'Anneliği' direnişe çeviren beyaz tülbentliler 2019-05-11 09:09:49 İSTANBUL - Annelik vasfını toplumsal deneyim ve direnişe çeviren beyaz tülbentli anneler, cezaevleri önünde direnerek açlık grevindeki çocuklarına nefes oluyor. Yarın onların "Anneler Günü" ama büyük bir hırsla kendilerine yönelen saldırı karşısında gözler kör, kulaklar sağır, vicdanlar ise hala yaralı.   Dünyanın birçok yerinde annelerin oluşturduğu barış hareketleri, siyasetçilere hiçbir savaşın çocuklarını kaybetmeye değmeyeceğini anlatmaya çalışıyor. Türkiye ve Kürt kentlerinde beyaz tülbentli Barış Anneleri de bunlardan yalnızca bir tanesi. Savaş politikalarının bir sonucu olarak bu topraklarda hafızalarda yer edinmiş Cumartesi Anneleri, Roboskili Anneler, Gezi, Suruç ve daha pek çok yerde çocukları yaşamını yitiren anneleri de unutmamak lazım. Öyle ki bu anneleri sıralarken sırf onları "annelik” kalıbına sokmadan “kadın” olduklarını hatırlatmak gerekiyor.    ÇOCUKLARININ YAŞAMASINI İSTİYORLAR   “Annelik salt fiziksel değil, toplumsal bir deneyim” diyen feminist gazeteci Ayşe Düzkan’ın sözlerini hatırlatarak devam edelim. Annelik vasfını sırf fiziksel özellikten öte toplumsal bir deneyime çeviren bu kadınlar, bize bugünlerde bir mesaj daha veriyor. Mesajları net olmakla birlikte bir o kadar sade. Toplumun bir parçası olarak yetiştirdikleri ve bugün PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevinde olan çocuklarının yaşamasını istiyor. Anneler, bu istekle birlikte tüm topluma nefes aldırtacak barışa da sahip çıkıyor.    ANNELER CEZAEVLERİ ÖNÜNDE DİRENİYOR   Çocuklarını arayan, adalet talebinde bulunan, evlatları bedenlerini açlığa yatırmış olan anneler… Yıllardır beyaz tülbentleri ve dillerinden düşürmedikleri "barış" sözcüğüyle tanışıklığımız ve yaşanmışlıklarımızın olduğu bu kadınlar (anneler), yaşama getirdikleri can’ları ve sonra tüm canlar için bugün cezaevleri önünde direniyor. Tecridin kaldırılması talebiyle tüm cezaevlerinde açlık grevinde olan tutukluların önce yoldaşları, sonra anneleri olan bu kadınlar, yaşama ses olmak adına yerlerde sürüklenmek pahasına cezaevleri önünde can’larına nefes olmak için bir araya geliyor. Bu bir araya gelişlerden dahi korkulan bir dönemde rahatsız olunan karelere de tanıklık ediyoruz. İlerlemiş yaşları ve sade talepleri göz ardı edilen bu anneler coplanıyor, hakarete maruz kalıyor ve yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıyor.    BU ANNELERE NASIL KIYDINIZ BEYLER?   Nedense aklıma bir zamanların "vatan haini" ilan edilen şair Nazım Hikmet’in şu dizeleri takılıyor o karelere eşlik edercesine: “Bu vatana nasıl kıydınız beyler, onu didik didiklediler, saçlarından tutup sürüklediler…” Evet, "bu annelere nasıl kıydınız beyler?” sorusunu sormanın tam zamanı. O anneler ki "ayakları altına cennet serilenler", ne oldu da şimdi yerlerde sürükleniyor? Söz konusu "barış" ve çocuklarını sahiplenmek olduğunda "terörist" ilan edilen o annelere yapılanlar "müstahak" mı görülüyor?   SALDIRI ŞİMDİ BEYAZ TÜLBENTLİLERE    Kayıp yakınlarının akıbetini sormak ve adalet talebinde bulunmak amacıyla her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eylemine saldıran polislerin 86 yaşındaki Emine Ocak’ı nasıl gözaltına almaya çalıştığını hala hafızalarda tazeliğini koruyor. Cumartesi Anneleri’yle başlayan saldırı şimdilerde ise beyaz tülbentli tüm annelere yönelmiş durumda. Bu akıl almaz ve kimi zaman da büyük bir hırsla yönelen saldırı karşısında ise gözler kör, kulaklar sağır, vicdanlar hala yaralı…   ANNELER GÜNÜ   Ve işte yarın Anneler Günü… Her gün yaralarına yenisi eklenen bu annelerin de Anneler Günü kutlu olsun mu? Anneler için methiyeler dizilecek olan böylesi bir günde cennet hala annelerin ayakları altında mı? Hiç olmadığı kadar kutsanan, eli öpülesi o annelere karşılık hafızalarımıza kazınan bu kareler, "bu ne yaman çelişki" dedirtecek cinsten değil de nedir? Dünyanın yarısını oluşturan bu kadınlar (anneler), yaşamı doğurmakla kalmıyor, bir yandan da yaşama sahip çıkmak için bütün alanlarda direniyor. Çünkü, "Günü gelir çark düzüne çevrilir, günü gelir hesabınız görülür, günü gelir sualiniz sorulur, bu annelere nasıl kıydınız beyler?" diyebilmek için...   DİRENEN ANNELERİN GÜNÜ KUTLU OLSUN   Her defasında "Barış bu topraklara ne zaman gelir, işte biz o zaman Anneler Günü’nü kutlarız" diyen bu annelere yaşatılanların günahı, vebali, hukuksuzluğu ve vicdansızlığı boynunuza, boynumuzadır… O halde evlatlarının yolunu gözlerken yaşamını yitiren ve direnen tüm annelerin günü kutlu olsun.   MA / Necla Demir