25 yıldır acı, sevinç ve direnişte kol kola yürüyen iki anne 2019-04-13 09:03:50 HAKKARİ - İmralı tecridine karşı açlık grevinde olan Cihan Tamur ve Mahsum Tamur'un annesi Hanife Tamur ile Necla Atak'ın annesi Emine Atak, 25 yıldır yan yana. Aynı coğrafyada aynı zulmü yaşayan 2 anne, acıda da sevinçte de direnişte de kol kola yürüyor.  Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Hanife Tamur (56) ile Emine Atak (55), 2 ayrı cezaevinde bulunan ve PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride karşı açlık grevinde olan çocukları için mücadele ediyor. 25 yıldır arkadaş olan 2 anne, zulme karşı kat ettikleri yolu, paylaştıkları ortak acıları ve yoldaşlık ilişkilerini anlattı.    İKİ YAŞAM VE DAYANIŞMA    56 yıllık hayatının 30 yılını cezaevi kapılarında bekleyerek geçiren Hanife Tamur'un 6 çocuğundan 4'ü de farklı tarihlerde tutuklanarak cezaevinde kaldı. Bu süre zarfından ona Emine Atak yoldaşlık etti. Tamur'un kızı Hacer Tamur (Delila Gever) 2014 yılında Kobanê'de yaşamını yitirdiğinde, Atak her zaman olduğu gibi yanında olup acısını paylaştı. Tamur gibi 6 çocuğu olan anne Atak'ın ise bir kızı tutuklu, bir kızı da PKK saflarında. Gözaltı, işkence, tutuklama ve açlık grevi sürecinde hep yan yana olan iki anne, Newroz, 8 Mart, miting, cenaze ve taziyelerde de hep bir arada. 25 yıllık dayanışmayı açlık grevi sürecinde de sürdüren Tamur ve Atak Kürtlerin dayanışmasının önemine dikkat çekti.   ‘ZAMAN KAYBETMEDEN’    Van T Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 2 oğlundan Cihan Tamur 119 gün, Mahsum Tamur ise 1 Mart'tan bu yana açlık grevinde olan anne Tamur, "Kritik bir aşamayı da geçen açlık grevleri, seçime kurban edilmemeli. Mazbata peşinde koşulurken çocuklarımız ölüm ile yarış halindeler. Tek gündem açlık grevleri ve tecrit olmalı artık. Zaten irademizi tanımıyorlar; ancak cezaevinde başlatılan direniş sonucu tecrit kaldırılırsa bir sonuç elde edilir" diyerek, zaman kaybedilmeden sonuç getirecek eylem ve etkinlikler yapılmasını istedi.   ‘BEDENEN KÖTÜ, RUHEN İYİLER’    Açlık grevinde olan tutukluların durumunun giderek kötüleştiğini belirten Tamur, "Cihan her aradığında ya da görüşüne gittiğimizde sağlık durumlarının iyi olduğunu söylüyor. Lakin biz sağlık durumunun çok kötü olduğunu biliyoruz. Açlık grevinde olanların morali çok yüksek. Bedenen kötüye gidiş olsa da ruhen iyi durumdalar. En son 3 gün önce görüşüne gittiğim Cihan'ın sağlık durumunda kötüye gidiş var. Bacakları tutmuyordu. Bize 'aldığımız karardan asla geri dönmeyeceğiz ve biz kazanacağız' deyip, halkın desteğinin öneminden bahsetti" diye konuştu.   ACIDA DA SEVİNÇTE DE YAN YANALAR    Arkadaşı Emine Atak'ın, Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki kızı Necla Atak'ın oğlu ile çocukluk arkadaşı olduğunu dile getiren Tamur, "Necla'nın annesi Emine ile 25 yıldır süren bir dayanışma bir yoldaşlık ilişkimiz var. Kızım Delila şehit düştüğünde, eşim ve çocuklarım hapse girdiğinde hep yanımda oldu. Cenaze, taziye, miting, Newroz ve 8 Mart hepsine birlikte gideriz. Acıların üstesinden dayanışma ile çıkılacağını biliyoruz. Bir kızı işkence ile gözaltına alındı, diğeri saflarda olan Emine ile çocuklarıma layık olabilmek için mücadele veriyoruz. Sayıları 7 bine çıkan açlık grevi eylemcilerine biz dışarıdan yüzbinler ile destek olmalıyız" ifadesinde bulundu.    'SAĞLIK DURUMLARI KÖTÜ'    Emine Atak ise açlık grevinde olan kızı Necla Atak'ın sağlık durumunun kötüye gittiğini dile getirerek, "Gözaltında 13 gün boyunca gördüğü işkencede de bize iyi olduğunu söylemişti; ancak sarıldığımda işkencenin yaraları elime gelmişti. Şimdi de sağlık durumunu bizden saklıyor" dedi. Hükümetin cezaevlerine kör ve sağır durduğuna dikkat çeken Atak, "Yaşanan sessizliğe karşı birçok anne farklı şehirlerden Ankara'ya gittik. Ancak orada devletin tüm kurumları bize kapatıldı. Hiç kimseye ulaşamadık. Görüşme talepleri hep reddedildi. Cezaevlerinde ölümlerin çıkmaması için annelerin verdiği çabayı hükümet yetkilileri görmezden geldi" diye konuştu.   ‘BU NASIL BİR DEVLET?’   Eylemcilerin taleplerinin insani ve hukuki olduğuna vurgu yapan Atak, şöyle devam etti: “Açlık grevindekiler hükümete insanlığı ve hukuku öğretiyor aslında. Bu talebin kabul edilmemesi için ya hukuksuz ya da insanlıktan nasip alınmamış olunmalı. Yarım gün aç kalındıktan sonra akşam büyük büyük sofralar kurulup buna da ibadet deniliyor. Ama çocuklarımız 4 aya yakındır açlık grevindeler. Yarım gün aç kalmaya dayanamayan hükümet yetkilileri 4 aya yakındır açlık grevinde olan çocuklarımızın talebini görmezden geliyor. Bir devlet cezaevinde ölümlerin çıkmasına nasıl izleyici kalabiliyor, bu nasıl bir devlet? Cezaevlerinde ölümler çıkmasın yeter.”    ‘YOLDAŞLIĞIMIZ DEVAM ETTİ’   Hanife Tamur ile kurdukları yoldaşlık ilişkisine de değinen Atak, "Hanife ile 25 yıldır süren bir yoldaşlık ilişkimiz var. Açlık grevinde olan çocuklarımız çocukluk arkadaşı. Hanife ve bizim evimiz yılardır polis baskını görüyor. Hanife'nin bir kızı şehit düştü. Ailesinden cezaevi görmeyen yoktur. Bu süreç boyunca yoldaşlık ilişkimiz hep güçlenerek devam etti. Şimdi de açlık grevi sürecinde çocuklarımıza laik olabilmek için birlikte mücadele veriyoruz."