığı gerçekliği var. O nedenle Kürdistan’da insanlar kaybolmaz, kaybettirilir. Nadira Kadirova’dan İpek Er’e, Gülistan Doku’ya bütünlüklü birbiriyle bağlantılı süreçler yaşanıyor” dedi.  
 
Şüpheli kadın ölümlerinin yeteri kadar araştırılmadığını sözlerine ekleyen Taşdemir, şüpheli ölümlerin birçoğunun ya kadın cinayeti ya da intihara sürükleme olduğunun altını çizdi. 
 
'KADINI MECBUR BIRAKMA HALİ VAR'
 
Ağrı’daki şüpheli kadın ölümlerinde yaşanan artışa işaret eden Taşdemir, bu ölümlerin aile içinde görünmeyen şiddetten kaynaklandığını söyledi. Taşdemir, “Aile ‘intihar etti’ diyor, olayın üstü hemen kapatılıyor. Oysa bunun intihar olduğuna yönelik somut bir kanıt yok. İntihar değil, mecbur bırakma ve şiddet var" ifadelerini kullandı.
 
'REJİM İNŞASINDA TEHDİT GÖRÜLÜYOR'
 
"Şüpheli kadın ölümlerinin araştırılması halinde cinayet oldukları ortaya çıkacaktır" diyen Taşdemir devamında şöyle dedi: “Ancak bu konuda kılını kıpırdatmayan, sorumluluk almayan, muhataplık kurmayan bir iktidar ve siyaset anlayışı söz konusu. Bu konuda iktidardan her hangi bir beklentimiz yok. Daha öncede değindim, bir rejim inşa ediliyor, bu rejim inşası önünde engel olarak görünen herkes ve her şey tasfiye edilmek isteniyor. Kadınların verdiği özgürlük mücadelesi tehdit olarak algılanıyor. Bu tehditti bertaraf etmek için politikayla ilgilenen kadınlar ve ev içinde erkek iktidarına karşı çıkan kendi kimliği ve benliğiyle yaşamak isteyen kadınları da sus, itiraz etme kabul et kabul etmezsen yaşayacağın budur mesajı verilmek isteniyor." 
 
'SOKAKLARDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
 
Kadın mücadelesinin tarihsel köklere sahip olduğunu vurgulayan Taşdemir,  AKP’ye karşı etkili mücadele yürüten en güçlü muhalefetin kadınlar olduğunu söyledi. Taşdemir, “’Sokağa çıkmayın’denildiğinde kadınlar sokağa çıktı, tecavüz yasasına karşı direndi, İstanbul Sözleşmesi'ne de sahip çıktı, eşbaşkanlık mekanizmasını savundu, kadın örgütlerine yönelik saldırılara karşı çıktı. Saldırıların bu kadar keskinleşmesinin bir nedeni de, kadınların artık örgütlü ve güçlü olması. Biz dünde direndik, bu günde direniyoruz, yarında direneceğiz çünkü faşizmin karşısında direnmenin ötesinde başka bir yol yok. Eşbaşkanlığını da savunmak için mücadelemizi radikal biçimde yürüteceğiz. Kadın kurumlarını kazanımlarını içinde İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırılmasını engellemek içinde tecavüz yasasını geçmesini önlemek içinde şüpheli bir şekilde öldürülen ve katledilen her kadının hesabını sormak içinde sokaklarda olmaya devam edeceğiz" dedi. 
 
MA / Arjin Dilek Öncel