'Binlerce insanın ölümünü seyredenler insanım demesin'

img

URFA - İmralı tecridine karşı açlık grevinde olan Mehmet Kanar’ın annesi Necla Kanar, “Herkes elini vicdanına koymalı. Binlerce insanın ölümünü seyredip sonrada ben insanım demesin. Binlerce insan bedenini ölüme yatırmışken kimse evinde rahat oturmasın” diyerek duyarlılık çağrısında bulundu. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridin son bulması için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in 167 gündür sürdürdüğü açlık grevi 1 Mart itibariyle tüm cezaevlerine yayıldı. 3 yıldır Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde bulunan Mehmet Kanar’ın annesi Necla Kanar, bir hafta önce oğlunun görüşüne gittiğini, oğlunun çok zayıfladığını, açlık grevi uzadıkça tutukluların sağlık durumunun daha da kötüye gittiğini ifade etti. 
 
3 AYRI DOSYADAN 35 YIL HAPİS
 
1996 doğumlu olan Mehmet Kanar, 2016 yılında Mardin’de yapılan operasyonla gözaltına alındı. Olağanüstü Hal (OHAL) döneminden kaynaklı 30 gün gözaltında kalan Kanar, çıkarıldığı Mardin Adliyesi'nde “Örgüt üyesi olmak”, “Patlayıcı madde bulundurmak” ve “Silahlı eylem yapmak” iddiaları ile tutuklandı. Aynı iddialar ile hakkında dava açılan Kanar, yargılamanın ardından 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezası istinaf ve Yargıtay’da onanan Kanar, 3 yıldır cezaevinde. İlkin Mardin E Tipi sonrasında Urfa T Tipi Cezaevi'nde kalan Kanar, son bir yıldır da Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutuluyor.
 
BASKILAR ARTTI
 
Ayda bir oğlunun açık görüşüne gittiğini söyleyen annesi Necla Kanar, cezaevine her gittiğinde farklı bir uygulama ile karşılaştığını, özellikle aramalarda erkek ve kadın gardiyanlar tarafından saatlerce taciz edildiklerini ve 4-5 kez aramadan geçirildiklerini ifade etti. Oğlunu görebilmek için yüzlerce kilometre yol kat etmek zorunda kaldığını dile getiren Kanar, normalde bir saat olan açık görüş hakkının doğru dürüst kullandırılmadığını söyledi. Gardiyanların uygulamalarına tepkisiz kalmayan ailelere hakaret ve ağıza alınmayacak küfürler edildiğini dile getiren Kanar, "Memura karşı geldin” denilerek keyfi bir şekilde 6 ay ile 1 yıl arasında görüş yasakları getirebildiklerini aktardı.
 
OCAK ARTIK YANMIYOR
 
Elazığ Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne ilişkin konuşan Kanar, cezaevinde yaşanan baskıları oğlunun anlattığı kadarını bildiğini, yaşanan baskılara karşı tutukluların zaman zaman yaptığı eylemlerden kaynaklı baskıların kısmen gevşetildiğini, ancak hiç bitmediğini söyledi. 1 Mart tarihinden bu yana Elazığ cezaevinde açlık grevinde olan oğlunun tecrit son bulana kadar grevi devam ettirmede kararlı olduğunu belirten Kanar, 3 yıldır oğlunu yılda birkaç sefer görebildiğini, oğlunun ve diğer tutukluların taleplerini sahiplendiklerini, evlerinde açlık grevleri başladığından bu yana yas havası olduğunu anlattı. Bir yandan cezaevinde olan Mehmet’i düşündüğünü, diğer yandan diğer tutukluları merak ettiklerini söyleyen Kanar, “Açlık grevleri başladığından bu yana evde ocağımız artık yanmıyor” dedi.
 
‘ARTIK YETER ADIM ATIN’
 
Devletin Kürt halkına yaptığı düşmanlığın yeni olmadığını söyleyen anne Kanar, “Artık bu düşmanlık nereye kadar gidecek. Kürtler 100 yıldır sizin baskınız altında kaldı. Bu baskıları kabul etmediği için mi bu düşmanlık. 40 yıldır devlet Kürtler ile savaşıyor ama ortada bir şey yok. Artık anlayın biz köle olmayı reddediyor ve insan gibi yaşamak istiyoruz. Bizim çocuklarımız da kendinden sonraki kuşakların insanca yaşayabilmesi için bedenlerini ölüme yatırdı. Artık yeter adım atın” diyerek isyan etti.
 
‘ÖCALAN SADECE BİR ŞAHIS DEĞİL’
 
Öcalan’ı sadece bir birey ya da şahıs olarak görmediklerini sözlerine ekleyen anne Kanar, şöyle devam etti: “Öcalan sadece bir şahıs değil. Öcalan şahsında bütün bir toplum baskı ve tecrit altında. Bu yüzden Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa toplum üzerindeki baskılarda kırılmış olacak. Türkiye’de yaşayan herkesin böyle düşünüp cezaevlerine ses vermesi gerekir. Mesele sadece Öcalan üzerindeki tecrit değil, tecride karşı çıkan herkes kendi üzerindeki tecride karşı çıkmış olacak. Bu yüzden herkes ayağa kalkıp hem kendi onurunu korumalı, hem de ölümleri engellemeli.” 
 
‘KİMSE BEN İNSANIM DEMESİN’
 
Son olarak demokratik kamuoyuna ve uluslararası kurumlara seslenen anne Kanar, “Herkes elini vicdanına koymalı. Binlerce insanın ölümünü seyredip, sonra da ben insanım demesin. Binlerce insan bedenini ölüme yatırmışken kimse evinde rahat oturmasın. Eğer rahatlarsa o zaman onlarda insanlık namına bir şey kalmamıştır. Bu yüzden herkes ne yapabiliyorsa şimdi hemen yapmalı. Yabancı devletlere de sesleniyorum. Kürtler için bir şeyler yapın. Sizde demokrasi varsa, o zaman gerekli girişimlerde bulunun. Dünyanın hiçbir yerinde insanlar kendi devletinin koyduğu yasalara uymadığı için açlık grevine girmez ama Türkiye’de durum maalesef budur. O yüzden bir an önce girişimlerde bulunmanızı istiyoruz” dedi.