Tutuklu yakınlarından AKP’ye: Hani adaletiniz?

img
İSTANBUL - 26 yıldır cezaevinde bulunan ağır hasta tutuklu İdris Başaran’ın babası Mehmet Emin Başaran, yeni infaz düzenlemesinde siyasi tutukluların kapsam dışında bırakılmak istenmesine “Hani adaletiniz?” diyerek tepki gösterdi.
 
Koronavirüs (Kovid-19) salgını dünya ile birlikte Türkiye’de giderek yayılıp, ölümlere yol açmaya devam ederken, yakınları cezaevlerinde bulunanların gözü, kulağı Meclis’te. Salgın nedeniyle birçok ülkede cezaevlerinin kapıları açılıp, tutuklular serbest bırakıldı. Türkiye’de de salgının kapasitesinden fazla doluluk oranına sahip, gerekli hijyen koşullarından yoksun ve tedavi imkanları kısıtlı cezaevlerine yayılması halinde büyük bir felaket yaşanabilecek olmasından ötürü AKP hükümeti, 3’üncü Yargı Paketi kapsamında yeni bir infaz düzenlemesine gitmek zorunda kaldı. Ancak Meclis’e sunulan pakette siyasi tutuklular kapsam dışında bırakılmak isteniyor. 
 
Muhalefet partileri, insan hakları ve sivil toplum örgütlerinden ayrım yapılmadan herkesin bırakılması talebi yükselirken, AKP Hükümeti’nin bu konuda olumlu bir yaklaşım sergilememesi cezaevlerindeki siyasi tutukluların yakınlarının endişelerini büyütüyor. 
 
Siyasi tutukluları kapsamayan paketi kabul etmeyeceklerini dile getiren tutuklu yakınları, yasa beklenmeden çocuklarının serbest bırakılmasını istiyor.
 
26 YILDIR CEZAEVİNDE
 
Bunlardan biri Bursa H Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan İdris Başaran’ın ailesi.  26 yıldır cezaevinde bulunan Başaran, bu sürece zarfından yakalandığı kronik astım, denge kaybı, epilepsi, kalp ve mide rahatsızlıkları, bel ve boyun fıtığı ile hasta tutuklular listesinde yer alan isimlerden biri. Cezaevin şartlarında yaşamını idame ettirmekte zorluk yaşamasına ve kapalı alanda kalamayacağı yönündeki sağlık raporlarına rağmen bu zamana kadar cezaevinde tutulmaya devam edilen Başaran’ın ailesi, salgın tehdidi nedeniyle çocuklarının hayatından endişeli. Babası Mehmet Emin Başaran, hazırlanan yargı paketinde siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmak istenmesine oldukça öfkeli.
 
‘BU YASAYI KABUL ETMİYORUZ’
 
Siyasi tutukluların çetelerin, tecavüzcülerin uyuşturucu tacirlerinin serbest bırakılacağını yasal düzenlemenin dışında tutulmak istendiğini söyleyen baba Başaran, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı’na şu sözlerle seslendi: “Çocuk tecavüzcülerini bırakıyorsunuz. İnsanları uyuşturucu ile zehirleyenleri bırakıyorsunuz. Çocuk ve kadın katillerini bırakıyorsunuz. Kendi kimliği için dili için, fikir ve özgürlüğü için tutuklu bulunanları ayırıyorsunuz. Hani Müslümanlığınız, hani adaletiniz? Biz bu yasayı kabul etmiyoruz. Çocuklarımız tehlike altında. Onlara bir şey olmasını kabul etmeyeceğiz.”
 
CANLARI TEHLİKEDE!
 
Kötü cezaevi koşullarına dikkat çeken Başaran, tutukluların canlarının tehlikede olduğunu dile getirdi. Cezaevlerindekilerin yasa beklenmeden serbest bırakılmaları gerektiğini söyleyen Başaran, “Canları tehlikede. Cezaevlerinin koşulları çok kötü. Biz burada kendimizi zor koruyoruz. Yasa beklemeden çocuklarımız serbest bırakılmalıdır. Bu ayrımcılıktan vazgeçsinler artık. Allah da bunu kabul etmez” diye konuştu.
 
‘BİZİ ÖLÜME TERK ETTİLER’
 
Baba Başaran, salgın tehdidinin ortaya çıkıp ziyaretlerin kaldırılması dolayısıyla telefonla görüşebildikleri oğlunun kendisine ‘Cezaevi idaresi hiçbir önlem almadı. Her şeyi kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Temizlik malzemelerini kendimiz temin ediyoruz. Bize hiçbir şey vermediler. Kendi halimize bıraktılar. Kapıyı arkamızdan kilitleyip ölüme terk etmişler’ dediğini de aktardı.
 
ANNELERİN YÜREĞİ YANMADAN...
 
Oğluna dair duyduğu kaygı yüzünden doğru düzgün uyuyamadıklarını anlatan anne Nesibe Başaran da, salgının cezaevlerine yayılması halinde kimsenin kurtulma şansı olmadığını belirterek, tehlikeye dikkat çekti.
 
Hırsızlar, uyuşturucu tacirleri, katiller, her türlü pis işe bulaşmış kişiler bırakılmak istenirken siyasileri bırakılmamasına isyan eden anne Başaran, “Tutuklular arasına fark koymayın. Biz tümünün serbest bırakılmasını istiyoruz. Siyasiler bir tek hak ve kimliklerinin mücadelesini yürüttüler. Başka hiçbir şey yapmamışlar. Henüz yolun başındayken, virüs yayılmamışken çocuklarımızı bırakın. Annelerin yüreği yanmadan çocuklarımızı bırakın” ifadelerini kullandı 
 
İzmir Aliağa 4 Nolu T tipi Kapalı Cezaevinde bulunan hasta tutsak Salih Alabalık (49) ise, siyasi faaliyetleri nedeniyle 2006’da tutuklandı. 2012 yılında tahliye olan Alabalık, dosyasının Yargıtay’da onaylanması ile 2014 yılında tekrar tutuklandı. Tutuklu kaldığı süre zarfında gözlerindeki görme kaybı artan Alabalık, dizlerindeki rahatsızlık nedeniyle de yürüme güçlüğü çekiyor. 
 
KARANTİNADAN HASTANEYE GİDEMİYOR
 
Oğlu Baver Alabalık, cezaevi koşullarında yeterli tedavi imkanı bulunmadığı için sağlık sorunları giderek ağırlaşan babasına dair kaygılarının salgınla birlikte daha da arttığını ifade etti. Alabalık, “Aile olarak çok tedirginiz. Defalarca hastanede ‘bir şeyin yok’ denilerek geri gönderildi. Gerekli tedaviyi göremiyor. Salgın sonrasında da kendilerini iyi hissetmedikleri halde hastaneye gidemiyorlar. Hastaneye giderlerse dönüşte 14 gün karantinada kalmaları gerekiyor. Bu yüzden hastaneye gidemiyorlar” diye konuştu.
 
40 KİŞİNİN KALDIĞI KOĞUŞTA SOSYAL MESAFE!
 
Babasının kaldığı cezaevinin kapasitesinin çok üstünde olduğunu, bu yüzden birçok kişinin yerlerde yattığını aktaran Alabalık, “Bazı 7 kişilik koğuşta 30-40 kişi kalıyorlar. Bu kadar kalabalık koğuşlarda sosyal mesafe korunamaz. Bundan dolayı çok tedirginiz. Sürekli onun sağlığını düşünüyoruz. Ailesinin yanında olmasını istiyoruz” dedi.
 
MA / İdris Sayılgan