Keskin: Sakçı cinayetinde sıradanlaşmış bir ırkçılıktan söz ediyoruz

img
İSTANBUL - Sakarya’da “Kürdüz” dediği için öldürülen Kadri Sakçı davasını değerlendiren Eren Keskin, “Sakçı ailesi ilk defa duruşmada konuştu. Biz de onların korkularına saygı duyduğumuz için çok fazla konuşmamayı tercih ettik. Ne kadar kötü ki ırkçı saldırıya maruz kalan aile korktuğu için, siz de yeterince sesinizi çıkarmıyorsunuz" dedi.
 
Sakarya’nın Hendek ilçesinde “Kürdüz” dedikleri için 16 Aralık 2018’de öldürülen Kadri Sakçı (43) ve yaralanan oğlu Burhan Sakçı'nın failleri hakkında açılan davanın ilk duruşması 15 Mart’ta Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Skandallarla dolu geçen davanın ilk duruşmasında sanık Hikmet Usta, "Barodan avukat bana Kadri’nin ‘Ben de Kürdüm Türkleri sevmiyorum’ dediği şeklinde ifade ver, az ceza alırsın’ dedi" derken, yaralanan Burhan Sakçı da, “Eve gelen savcı ifademi aldıktan sonra birini aradı. İfademe eklemeler yaptı. Ben ifademde Suriyeli ve Kürtlükle ilgili beyanları eklemek istedim savcı 'gerek yok' dedi” şeklinde ifade vermişti.
 
‘SARHOŞ CİNAYETİ DEĞİL’
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı ve davanın müşteki avukatlarından Eren Keskin, Mezopotamya Ajansı’na (MA) davayı değerlendirdi. Olay kamuoyuna yansıdığı andan itibaren İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak aileyi ziyaret ettiklerini söyleyen Keskin, aileyi görmeye gitmeden önce Sakarya Savcılığının bu olayın manipüle edildiğini, bunun bir ırkçı cinayeti olmadığını bir sarhoş cinayeti olduğu şeklinde bir açıklama yaptığını hatırlattı. 
 
Aile ile görüşmeye gittiklerinde şaşırdıklarını ifade eden Keskin, “Çünkü devletin en alt biriminden en üst birimine kadar ailenin ziyaret edildiğini gördük ve öğrendik aileden. Trajikomik geldi bize. Şunu düşündük. Hangi sarhoş cinayetiyle devlet bu kadar ilgileniyor. Ve hemen dosyaya gizlilik kararı konulması bizim çok netleşmemize neden oldu. Bütün bunlar aslında bunun hiçbir zaman bir sarhoş cinayeti olmadığını ırkçı saiklerle işlenmiş bir cinayet olduğunu ilk baştan bizi düşündürdü. Aile ile yaptığımız görüşmede ilk başta biz şunu hissettik. Aile çok çekiniyordu. Yaralanan çocuk çok çekiniyordu. Baskı altındaydı, nasıl konuşacağını bilmiyordu. Bu nedenle biz de onlara avukatlıklarını yapabileceğimizi söyledik. Gördükleri baskı nedeniyle vekalet çıkarabileceklerini de düşünmemiştik. Ancak ertesi gün aradılar ve vekalet çıkartmak istediklerini söylediler” dedi.
 
‘SIRADANLAŞMIŞ IRKÇILĞIN TEHLİKESİNİ GÖSTERİYOR’
 
Dosyayı Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHD) ile birlikte takip ettiklerinin altını çizen Kesken, “Aslında bu dava sıradanlaşmış ırkçılığın ne kadar tehlikeli olduğunun çok açık bir göstergesi. Burada şunu görmüyorsunuz. Bir örgütün planlı olarak toplanıp bir araya gelip bir Kürdü öldürelim diye bir karar aldığını görmüyorsunuz. Böyle bir olay değil. Bu Türk toplumunun çoğunda özellikle resmi devlet politikası eliyle insanlara şırınga edilen sıradanlaşmış ırkçılık durumudur. Orada içkili sarhoş bir adam Suriyelileri sevmiyor, onlardan rahatsız oluyor. ‘Ben Suriyeli değilim Kürdüm’ diyen birine açıkça ateş edebiliyor. Çünkü o anda bütün duyguları harekete geçiyor özgür hissediyor kendini. Karşısındaki insanı öldürebiliyor.”
 
‘HİÇ BİR ŞEY HATIRLAMIYORUM DİYECEKSİN DİYE TALİMAT VERİLMİŞ’
 
Duruşmada "Hiçbir şey hatırlamıyorum diyeceksin" diye talimat verilmiş bir sanığın olduğunu vurgulayan Keskin, "Bazen şaşırıp bazı yerleri hatırlıyor. Ama genel olarak hiçbir zaman olayın özüne ilişkin tek bir açıklama yapmadı" dedi. Sanığın oğlunun cinsel taciz iddiasıyla cezaevinde kalan biri olduğunu ve olay günü izne çıktığının altını çizen Keskin, "Bu kişi olay sırasında failin kullandığı silahı olayı durdurmaya çalışan kişinin elinden alarak kaçmaya çalışıyor. Alamayınca babasını oradan kaçırıyor. Kendilerine yardım eden bir kişinin de olması ile suçluyu kaçıran bu insanların özgür olmaları da ilginç. Sonradan tamamen sanığın suçuna ortak olma, sanığı kayırma hali var. Özellikle oğlu hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olması ilginç” diye konuştu. 
 
‘AİLE YAŞADIĞI YERİ TERK ETTİ'
 
Mağdur ailenin olay sonrasında Sakarya ilini terk ettiğini söyleyen Keskin, “Ne kadar büyük bir korku yaşadı tedirginlik yaşadı ki bu aile oradan göç etmek zorunda kaldı" dedi. 
 
‘AİLE İLK DEFA DURUŞMADA KONUŞTU’
 
Olayı körükleyip daha sonra üstünü örtmenin bir devlet politikası olduğunun altını çizen Keskin, toplumun böyle yönetildiğini dile getirdi. Devletin birilerine son suratla “Sen bu saldırıları yapabilirsin” diye hak verirken diğerlerine de korku empoze ettiğini  ifade eden Keskin, şunlara dikkat çekti: “Örneğin Sakçı ailesi uzun bir süre konuşmadı. İlk defa duruşmada mağdur çocuğun ifadeleriyle konuştular. Ondan önce konuşmadılar. Biz de onların korkularına saygı duyduğumuz için çok fazla konuşmamayı tercih ettik. Ne kadar kötü ki ırkçı bir saldırıya maruz kalan bir aile var. O aile korktukları için siz de yeterince sesinizi çıkarmıyorsunuz. Hannah Arendt’in dediği o ‘Kötülüğün sıradanlaşması’ gerçekten böyle bir şey. Gerçekten sıradanlaşmış bir kötülük, sıradanlaşmış bir ırkçılıktan söz ediyoruz. Bu bütün toplum için aslında çok büyük tehlike.”
 
‘İLK DURUŞMA BİR UYARIYDI’
 
Sakarya Valiliğinin ilk açıklamasında bu davanın ırkçı saldırı olduğunu söyleyenlerin kötü niyetli insanlar olduğunu, toplumu gerginliğe sürüklemeye çalıştıklarını söylediğini hatırlatan Keskin, “Tam tersine biz bu topluma iyilik yapmaya çalışıyoruz. Biz sıradanlaşmış bir ırkçılığın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu hatırlatmaya çalışıyoruz. Bizim yaptığımız iyiliğe hizmettir. Bu toplumun barışına, birlikte yaşamasına hizmet ediyoruz biz. Bu tehlikeyi görmeyenlere karşı ilk duruşma bir uyarıydı. İkinci duruşma aynı biçimde devam edecek. Biz bu dava de yer alan ve mağdur olan insanların yaşadıklarını her gün yaşayan başka insanların olduğunu çok iyi biliyoruz. Ben bu davayı bütün toplumsal kesimlerin sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çok önemli dava” diye vurguladı.
 
NE OLMUŞTU?
 
Sakarya’nın Hendek ilçesinde bulunan Yenimahalle’de Kürtçe konuştukları için 16 Aralık 2018’de silahlı saldırıya uğrayan Kadri Sakçı (43) ve oğlu Burhan Sakçı ağır yaralamıştı. Kadri Sakçı olaydan bir saat sonra yaşamını yitirirken oğlu Burhan Sakçı (16) ise 3 gün kaldığı yoğun bakımın ardından taburcu olmuştu.
 
VALİLİK KÜRTLERLE İLGİSİ YOK DEMİŞTİ
 
Olay yaklaşık bir hafta sonra basına yansımıştı. O güne kadar herhangi bir açıklama yapmayan Sakarya Valiliği, olayın basına yansımasının ardından açıklama yaptı. Olayın Kürtlük ile bir alakasının olmadığını ileri süren valilik, adli bir vaka olduğunu iddia etmişti. Kadir Sakçı’nın ağabeyi Fahrettin Sakçı, Sakarya Valiliği’nin bu yönlü açıklamasını reddetmişti. AKP'li birçok yetkili de olayın üzerini örtmek ve Sakçı'nın Kürt olduğu için öldürülmediğini savunmak için ailenin evine gitmişti.
 
Olayın basına yansımasının ardından kamuoyunda gündem oluştu. Ardından sosyal medyada “Evet Kürdüz” hashtag açılmıştı. “Evet Kürdüz” hashtag’ı ile binlerce kişi sosyal medyada paylaşım yapmıştı.
 
2006’DA KARDEŞİ ÖLDÜRÜLMÜŞ
 
Olayda öldürülen Kadri Sakçı’nın kardeşi Sabri Sakçı’nın da, 2006 yılında da aynı şekilde sokak ortasında vurulduğu öğrenilmişti.