Varlık: AKP’nin ‘fıtrat’ söylemi cinsiyetçi olduğu kadar neoliberal 2019-05-11 18:18:40 ANKARA - "Geçmişten Geleceğe Feminist Mücadeleyi Yükseltmeye" konferansında konuşan Yasemin Varlık, neoliberalizmin dinci patriarkanın toplumsallaşmasına ihtiyaç duyduğunu, AKP’nin ‘fıtrat’ söyleminin ise cinsiyetçi olduğu kadar neoliberal olduğunu ifade etti.   Kadın Emeği Kolektifi tarafında Ankara’da düzenlenen "Geçmişten Geleceğe Feminist Mücadeleyi Yükseltmeye" konferansının öğlenden sonraki ikinci oturumunda “Birlikte Güçlü Ama Nasıl?” başlığı altında sunumlar yapıldı. Bu bölümde Yasemin Varlık “Feminizm her alanda hayatımıza nasıl değiyor?”; Feride Eralp “Kadın hareketinin kalıcı birlikte mücadelesi nasıl örgütlenmeli? (Kadınlar birlikte güçlü deneyimi)” ve Burcu Hatiboğlu “Kadınsız kentlerin tarihi nasıl değişmeli?” başlıklı konuşmalar yaptı.   İlk konuşmacı olan Yasemin Varlık, ana akım femimizin düştüğü kimi yaklaşım sorunları üzerinde durdu. Ana akım feminizmin kadını birey olarak ele aldığını belirten Varlık, yine 2000 yılından sonra “patriarka” kavramı yerine “toplumsal cinsiyet” kavramının yerleşmesine dikkat çekti.   AKP'NİN ‘FITRAT SÖYLEMİ!   Türkiye’deki erkeklerin çok eşliliği ve çocukların istismarında korkunç bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Varlık, şöyle devam etti: “Evlerde neler yaşandığını tam olarak bilmiyoruz. Tablo sandığımızdan çok daha korkunç. Feminizm bunlara neden müdahale etmedi? Bunları tartışmamız lazım. Patriarka kavramını rafa kaldırmanın bedelleri var. Ana akım feminizm, AKP iktidarının kadınların hayatını cehenneme çevireceğini göremedi. Bu demokratikleşme gözleri boyadı. Dinci patriarkanın toplumsallaşmasına neo liberalizmin ihtiyacı vardı. AKP’nin ‘fıtrat’ söylemi cinsiyetçi olduğu kadar neo liberal aynı zamanda. Kadınlar için evlilik piyasası dışında bir alternatif sunulmuyor. AKP ile Türkiye uluslar arası alanda da bağımlı oldu. Tekstil ve kozmetik gibi ucuz ve kadın emeğinin sömürüldüğü alanlar genişletildi. Bu türden yoksullaştırma süreçlerine kadınlara her zaman daha fazla görev düşer. Evlerde yoksulluğun yönetimi için neo-liberalizm kadınlara güvenir. Ve evinin ‘sultanı’ konumunu verir.”   ‘KENTLERDE KADINLAR HER ZAMAN VARDI AMA...’    “Kadınsız kentlerin tarihi nasıl değişmeli” konusuyla sunuma başlayan Burcu Hatipoğlu, yoksul mahallelerde yaşanan kentsel dönüşüm sürecindeki kadınların gündelik yaşamını analiz ettiğini belirtti.    “Kentler de her zaman kadın vardı ama neredeydi nerelerde gördük” diyen Hatipoğlu, “Nerelerde göremedik bunun üzerinden değerlendirme yapmak gerekiyor. Kentlerde çalışanlar genelde erkekti ve kadınlarında erkeğin işini aksatmaması için bakım hizmetinde bulunan rolleri getirmek üzere baskılanan bir grup olarak görülüyordu. Kadının ancak istihdam alanına girmesiyle istihdam biçiminin değiştiğini görüyoruz. Yoksulluğun artması ile birlikte çalışma yaşamına girdiği andan itibaren ev iş arası kentsel mekânın kullanımı gündeme geliyor. Sosyal güvenlik sistemine dahil olma süreci de gündeme geliyor” dedi.      ‘KADINLAR KALABALIK YERLERDE YÜRÜMEYİ TERCİH EDİYOR’     "Barınma ve konut hakkı ile ilgili güvenli bir barınma hakkı var mı? Ne kadar sığınma evi var? Kadınlar bundan haberdar mı? Kim ne kadar önemsiyordu bütçe de buna yer veriyor" gibi  soruların önemli tartışma konuları olduğunu söyleyen Hatipoğlu, şunları söyledi: “Çocuk bakımı çok pahalı, kadınlar çalıştığı parasının yarısını kreşe ya da bu tür hizmetlere vermek zorunda kalıyor. Yoksul kadınlar için işe gitmek neden pahalı? Bunu düşünmek ve çözümünü sorgulamak gerekiyor. Toplu taşıma araçlarının hangi saatlerde olması gerektiği, kadınların kaç otobüs değiştirdiği, otobüse  ne kadar ödedikleri vs. bunlar kenti kullanmakta geri plana itilen meseleler. Kadınlara eğlenme hakkını sorduğumda erkeklerle aynı şekilde tanımlıyorlar. Kendileri kullanıyorlar mı diye sorduğumda. ‘Hayır’ cevabını aldım. Kendileri için alternatif eğlence mekânı sorduğumuzda birkaç yerde parklar falan deniliyor ama parklarında şiddet ve saldırıya açık çok eril mekânlar olarak görüldüğünü söyleyebilirim. Kadınların daha kalabalık olan mekânlardan ve ışıklı yollardan yürümeyi tercih ediyorlar. Bu tüm kadınlar için aynı. Neo liberal politikalar da bunu söylüyor.  Parklar genellikle kadınlar için önemli mekânlar. Ancak parklar hâla kadınlar açısından cinsel saldırıya açık mekânlar olarak görülüyor”   Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu üyesi Feride Eralp ise, kadın hareketinin kalıcı ve birlikte mücadelesine dair değerlendirmede bulundu.    Platformun yaptığı eylem ve etkinliklerden bahseden Eralp, “AKP’nin kadınların kazanımlarına saldırısı, cinsel istismar, erkek şiddeti gibi saldırılar karşısında bir araya gelebiliyoruz. Ya da barış gibi spesifik bir konu için bir araya gelebiliyoruz. Bu biraya gelmeler birbirimizi tanımamızı da sağladı, bir ortak dil oluşturmaya da evrildi” dedi.   Yapılan sunumlar konferansta soru–cevap bölümüne geçildi. Bugün ki programı sona eren konferans yarın “ Kadın Emeği Kollektifi Kendini Konuşuyor” konusuyla devam edecek.