Mazbataları verilmeyen isimlerden YSK'ye olağanüstü başvuru

img

VAN – KHK'li oldukları gerekçesiyle mazbataları verilmeyen Van'ın Tuşba, Edremit, Çaldıran belediye eşbaşkanları ile 4 belediye meclis üyesi YSK'ye olağanüstü itirazda bulundu. 

 
Girdikleri seçimleri kazanan ancak mazbataları verilmeyen HDP'li  Tuşba Belediye Eşbaşkanı Yılmaz Berki, Edremit Belediye Eşbaşkanı Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Çaldıran Belediye Eşbaşkanı Leyla Atsak ve 4 belediye meclis üyesi, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) olağanüstü itirazda bulundu. 
 
Ankara'ya giderek YSK'ye başvuran belediye eşbaşkanları ve meclis üyeleri, dilekçelerinde YSK'nin seçmen iradesini gasp ettiğini belirtti.
 
‘YSK KENDİ KUSURUNDAN DOĞAN ÇELİŞKİYİ, BAŞKA BİR ÇELİŞKİYLE GİDEREMEZ’
 
YSK’nin aldığı kararla sadece seçilmiş olan kişinin hakkı değil, aynı zamanda bu adaylara oy veren kişilerin de seçme hakkını gasp ettiği ve seçilen kişinin görevini yapmasına engel olduğunu vurgulayan eşbaşkanlar, “Aslolan yurttaşların yerel yönetimini kendilerinin belirlemesidir. YSK kendi ihmalinden veya kusurundan doğan çelişkiyi, başka bir çelişkiyle gideremez. Yurttaşlara belediye başkanı tayin edemez. KHK'li bir kimse nasıl halk iradesiyle seçilip, milletvekili olabiliyorsa, yerel seçimler sonucunda halk iradesiyle seçilen adaylar da olabilmelidir" dedi.
 
ANAYASA’YA AYKIRI!
 
KHK’li eşbaşkanlar, YSK'nin seçilmiş başkanlar yerine seçilmemiş adayları başkan olarak belirlemesi ve seçilmiş meclis üyelerinin listelerini değiştirerek kendini seçmen iradesinin yerine koymasının Anayasa’ya aykırılık durumunu ağırlaştırdığını da üzerinde durdu. Dilekçede bu hususa ilişkin, "KHK’li seçilmişlere mazbata verilmemesi, yürütmenin, yargı erki üzerindeki vesayetiyle ilgilidir. Kuvvetler ayrılığı yok sayılmakta, yürütmenin KHK’leri yargı kararı gibi işlem görmektedir. Ancak YSK’ye düşen, halkın kararını ve iradesini kabul etmek ve gereğini yerine getirmektir. Anayasa, seçimlerin temel kanunları, YSK içtihatları bu kadar açık iken; seçimden sonra bu kurallar değiştirilmiştir. Bu kararlar ve bundan sonra alınacak olan kararlar seçime olan güveni iyice zedelemektedir. Seçim güvenliği bizzat bununla yetkili kurum eliyle ortadan kaldırılmaktadır. YSK burada kendisini Meclis'in ve anayasa koyucunun yerine yerleştirmiştir" denildi.
 
‘YSK YETKİSİNİ AŞTI’ 
 
Yine YSK’nın varoluş sebebinin ‘seçim güvenliğini sağlamak’ olduğu hatırlatmasında bulunulan dilekçede şunlar kaydedildi:
 
"Ancak YSK yetkisini aşmış, varoluş sebeplerinin tartışılmasına sebep olacak bir durum yaratmıştır. Yüksek Seçim Kurulu, KHK'li adaylarla ilgili kararlarında; itiraz olup olmadığına bakmaksızın, itiraz sürelerinin aşılıp aşılmadığını incelemeksizin, her bir karar konusundaki hukuki durum farklı olduğu halde, söz konusu tüm kararlarında mazbatanın kazanan parti adayı yerine ikinci sırada olan parti adayına verilmesi biçiminde tek tip bir karar vermiştir. Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden anlaşılacağı üzere görülmektedir ki; açık bir keyfilik, çifte standart, eşitlik ilkesinin ihlali gibi hukuka ve kanunlara aykırı kararlar ve uygulamalar söz konusudur. Bu çerçevede Yüksek Seçim Kurulu kamuoyu önünde, hukukun üstünlüğü, eşitlik ilkesi ve seçimlerin şeffaflığı ilkeleri temelinde tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır."