'Dijital şiddet' nedir, kadınlar ne yapmalı?

  • kadın
  • 09:05 6 Eylül 2020
  • |
img
İSTANBUL - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç, “Kadın SES’i” projesiyle sosyal medya üzerinden toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin kampanyalar düzenleyeceklerini belirterek, artan “dijital şiddete” karşı kadınları sosyal medyada da var olmaya çağırdı. 
 
Türkiye’de son dönemlerde toplumunun sesini duyurabildiği ve yaşanan hak ihlallerine karşı “adalet” arayışına girdiği mecraların başında sosyal medya geliyor. İktidar tarafından sık sık hedefe konulan söz konusu mecra, özellikle toplumsal muhalefet açısından büyük bir önem arz ediyor. Ancak, muhalefetin birçok kez kimi konularda etkili bir araç kullandığı mecra, son dönemlerde “dijital şiddeti” de beraberinde getirdi. Bu şiddete maruz kalanların başında ise yine kadınlar geliyor. 
 
İstanbul’daki SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç ile “dijital şiddetin” etkilerine ilişkin konuştuk. 
 
Koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte kadına yönelik şiddet arttı. Bunun yanı sıra sosyal medyada da “dijital şiddet” baş gösterdi. “Dijital şiddet” nedir?
 
Dijital şiddet; kişinin kendi rızası olmadan başka biri tarafından sosyal medya araçları aracılığıyla psikolojik, cinsel hatta ekonomik zarar vermeyi amaçlayan saldırılardır. Tanımadığımız insan tarafından dijital şiddete maruz kalabileceğimiz gibi tanıdığımız insanlar tarafından da maruz kalabiliriz. Bu şiddet türünde, kişinin dijital ortamda sürekli olarak rahatsız edilmesi ve rahatsız edici bir şekilde takip edilmesi söz konusudur. Kişinin, tanıdığı veya tanımadığı kişilerden istenmeyen, uygunsuz, hatta cinsel içerikli mesajlar alması veya bilgisayarına virüs bulaştırılması gibi tacizler dijital şiddet örnekleridir. 
 
 
Kadınlar için önemli kanunların yürürlüğe girmemesi, suçlulara gereken cezaların verilmemesi, şiddeti yapanı bilmemize rağmen kişinin cezasız kalmasına sebep oluyor. 
 
 “Dijital şiddetin” artması nedenini neye bağlıyorsunuz? Bu durum kadınları nasıl etkiliyor?
 
Kriz dönemlerinde yaşanan olaylardan orantısız bir şekilde en çok kadınlar etkileniyor. BM Kadın Asya ve Pasifik İnsani ve Afet Risk Danışmanı Maria Holtsberg ise bu konuda ‘kriz her zaman toplumsal cinsiyet eşitsizliğini şiddetlendirir’ diyor. Ben de bu görüşe katılıyorum. Kovid-19 salgınıyla beraber kadına yönelik her türlü şiddet ciddi oranda artmış durumda. Öte yandan pandemi nedeniyle insanların sosyal ilişkileri ciddi ölçüde azaldı. Zorunlu kısıtlamalar ve sosyalleşmenin azalmasıyla dijital ortamda sanal sosyalleşme arayışları arttı. Erkek egemen olan sosyal medyada da toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik tutum ve davranışlar arttı. Bu süreç kadınların sosyal medyaya karşı daha çekimser durmalarına neden oluyor.
 
 "Dijital şiddet" uygulayanların kimliklerinin açık olmasına rağmen cezasız kalmasının nedeni nedir?
 
Kadınlar için önemli kanunların yürürlüğe girmemesi, suçlulara gereken cezaların verilmemesi şiddeti yapanı bilmemize rağmen o kişinin cezasız kalmasına sebep oluyor. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunu gibi destekleyici kanunların mutlaka uygulanması gerekiyor.
 
Sosyal medyanın kadınların seslerini ve tepkilerini dile getireceği etkili mecralardan biri olduğunu söyleyebilir miyiz? 
 
Evet söyleyebiliriz. Sosyal medya, sesi duyulamayan kadınlara yeni bir fırsat sunuyor. Ancak sosyal medyada kadın kullanıcı sayısı istenilen düzeyde değil. Örneğin; We Are Social 2020 Türkiye Sosyal Medya Kullanım İstatistikleri’ne göre; Facebook’taki kullanıcı sayısının yüzde 64’ü erkek, yüzde 36’sı kadın kullanıcıdır. Instagram’da ise yüzde 57.9 erkek, yüzde 42.1 kadın kullanıcı bulunuyor. Ayrıca bu raporda Twitter kullanıcılarındaki cinsiyet oranına bakıldığında bu eşitsizlik oldukça belirgin bir biçimde ortaya çıkıyor. Şöyle ki; Twitter kullanıcılarının yüzde 78.4’ünü erkek kullanıcılar oluştururken, bunlardan sadece yüzde 21.6’sı kadın kullanıcı. Sonuç olarak sosyal medyada kadın kullanıcıların sayısı erkek kullanıcılara göre çok daha düşük oranda. 
 
 
 Kadınlar sadece toplumsal alanda değil, dijital alanda da cinsiyetçi yaklaşımla mücadele ediyor. Her kadın düşünce ve fikirlerini ifade etmek için sosyal medyada var olmalı.
 
 Kadınların katılmamasının sebebi nedir? 
 
Bunun sebeplerinden biri kadınların dijital şiddete maruz kalarak, sosyal medyaya mesafeli yaklaşmalarıdır. Bu durumdan kaynaklanan cinsiyetçi engeller ortadan kaldırılmalıdır. Şunu belirtmek isterim ki; kadınlar da dijital kamusal alanda kendilerini ifade etmelidir. Günümüzde kadınlar sadece toplumsal alanda değil, dijital alanda da cinsiyetçi yaklaşımla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Her kadın kendi duygu, düşünce ve fikirlerini ifade etmek için yani seslerini yükseltmek ve dünyayı değiştirmek için sosyal medyada da var olmalıdır.
 
 Bu kadar etkili olan sosyal medya mecralarında gösterilen tepkiler de sadece birkaç gün sürüyor. Daha etkili ve sonuç alabilmesi açısından neler önerirsiniz?
 
Aslında son yıllarda sosyal medya, özellikle belli alanlardaki adalet arayışında bir tür eşik işlevi görüyor. Kısa süre önce Pınar Gültekin için adalet arayışını sosyal medyadan yaptık ve bu cinayeti gündemde tutarak katil zanlısının hızlı bir şekilde yakalanmasını sağladık. Şule Çet ve Emine Bulut davalarında da durum bu şekildeydi. Sosyal medya öldürülen, şiddet gören, acı çeken kadınlar için adalet aradığımız bir yere dönüştü. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini bu alanda da sağlar ve sosyal medyada kadınların sesinin daha etkili ve gür çıkması için çalışırsak çok daha etkili sonuçlar alacağız. 
 
Sosyal medyanın etkili olduğu bu dönemde siz de “Kadın SES’i” projesi başlattınız. Projenin amacı nedir? 
 
Bu alanda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve sosyal medya alanında kadınların sesinin daha etkili ve gür çıkması için sosyal medyada Kadın SES’i projemizle çaba harcıyoruz. Tüm kadınları da #YükseltSesiniDünyaDeğişsin diyerek seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.
 
 
 ‘Elçiler Buluşması’ ile sosyal medyanın etkin kullanımı, toplumsal cinsiyete ilişkin konular tartışılacak ve sosyal medya kampanyaları geliştirilecek.
 
Projeyle neler hedefliyorsunuz? 
 
Projeyle hedefimiz; kadınların eşitlik ve hak taleplerini yükseltmek, yani kadınların sesinin çok daha fazla duyulması için sosyal medyanın etkin bir şekilde kullanımını desteklemek. Projemiz; akademisyen, gazeteci ve sanatçıların yer aldığı Kadın SES’i elçileri aracılığıyla yürütülüyor. 20 kişiden oluşan elçiler, 10 ay boyunca yaratıcı sosyal medya kampanyalarının üretilmesinde ve yaygınlaşmasında aktif rol oynayacak. Sosyal medya kampanyaları hem SES Derneği hem Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu hem de elçilerin sosyal medya hesapları aracılığıyla yaygınlaştırılacak. Proje kapsamında hedeflediğimiz birtakım aktiviteler bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Elçiler Buluşması. Her ay düzenlenecek buluşmalarda, elçiler ve uzmanlarla bir araya gelinerek sosyal medyanın etkin kullanımı, toplumsal cinsiyet, barış ve sürdürülebilirliğine ilişkin konular derinlemesine tartışılacak ve o ay düzenlenecek olan sosyal medya kampanyalarına içerik geliştirilecek. Bu buluşmalarda, “Kadın SES’i Elçileri”nin cinsiyet eşitliği savunuculuğuna katkı sağlamak adına sosyal medya kullanımlarının geliştirilmesi hedeflenecek.
 
MA / Semra Turan