Çorlu tren kazası davası: Yargılanması gereken TCDD üst yönetimi

img

İSTANBUL –  Çorlu tren faciası kazasının bugün görülen duruşmasında konuşan müştekilerden Ahmet Can, “Devlet acımızı dahi sahiplenmedi” derken, Melih Kurtuluş  ise, “Burada sadece dört kişinin yargılanıyor olması ve TCDD’nin bu davanın dışında tutuluyor olmasını kabul etmiyorum” dedi.

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, 8 Temmuz 2018'de 25 kişinin öldüğü, 328 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşması ikinci gününde devam etti. İlk duruşmada mahkeme salonun yetersiz olması ve yaşanan tartışmalardan dolayı dava ertelenmişti. Dün sabah Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde görülmeye başlayan duruşma bugün, sanıklar TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14. Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, köprüler şefi Çetin Yıldırım ve hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Bugün görülen duruşmada müştekiler ve mağdurlar dinlendi.

 KOÇMAN: TÜM YETKİLİLERDEN ŞİKAYETÇİYİM

Müşteki Ali Koçman, ifadesinde kazada 25 yaşındaki kızını kaybettiğini söyledi. Dünkü duruşmada tüm sanıkları dinlediğini söyleyen Koçman, “Bu olayda sorumlular kim, bilmek istiyorum. Tüm yetkililerden şikayetçiyim. Kamu davasına katılmak istiyorum” dedi.

CAN: DEVLET ACIMIZI DAHİ SAHİPLENMEDİ

Müşteki Ahmet Can da, tüm sorumluların yargı önüne çıkartılması gerektiğini vurgulayarak, “Devlet acımızı dahi sahiplenmedi, hiçbir şey olmamış gibi devlet kutlama yaptı. Bir oğlum öldü, bir oğlum daha var. O da sorumsuzluklar yüzünden ölmesin diye herkesten şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.

DUMAN: ÜST DÜZEY YÖNETİCİLER DE HESAP VERSİN

                                                     

“Biz yaşayan ölüyüz, hayatta hiç beklentimiz amacımız kalmadı. Tek beklentimiz, suçluların ceza almasıdır” diyen müşteki Erkan Duman, “Sadece buradakilerin değil, üst düzey yöneticilerinde hesap vermesi gerekiyor” diye belirtti.

KURULUŞ: TCDD BURADA OLMALI

Müşteki Melih Kurtuluş da, olaydan sonra ambulans ve polisin dahi olay yerini bilmediğini ve uzun bir zaman treni aradıklarının altını çizdi. Kurtuluş, “6 aylık kızımı kaybettim. Burada TCDD’nin olmaması, böyle bir iddianamenin olması çok ayıptır. Burada sadece dört kişinin yargılanıyor olması ve TCDD’nin bu davanın dışında tutuluyor olmasını kabul etmiyorum. Acaba ihaleyi istedikleri kimselere alamadığı için mi iptal ettiler? Bunun da araştırılmasını istiyorum. Burada TCDD olmadığı sürece buradaki dört kişiye bir şey demek istemiyorum. TCDD burada olmalı” diyerek tepkisini dile getirdi.

BİLGİN: SORUMLULAR YARGILANSIN

Kazada bir kızını ve 3 yakınını kaybeden müşteki Zeliha Bilgin ise, kızının parçalanmış pantolon parçalarını göstererek konuşmasına başladı. Bilgin, “Ben kızımı, kardeşlerimi, yeğenimi gömdüm. Ben yandım, bugün adalet bana lazım. Daha önce Pamukova’da sorumlular yargılansaydı belki önlem alırlardı. Ben Ulaştırma Bakanı’ndan ve TCDD Genel Müdürü’nden, hepsinden şikayetçiyim. Bütün sorumluların yargılanmasını istiyorum” ifadelerini kullandı. Bilgin sözlerini şu şekilde sürdürdü: “O balast tutucu duvar olsaydı benim kızım şu an hayatta olacaktı. Tüm sorumluların yargılanmasını istiyorum. O gariban çavuş dışında (Celalettin Çabuk) herkesten şikayetçiyim.”

ŞAHİN: HELİKOPTERLER SADECE CESET TAŞIDI

Yaşamını yitirenlerden Serhat Şahin’in kardeşi Seren Şahin, kazadan sonra olay yerine gelen helikopterlerin sadece ceset taşıdığını ve hiçbir yaralıya müdahale etmediğine vurgu yaptı. Şahin, “Ben de trendeydim kardeşimle, biz ilk devrilen vagondaydık. Şiddetli bir ses oldu, annem geldi, karşımda ‘kardeşin yok’ deyip kayboldu bir anda. Zorluk içinde ufak bir aralıktan çıkabildik” diye belirtti.

SUBAŞI: 112 ACİL ALTIMDAKİ SEDYE İÇİN KAVGA ÇIKARDI

Trenden yaralı olarak kurtulan Cihat Subaşı da, yaklaşık 1 buçuk saat kendilerine yardım gelmediğinin belirtti. Subaşı, “Kendimi bulduğumda vagonların arasında, tuvaletlerin yanındaydım. Bacağı kopan biri vardı onu çıkarmaya çalıştım. 15 dakika onu çıkarmaya çalıştım ama yapamadım. Uzun bir süre suyun içinde kaldım, yardım gelmedi. Sırt çantamdaki malzemeyle kanamayı durdurdum. Annem beni arıyormuş, o buldu beni. Sedyeye koyuldum.112 Acil, daha sonra altımdaki sedye için kavga çıkardı” dedi.

KARTAL: ONLAR ÖLMEDİ ACI ÇEKE ÇEKE CAN VERDİ 

Anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal da, ”44 yıllık babamı tanıyamadım, tonlarca ağırlığın altında kalan bir insanı nasıl tanıyabilirsiniz ki? Öldü diyorlar ya! Onlar ölmedi, acı çeke çeke can verdiler” dedi.

SEL: OĞLUMUN BEDENİ 3 AYRI POŞETİN İÇİNDEYDİ

Kazada oğlu Oğuz Arda ve Babası Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz Sel de, “Oğlumun parçalanmış bedenini “A,B, C denilen 3 ayrı poşetin içindeydi. Bir annemin çocuğunun poşette olduğunu bilmesi kadar kötü bir şey olamaz” sözleriyle mahkeme heyetine iddianameyi kabul etmediğini söyledi. Sel, “Ulaştırma Bakanı ve İsa Apaydın tarafından sosyal medyadan engellenmeyi de, vicdansızlık olarak görüyorum” diye belirtti. Sel sözlerinin bitmesinin ardından mahkeme başkanının baş sağlığı dilememesine karşın kendisine “Başım sağ olsun “ diyerek yerine oturdu.

 ERBİL: VERECEK CEVABINIZ OLSUN

Müşteki Saliha Erbil ise yargılama sonucunda çıkacak sonuca güvenmek istediğini belirterek, “İşiniz zor biliyorum, üstünüzde baskı da olacak biliyorum ama ben eşimin kanını size emanet ediyorum. Adaleti size teslim ediyorum. Bir gün birileri de size soracak, verecek cevabınız olsun” dedi.

Duruşma yarın devam edecek.