Ege-TUHAYDER: Açlık grevlerinden sonra baskılar arttı

img
İZMİR – Ege-TUHAYDER, bölgelerinde bulunan cezaevlerindeki sorunlara ilişkin düzenlediği basın toplantısında, açlık grevlerinden sonra baskıların arttığını kaydetti.  
 
Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EGE- TUHAYDER), bölgelerinde bulunan cezaevlerindeki sorunlara ilişkin dernek binasında basın toplantısını düzenledi. Açıklamayı dernek adına Eşbaşkanı Selma Altan yaptı. 
 
‘OHAL UYGULAMALARI DEVAM EDİYOR’
 
Siyasi tutukluların insanlık onuruna yakışmayan tüm uygulamalarla karşı karşıya olduğunu belirten Altan, faşizm kurumsallaşarak devam ettiğini söyledi. Seçimlerden önce kurulan AKP-MHP ittifakı ve tek adam rejimiyle faşizm yükseldiğini, hem dışarda hem de cezaevlerinde daha da zorlaştığını vurgulayan Altan, “Bugün Türkiye cezaevlerinde 250 bine yakın siyasi tutsak bulunmaktadır. Çoğunun suç ispatı yoktur ve masumiyet karinesi ihlal edilmektedir. Tutkulu ve hükümlülerin yakınları bin bir eziyetle cezaevlerine gitmektedir. Tutuklanan ve hüküm verilen hükümlü kendi şehirlerindeki cezaevlerinde da değil en uzağa sürülmektedir. Cezaevlerindeki tutsakların talepleri özetle insani koşullarda yaşamaktır. Cezaevi idareleri Adalet Bakanlığı’nın da talimatlarıyla uzun zamandan beri baskılarını iyice artırmıştır. Akla hayale gelmeyen işkenceler icat etmiştir. Tutuklular cezaevi içinde ikinci bir cezaya maruz bırakılmaktadır. Koğuşlar kalabalık ve yatak problemi yaşanmaktadır. Nefes almak bile zorken kitap kısıtlaması getirilmiştir. Bazı cezaevleri OHAL uygulamalarına bu konuda devam etmektedir. Çoğu cezvelerinde gazete verilmiyor radyolar toplatılıyor. Dışarı ile ilişkilerini kesmek için ellerinden ne geliyorsa yapmaktadır” diye konuştu. 
 
‘EGE’DE 55 TUTUKLU AÇLIK GREVİNDE’ 
 
Tutukluların sağlık haklarının gasp edildiğini dile getiren Altan, doktor sevklerinin yapılmadığı ya da geciktirildiğini söyledi. Sevklerde sorunların yaşandığını aktaran Altan, sözlerine şöyle devam etti: “Kelepçeli muayene dayatılmaktadır. Kelepçeyi kabul etmeyen tutuklular geri getirilmektedirler. Yani doktora ulaşmak zor ve işkence halindedir. Uzun zamandır ayakta sayım dayatılması vardır. Yani cezaevlerinde hak ihaleleri bitmiyor ve çeşitlenerek devam ediyor.  Tecrit bir insanlık suçudur. Başta Kürt halk önderi Abdullah Öcalan uzun zamandır tecrit altındadır. Bu tecride karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari milletvekili Leyla Güven 8 Kasım 2018 tarihinden bu yana süresiz- dönüşümsüz açlık grevindedir. Bugün itibarıyla 51’i kadın olmak üzere 281 tutuklu arkadaşımız bedenlerini ölüme yatırmış ve bunların 55’i bizim bölgemizdeki cezaevlerindendir. Talepleri taleplerimizdir. Açlık grevleri başladığından bu yana zindan yetkilileri ailelerin ve avukatların bildirdiğine göre baskıları daha da arttırmıştır. Açlık grevine girenler hakkında soruşturma açılmış ve cezalandırmaya gidilmiştir. Görüş yasağı kısıtlanması hücre cezası ve arakasından infazlarının yakılması ile karşı karşıya bırakılmışlardır.”
 
‘DUYARLI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ’
 
İzmir’in Buca ilçesinde Kırıklar 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Kenan Avcı Bolu’ya, İbrahim Yağız Kırıkkale’ye ve Mazhar Güler’in de Adana’ya sevk edildiğini hatırlatan Altan, “Sürülme nedenleri radyoları ve kitapları toplatılınca itiraz etmeleri ve uygulamayı protesto etmeleridir. Menemen R Tipi Cezaevine tedavi amaçlı Tarsus’dan getiriline hasta tutuklu Ahmet Çelik iki aya aşkın daha doktora çıkarılmadığı gibi tansiyon ilacı dahi verilmemiştir. Hastalığı vahim bir durumdadır. Bütün bu zulümlerin bitmesi için kamuoyunu yüzlerini cezaevlerine dönmeye ve duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.