AYM tutuklu gazeteciler için ret gerekçelerini açıkladı

img
ANKARA – AYM, gazeteciler Ahmet Hüsrev Altan, Ayşe Nazlı Ilıcak, Mehmet Murat Sabuncu, Akın Atalay, Önder Çelik, Ahmet Şık hakkında yapılan başvurulara ihlal olmadığı yönünde verdiği karara ilişkin gerekçeli kararını açıkladı.  
 
Anayasa Mahkemesi (AYM),  gazeteciler Ahmet Hüsrev Altan, Ayşe Nazlı Ilıcak, Mehmet Murat Sabuncu, Akın Atalay, Önder Çelik, Ahmet Şık, Murat Aksoy, Ali Bulaç ve Ahmet Kadri Gürsel’in bireysel başvurularını inceledi. Resmi İnternet sitesinde yayımlanan değerlendirme de gazetecilerden Murat Aksoy, Ali Bulaç ve Ahmet Kadri Gürsel hakkında hak ihlali kararı verilirken, diğer gazetecilerin başvurularında hak ihlali bulunmadığına karar verdi.
 
AYM kararında  başvuruların “uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutuklamaya konu suçlamaların ifade özgürlüğü ve basın hürriyeti kapsamındaki eylemlere ilişkin olması nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine” dair yapıldığı belirtildi.
 
Ahmet Hüsrev Altan başvurusu’nda AYM, Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama kararına atıfta bulunarak, “Başvurucunun darbe teşebbüsünden bir gün önce bir TV'deki konuşmaları, son dönemdeki yazıları ve gazetesindeki konumu ile bu konumun ilişkisini anlatan gizli tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde soruşturma mercilerince işaret edilen olguların FETÖ/PDY ile bağlantılı bir suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesi temelsiz ve keyfî olarak değerlendirilemez” dedi.
 
CEZA MİKTARINA GÖRE TUTUKLAMA UYGUN!
 
AYM, cezanın miktarı, işin niteliği esas alındığında tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı yönündeki mahkeme değerlendirmesi de keyfî ve temelsiz olmadığına karar verdi.
 
Ayşe Nazlı Ilıcak’ın başvurusunda da Sulh Ceza Hakimliği’nin kararını dayanak gösteren AYM kararı şöyle: “Soruşturma mercilerinin; başvurucunun konumunu, söz konusu paylaşımların yapıldığı dönemi, paylaşımların içerik ve bağlamını dikkate alarak anılan ifadeleri FETÖ/PDY ile bağlantılı bir suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul etmesinin temelsiz ve keyfî olduğu ifade edilemez.”
 
MÜCADELEYİ ZAYIFLATACAK YAZILAR YAZMIŞLAR!
 
Gazeteci Mehmet Murat Sabuncu’nun da yazılarıyla ve sosyal medya paylaşımlarıyla FETÖ ve PKK’nin yayınlarına sahip çıktığını öne süren AYM’nin kararında şu ifadeler yer aldı: “Başvurucunun gazetede sorumlu olduğu dönemde yayımlanan haber, yazı ve manşetler ile başvurucunun sosyal medya paylaşımlarında eleştirel olma ve haber yapmanın ötesinde süreklilik arz edecek şekilde devletin PKK ve FETÖ/PDY'ye karşı verdiği mücadeleyi zayıflatacak yayınlar yapıldığı, toplumu kamplaştırmaya yönelik mesajlar verildiği, anılan örgütlerin masum ve mağdur olarak gösterilmeye ve lehlerine algı oluşturulmaya çalışıldığı, böylece başvurucuya yüklenen suçun işlendiği yönünde tutuklama için gerekli olan kuvvetli belirtinin bulunduğu sonucuna varılmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.”
 
‘İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİ DİKKATE ALININCA...’
 
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Akın Atalay’ın başvurusuna dair de AYM heyeti tarafından şu değerlendirme yapıldı: “Başvurucuya isnat edilen suçlamanın temelinde gazetede yayımlanan manşet, haber ve yazılardan, Vakıf ve Şirket yönetiminde bulunması, aynı zamanda İcra Kurulu başkanı olması dolayısıyla sorumlu olması gösterilmiştir. Suçlamaya konu yazı, haber ve sosyal medya mesajlarında kullanılan dil, yayımlandıkları tarihlerde toplumda algılanışı ve insanlar üzerindeki etkisi, yazıların bağlamıyla birlikte dikkate alındığında soruşturma makamlarının suç işlediğine dair kuvvetli belirti bulunduğu yönündeki değerlendirmesinin keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.”
 
Önder Çelik ve diğerleri hakkında da AYM tarafından benzer gerekçeler belirtilerek, sonuç kısmında “Öte yandan tüm bu başvurularda, başvurucuların yalnızca ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kalan eylemleri nedeniyle soruşturmaya maruz kaldıkları ve tutuklandıkları iddiası yönünden derece mahkemelerinden farklı bir sonuca varılmasını gerekli kılan bir durum bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle söz konusu başvurular yönünden, Anayasa'nın 19'uncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile Anayasa'nın 26'ncı ve 28'inci maddesinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edilmediğine karar vermiştir” denildi.
 
RÖPORTAJ YAPMAK SUÇ
 
Gazeteci ve HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın başvurusunu da değerlendiren AYM, “Soruşturma makamlarının, örgütün ses getirmek ve adını gündemde tutmak amacıyla gerçekleştirdiği bir eylemi tam da işlendiği sırada failleriyle röportaj yapmak ve onların mesajını kamuoyuna duyurmak suretiyle suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak değerlendirmesi keyfî ve temelsiz değildir” ifadelerine yer verdi. 
 
“Kaçma ve delilleri etkileme şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerden yoksun ve tutuklama tedbirinin ölçüsüz olduğu söylenemez” denilen kararda Şık’ın tutuklanmasında ihlal olmadığını savunarak, ihlal iddialarının dayanaktan yoksun olduğuna karar verdi.
 
3 GAZETECİ HAKKINDA HAK İHLALİ
 
AYM, gazeteciler Murat Aksoy, Ahmet Kadri Gürsel ve Ali Bulaç hakkında verdiği kararlar da ise hak ihlali yaşandığına hükmetti. Murta Aksoy hakkında “soruşturma makamları, başvurucunun yazı ve paylaşımlarının ifade özgürlüğü kapsamında olmadığını ortaya koyamamıştır” denildi.
 
‘PARALELLİK GÖSTERMESİ TEK BAŞINA SUÇ OLAMAZ’
 
“Yazı ve paylaşımlar genel olarak hükümetin eleştirilmesi, politikalarının kötülenmesi, siyasal olaylar üzerinde fikirlerin ifade edilmesi niteliğinde olup şiddeti ve terör eylemlerini teşvik edecek bir dilde değildir” denilen açıklamada “Başvurucunun yazılarında savunduğu görüşlerin terör örgütünün söylem ve görüşleriyle paralellik göstermesi ve kimi noktalarda örtüşmüş olması tek başına suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilemez. Suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan temelde gazetedeki yazılarına ve sosyal medya paylaşımlarına dayanılarak tutuklama tedbiri uygulanması ifade ve basın özgürlüklerini de ihlal eder” denildi. 
 
‘ŞİDDET TEŞVİK EDİCİ BİR DİL KULLANILMAMIŞTIR’
 
Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel’e dair kararında ise AYM, “Başvurucunun yazısında, sert ve eleştirel bir üslup kullandığı söylenebilirse de açıkça şiddeti ve terör eylemlerini teşvik edici bir dil kullanılmamıştır. Öte yandan bir kimsenin terör örgütü ile bağlantılı suçlar nedeniyle hakkında soruşturma yapılan kişilerle görüşmüş olması tek başına suçlamaya konu edilebilecek bir husus değildir. Bunun için görüşmenin örgütsel faaliyet kapsamında yapıldığının ortaya konulmuş olması gerekir. Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde, derece mahkemesince gösterilen gerekçeler kapsamında suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır. Suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan temelde gazetedeki yazısına dayanılarak tutuklama tedbiri uygulanması ifade ve basın özgürlüklerine ilişkin güvencelere aykırıdır” dedi.
 
HÜKÜMET VE HÜKÜMET POLİTİKALARINI ELEŞTİRMESİ’
 
Gazeteci Ali Bulaç hakkında AYM hak ihlali kararı verdi. AYM’nin kararında şu ifadeler dikkat çekti: “Başvurucunun yazıları şiddete ve isyana çağrı ya da nefret söylemi içermediği gibi terörü övücü ya da meşrulaştırıcı bir mahiyet de taşımamaktadır.Yazılar genel olarak hükûmetin ve hükûmet politikalarının eleştirilmesi, siyasal ve toplumsal olaylar üzerinde sübjektif nitelikteki ve toplumun bir kesimi tarafından rahatsız edici bulunan fikirlerin beyan edilmesinden ibarettir. Hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir, ifade ve basın özgürlükleri bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez.
 
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle söz konusu başvurucular yönünden, Anayasa'nın 19'uncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile Anayasa'nın 26'ncı ve 28'inci maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.”