TJA kampanyası Marmara'da ikinci aşamada: Cinsiyetçi bakış sorgulandı

img

İSTANBUL – TJA aktivisti Pınar Akdal, "Em Xwe Diparêzin" kampanyasının ilk aşaması olan atölye çalışmalarını birçok bölgede tamamladıklarını belirterek, özellikle karma yapılan toplumsal cinsiyet atölyeleri ile bir kez daha açığa çıkan cinsiyetçi bakış açısını sorguladıklarını belirtti.  

 
Özgür Kadın Hareketi’nin (TJA), PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik İmralı’da yürütülen tecride, siyasi soykırıma, tacize, tecavüze, anadile ve inançlara yönelik saldırılara karşı “Em xwe diparezin” (Kendimizi savunuyoruz) sloganıyla başlattığı 4 aylık kampanyanın çalışmaları birçok merkezde sürüyor. 15 Eylül’de Diyarbakır’da startı verilen kampanyanın bir ayı geride bırakılırken, bölge illeri başta olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde kampanyanın ilk ayağı olan atölye çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı. Kadına ve kazanımlarına yönelik saldırıların masaya yatırıldığı özgün atölyelerin yanı sıra toplumsal cinsiyet atölyelerinde bir araya gelen kadın ve erkek katılımcılar, egemen bakış açısını sorguladı. 
 
Kampanyanın yürütüldüğü önemli merkezlerden biri olan Marmara Bölgesi’nde, yürütülen çalışma ve yarattığı etkilere ilişkin TJA aktivisti Pınar Kandal ile konuştuk. 
 
‘KENDİMİZİ SAVUNUYORUZ’
 
Kampanyanın amacına değinen Kandal, kadına yönelik artan toplumsal baskı, şiddet ve saldırılara karşı böyle bir kampanyanın ihtiyaç olduğunu söyledi. Kampanya ile kadınların kendilerini nasıl savunması gerektiği üzerine yoğunlaştıklarını belirten Kandal, “Bütün dünyada erkek egemen bir sistem mevcut. Bu sistemlerin en başta baskıladığı ve susturmaya çalıştığı kesim kadınlar oluyor. Her gün öldürülüyoruz, tecavüze uğruyoruz. Bunun karşısında kendimizi savunmaktan başka bir seçeneğimiz yok” dedi. 
 
AKP-MHP ittifakının kadınlar üzerinden topluma gözdağı verdiğini kaydeden Kandal, zihniyetlerine göre bir kadın tipinin yaratılmaya çalışıldığını ifade etti. Tamda bu noktada kadınların her gün alanlarda seslerini yükselterek, direndiğini dile getiren Kandal, “Saldırıların farkındayız. Kendimizi savunuyoruz. Savunma daha çok fiziki olarak algılanıyor, ancak bu yanlıştır. Evet fiziki savunma olmalı ama en çok 'Kendimi ne kadar ifade edebiliyorum, haklarımı ne kadar biliyorum, ne kadar örgütlenebiliyorum' üzerinden bakılmalıdır. Biz böyle ele alıyoruz ve kadınlara bu şekilde ulaşmaya çalışıyoruz” diye konuştu. 
 
‘TOPLUMSA SAVUNMAYA EVRİLMELİ’
 
Dünya genelinde artan saldırılara karşı muazzam bir bilinçlenme yaşandığını ve bunun da bir karşı koyuşu getirdiğini belirten Kandal, “Bu karşı koyuşlar öncelikle kendini düşüncede savunmaktır. Kendini savunmak düşüncede başlıyor. Ayrıca benim sadece kendimi savunmam, kendime sahip çıkmam da tek başına bir işe yaramıyor. Kendini savunmayı toplumsallaştırmak gerekiyor, kadınların örgütlenerek, cesaretlenerek bunu yapması gerekiyor. Dünya genelinde şuanda kadınların mücadelesi toplumsal bir savunmadır. Bu yüz yılın toplumsal savunmaya da evrilmesi gerekiyor. Çünkü en çok saldırılara kadınlar maruz kalıyor" ifadelerini kullandı. 
  
‘BİRLİKTE ÖZGÜRLEŞECEĞİZ’
 
Kampanyanın gidişatına ilişkin de bilgi veren Kandal, ilk aşama olan atölye çalışmalarını birçok bölgede tamamladıklarını ve olumlu geçtiğini aktardı. Kandal, atölyelerde açığa çıkan detayları ise şöyle anlattı: “Atölyeler öğreten-öğrenen şeklinde olmadı, daha çok karşılıklı oldu. Tecavüzler, artan kadın cinayetleri, bütün bunları yaşarken kendimizi nasıl savunmalıyız? üzerine tartıştık. Burada hem kendimizde hem de erkeklerde cinsiyetçi bakış açısını ortaya çıkartmaya çalıştık. Atölyeler de biz kadınların da cinsiyetçi baktığını gördük. Bu da kişilerin kendilerini açmasıyla ortaya çıktı. Erkekler de zaten hemen ortaya çıktı. Erkekler bununla biraz yüzleşince rahatsız da oldular. Biraz duvara çarpmış gibi oldular. Kendileriyle yüzleşme sorgulama başladı, bu iyi ve olumlu. Bu çalışmaları sürdürmek ve büyütmek gerekir. Bunları sorgulayarak beraber yol alacağız. Beraber özgürleşeceğiz bunun başka çaresi yok.” 
 
KAMPANYA İKİNCİ AŞAMADA 
 
Kampanyanın bundan sonraki aşamalarında panel, forum, sokak etkinlikleri, kadın buluşmaları ve yine karma etkinliklerin olacağı bilgisini paylaşan Kandal, özelikle karma atölyelere ilginin ve talebin yoğun olduğuna dikkat çekti.  
 
Kampanya ile toplumun dikkatini çekerek, düşünceye sevk etmek istediklerini dile getiren Kandal, “Kadınlar ne yaşıyor? Kendilerini nasıl savunmak istiyor? Bunu topluma aktarmak istiyoruz. Son dönemlerde artan tecavüzler tesadüf değil. Bu ayrı bir döneme işaret ediyor. Toplumu da refleksiz bırakmışlar, her gün ‘duy tepki verme, itiraz etme.’ Bu, dönemin tesadüfleri değil. Yeni bir süreç, toplumsal, siyasal ve psikolojik bir yöntemdir. Bunları iyi görmek lazım” dedi. 
 
TEPKİLER OLUMLU 
‘NEFES ALDIRAN BİR PENCERE’
 
Kampanyanın olumlu karşılandığına işaret eden Kandal, “Çünkü bu kadar susturulan, bastırılan, baskı altına alınan kadınların kendini savunma ve nefes almaya ihtiyacı var. Biz aslında bir pencere açıp toplumun nefes almasını sağlıyoruz. Bu da hem kadınlar hem de erkekler tarafından çok olumlu karşılanıyor” diye belirtti. 
 
Kandal, son olarak tüm kadınları hem kampanyayı anlamaya hem de sahiplenmeye çağırdı. 
 
MA / Semra Turan