Tutuklu aileleri: Cezaevlerinde işkenceye son verilsin

img

İSTANBUL – Bakırköy Cezaevi önünde bayram açık görüşü sonrası bir araya gelen tutuklu aileleri, cezaevlerinde uygulamaya koyulan kötü muameleye ilişkin “Cezaevindeki işkenceler insanlık suçudur. İşkenceyi kınıyoruz. Bir an önce işkencelere son verilmesini istiyoruz” diye açıklama yaptı.

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan çocuklarının bayram açık görüşüne giden tutuklu aileleri, görüş çıkışı cezaevi önünde bir araya gelerek bayramlaştılar. Bayramlaşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl ve ilçe yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED),  Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER)  üyeleri eşlik etti.

Bayramlaşma sonrası sorularımızı yanıtlayan kurum yöneticileri ve tutuklu aileleri son günlerde cezaevlerinde sıkça gündeme gelen kötü muamele ve işkence iddialarına yönelik konuştu.

‘ÇOCUKLAR CEZAEVLERİNDE BÜYÜYOR’

Cezaevlerinde ve her yerde uygulamaya koyulan kötü muamelelere karşı kadınlar olarak mücadele edeceklerini belirten HDP Kadın Meclisi Üyesi Gönül Kahraman,  “Türkiye’nin bütün cezaevlerinde uygulanan birçok şiddet var. Bu şiddet cezaevlerinde de devam ediyor. Bakırköy Cezaevi Avrupa standartlarına olmasına rağmen açlık grevleri süresince ölüm orucuna başlayan Nesrin Akgül hastaneye götürülmedi. Özellikle Elazığ Cezaevi’nde 15 kişinin darp edilmesi gibi olaylar var. Bugün onların sesi olmak için birçok dernek ve kuruluş buraya geldik. Beyaz tülbentli anneler’in başlattığı açlık grevleri cezaevlerinde de devam etti. Bu da kadın gücünün ne kadar fazla olduğunu göstermiş olduk. 800’e yakın tutuklu anne var. Çocuklar cezaevinde büyümek zorunda kalıyor ve enfeksiyon kapıp hasta oluyorlar. Kadın dayanışmasını büyütmeye herkesi çağırıyoruz. Cezaevlerinin sesi olmaya herkesi davet ediyoruz" dedi.

‘İŞKENCE VE DARP DEVAM EDİYOR’

Tutukluların kendini güvende hissetmediğini vurgulayan ANKAY-DER çalışanı Cemile Çelik de, “Devletin insani anlamda tutuklulara hukukta nasıl davranılması gerekiyorsa o şekilde davranması gerekiyor. Türkiye’de tutuklular üzerinde tecrit uygulanıyor. Tecrit başlı başına insanlık suçudur. Türkiye kendi yasalarını, hukuk kurallarını çiğniyor. Dünyanın herhangi bir yerinde ve Türkiye’de tutuklular üzerinde uygulanan tecridi bir anne, bir kadın olarak protesto ediyorum. Cezaevlerinde işkenceler ve darplar hala devam ediyor. Açlık grevleri döneminde cezaevindeki tutuklular tecride karşı çıktıkları için revir hakları kısıtlanmıştı.  Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) ve siyasi kurumların başvuruları ardından tutuklular hastaneye götürüldü” dedi.

 “Tutukluların kendi inandıkları ideolojik duruşları insana güç veriyor” diyen Çelik, “Siyasi tutuklular hiçbir yerde demokrasi, insan haklarının dışına çıkan, din, dil, ırk ayrımı yapmadan kimsenin kültürü yok edilmesin diye düşünüyorlar. Cezaevi koşullarında ideolojilerini savunacaklar. Bu insani bir taleptir” diye belirtti.  

‘KADININ ÖZGÜRSE ÜLKE ÖZGÜR OLUR’

Bakırköy Cezaevi’nin diğer cezaevleri açısından çok geride olduğunu söyleyen Çelik, “2011 ile 2019 yılları arasında kıyaslama yaparsak daha da kötüye gitti. İçerideki kadın tutukluların haklı talepleri karşısında biz sizleri destekliyoruz. Sizlerin yanınızdayız. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. Haksız bir şekilde tutuklu olan pek çok insan var. Kadının özgür olduğu ülkelerde özgür olur. Kadını tutsak olan ülkeler özgürlüğe, demokrasiye, asla ulaşamayacağının bilincindeyim.  Ülkelerin demokrasiye adım atmaları kadınların elindedir. Demokrasi çerçevesinde haklarımızı aramak zorundayız” diye konuştu.

‘İŞKENCELERE SON VERİLSİN’

Müebbet hapis cezası alan ve 25 yıldır cezaevinde olan Nibel Genç’in babası Sıddık Genç ise, şunları söyledi: “Geçmişten günümüze siyasi tutsakların verdiği mücadele belli. Türkiye’de işkence hiçbir zaman bitmedi. İnsan hakları, demokrasi, özgürlük ülkesi olmadı. Cezaevindeki işkenceler insanlık suçudur. İşkenceyi kınıyoruz. Bir an önce işkencelere son verilmesini istiyoruz. İşkence darp ile Kürt halkını sindirebileceklerini sanıyorlarsa bu hiç doğru bir hareket değil. Kürt halkının taleplerini Türk halkı ile eşit temelde yaşamaktır. Bunun başka bir alternatifi yoktur. Yetkililer buna çare bulmazsa bu iki halkın çok çekeceği var."