HDK Kadın Konferansı başladı: Güven’in yaktığı meşale yolumuzu aydınlatıyor 2019-01-12 12:16:25 ANKARA – Gündemini tecrit ve açlık grevlerinin belirlediği HDK Kadın Konferansı başladı. Konferansın açılışını yapan HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Faşizmin bütün bir ülkeyi boğmak istediği, insanlık, barış, demokrasi adına hiç bir şey bırakmadığı mutlak karanlığı dayattığı bugünlerde Güven’in yaktığı özgürlük, barış meşalesi biz kadınların yolunu aydınlatıyor” dedi. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisleri 9'uncu Dönem Kadın Konferansı başladı. Hotel Akar International’da düzenlenen konferansa HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kadın katıldı.    Konferansın yapıldığı salona Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in fotoğrafının üzerinde bulunduğu, “Tecride hayır, yaşamı savunan direnişe ses ver” pankartı asıldı. Salonda, kadın direnişini selamlayan Ermenice, Türkçe, Kürtçe, Arapça pankartlar asıldı. Divanın belirlenmesi ardından, saygı duruşuyla konferans başladı.     Divanda yer alan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, yaptığı konuşmada, HDK'nin bugün en çok ihtiyaç duyulan barış içinde insanca yaşanılacak bir Türkiye'yi kurmak üzere yola çıktığını  belirterek, “Bugün ülkenin içinde bulunduğu şartlardan hiç memnun olmasak da, HDK siyaset açısından büyük etki yarattı. HDP fikrini kendi içinde yarattı. Barış mücadelesini devam ediyor. Bir gün çok daha geniş kitlelerle yolumuza devam edeceğiz. Bu mücadele en büyük pay sahibi olan siz kadınları selamlayarak, konferansımızı açıyorum” dedi.    ‘DİRENEREK KAZANACAĞIMIZI BİZE GÖSTERDİ’   Açılış konuşmasını yapan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Açlık grevinin 66’ncı gününde olan Diyarbakır zindanında 12 Eylül karanlığına ışık yakanların yolunda mücadeleyi devam ettiren Güven’i selamlıyorum. Faşizmin bütün bir ülkeyi boğmak istediği, insanlık, barış, demokrasi adına hiç bir şey bırakmadığı mutlak karanlığı dayattığı bugünlerde Güven’in yaktığı özgürlük, barış meşalesi biz kadınların yolunu aydınlatıyor” dedi.     ‘DİRENEREK KAZANCAĞIMIZI GÖSTERDİ’   Koçyiğit konuşmasına şöyle devam etti: “Leyla Güven, her şeyin normalleştirilmeye çalıştığı bugünlerde direnilmesi gerektiğini, direnerek kazanacağımızı bize gösterdi. HDK Kadın Meclisleri olarak bu mücadeleyi sahipleniyoruz. Tecrit kaldırılmalı. Bu ülkede savaş süreci 5 Nisan 2015 yılında İmralı’da bulunan sayın Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecrit ile başladı. O günden bugüne sadece 2016 yılında yapılan bir aile görüşü dışında haber alınamıyor. Bu ne demek? Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi anayasası, yasası, uluslararası yasaları ve aslında insanlık değerlerini gözümüzün içine baka baka çiğnemesi oluyor. 'Biz barış süreçlerinde kaybediyoruz onun için rotamız savaş' diyorlar.  Her birimizin bu politikalara boyun bükmesini bekliyorlar. Biz nasıl AKP’nin kadın karşıtı politikalarına direniyorsak, 2015 yılından buyana da faşizmin kurumsallaşmasına karşı direniyoruz. Leyla Güven’in eylemine başlarken 'Ben hayatı uğruna ölecek kadar sevenlerin yoldaşım' demişti. Onlardan biri de Sakine Cansız idi."    ‘ONLARI YOLU BİZİM YOLUMUZDUR’   9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’i anan Koçyiğit, ortaya çıkan belgelere rağmen Türkiye'nin katliamında sorumluluğunu kabul etmediğini Fransa'nın da bunu görmediğini söyledi.    Koçyiğit, “6 Ocak tarihinde kaybettiğimiz Seve, Pakize ve Fatma arkadaşlar da kirli politikaların sonucunda sivil olmalarına rağmen katledildiler. Bu katliamın da üstü örtüldü. Biz faillerin açığa çıkartılmalarını bekliyoruz. Bütün arkadaşlarımızı Sakine yoldaşın şahsında saygı ve minnetle anmak istiyorum. Onların yolu bizim yolumuzdur” ifadelerini kullandı.    Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkede ve bölgede savaşı dayatanlar Suriye’yi kan gölüne çevirinler bütün savaşlarla bir yere varmak istiyorlar. Tekçi otoriter bir dünya düzeni. Bütün farklılıkların yok olduğu homojen bir dünya, Türkiye... 2011 yılından bu yana devam eden Suriye savaşı en başta kadın ve çocukları vurdu. Biz halen kaç bin insanın mülteci kamplarında kaldığı bilmiyoruz. Denetim dışı. Sivil toplum kuruluşlarının denetimine açılmıyor. İnsanlık adına büyük utançlar işleniyor. İnsanlar, kadınlar çok insani talepleri için çocuklarının beslenmesi için bile oradaki görevliler tarafından istismara maruz kalıyor. Burada aslında kadın özgürlük mücadelesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüyoruz. Eğer biz kadınlar yan yana durursak, örgütlü bir güç olursak, en başta savaşları engelleyerek, bütün kadınların yanında olarak, dayanışarak, her birinin travmalara maruz kalmasını engelleyebiliriz. Kadın gücünün iyileştirici etkisini çok iyi biliyoruz. Bu anlamda ülkemizdeki mülteci kadınların yasal statülerinin verilmesini bir kez daha söylemek istiyoruz.”   Savaşın aynı zamanda ekonomik ve siyasi krizi de beraberinde getirdiğini dile getiren Koçyiğit, savaşın kadınların yoksulluğunu derinleştirirken ve faşizmi de yükselttiğini belirterek, “Savaş politikalarını bire bir bu krizin tetikleyicisi olduğunu biliyoruz. Bütçeden pay alamadık, bu yılda bizim payımızı yoksulluk, ötekileştirme düştü. Çocuklarımıza ve geleceğimize yine toplar, kurşunlar eklendi” diye konuştu. Dünyada sağ-popülist, otoriter yönetimlerin iktidara geldiğini belirten Koçyiğit, buna karşı Arjantinli kadınların “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” sloganı çok anlamlı olduğun ve kadınlar olarak sahiplendiklerini belirtti.    Konferans katılımcıların konuşmalarıyla devam ediyor.