Dicle Barajı’nda ihmaller zinciri

img

DİYARBAKIR - Dicle Barajı'nda bir kapağın kopmasıyla su seviyesinin yükseldiği nehir sularının yol açtığı tahribata ilişkin konuşan TMMOB İKK Sekreteri Doğan Hatun, meteorolojinin uyarılarının dikkate alınmadığını, ihmaller zincirinin ve ekolojik tahribatın had safhada olduğunu söyledi. 

Diyarbakır'ın Eğil ilçesinde bulunan Dicle Barajı'nda bir kapağın kopmasından sonra su akışına paralel olarak Dicle Nehri’ndeki su seviyesi 6 metreye yükseldiği Dicle Vadisi’nde, UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde bulunan Hewsel Bahçeleri’nin bir kısmı başta olmak üzere birçok tarım arazisi sular altında kaldı. Sular bazı noktalarda insanların yaşadığı evlerin yakınına kadar ulaştı. Diyarbakır’ın tarihi Ongözlü Köprü çevresinde bulunan işletmeler de su altında kaldı. Yine Ongözlü Köprü, yurttaşların kullanımına kapatılırken, bazı hayvanların akıntıya kapılıp telef olduğu ve toplu balık ölümlerinin yaşandığı belirtildi. Barajda 270 milyon metreküp suyun tahliyesinin Pazar günü tamamlanacağı belirtildi.   
 
BARAJDA MÜHENDİS YOK
 
Barajda inceleme yapan heyetin içinde yer alan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Nihat Noyan, barajda mühendis olmadığını, sadece güvenlik görevlilerinin olduğunu ve görüntü alınmaması yönünde engel konulduğunu söyledi.  Yaptıkları incelemeyi anlatan Noyan, “Gördüğümüz tablo şu: Baraj kapaklarını betona tüttüren çelik konsollar var. O çelik konsollar kompre edilen duvardan kopmuş. Yani duvara montajlanan yerde her iki kolda kopmuş kapakla beraber. Koparken halatla kapının kapağının açılıp kapanmasının sağlayan makaralar var, hidrolik sistemi çalıştıran. O halatlar da kopmuş. Yani normal şartlarda bunların olmaması lazım. En yüksek basınca bile dayanıklı olması lazım. Dolayısıyla bunlar kopmuş. Sorduk oradaki personeller diyor ki suyun seviyesi çok yüksekti. Biz kapağa 40 santim kadar açmıştık. Tekrar açmak istedik. O arada kapak koptu” şeklinde konuştu.
 
HASAR BÜYÜK
 
Tesellilerinin can kaybının olmaması ancak ciddi anlamda maddi hasarların ortaya çıktığını dile getiren Noyan, “Orada can kaybı olmaması bizim için bir tesellidir. Dileriz ki bundan sonra olaylar olmaz. Evet, can kaybı yok. Ama ciddi anlamda bir maddi hasar kaybı var. Diyarbakır’ı ekonomik olarak kendi kendine yeten illerden biridir. Hewsel Bahçeleri ciddi anlamda zarar görmüş. Bir de Fiskaya tarafı tamamen sular altında kalmış” dedi.
 
KAPAKLARIN BAKIMI NEDEN YAPILMADI?
 
Baraj kapağının kopmasında ihmalin neden olduğunu düşündüklerini belirten Noyan, şunları söyledi: “Her hâlükârda burada bir ihmalin söz konusu olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan birincisi, su seviyesinin yükselmesine neden bu kadar izin verildi? İkincisi, yükselen su seviyesinden basınç arttı da, bu kapaklar bu basınca niye dayanmadı? Üçüncüsü, kapakların birleşim yerleri, konsolları, halatları, bakım onarımları periyodik olarak neden yapılmadı? Bunlar bizim için önemli sorular. Diğer bir husus ise oradaki personellerin yeterli eğitime tabi tutulmamalarıdır. Bu soruları ardı ardına sorduğumuzda haliyle orada bir ihmalin olduğu gözle görülür durumda. Bizim önerimiz diğer iki kapağında su seviyesi, kapakların seviyesine ulaştıktan sonra diğer iki kapakla beraber barajı genel bir onarıma tabi tutmak. Sadece o barajın değil bütün barajların onarılması lazım. Ve bundan sonraki aşamada da belli periyodlarla bakımlarını yapılması, gerekli kontrollerin yapılması. Bu yeterli değildir. Birde personellerin de belirli zaman aralıklarında eğitime tabi tutulması lazım. Eğitime tabi tutulmadığı zaman belli bir süre sonra bilgi körelmesi oluyor. Vatandaşların da gördüğü zararlar var. Bu zararların bir an önce tespit edilmesi ve tazminatlarını karşılanması gerekir.” 
 
DİĞER KAPAKLAR DA RİSK ALTINDA 
 
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Hevsel Bahçeleri Koruma Platformu Üyesi Doğan Hatun ise, meteorolojinin uyarılarının dikkate alınmadığını söyledi. Aynı riskin diğer kapaklar için de geçerli olduğuna dikkat çeken Hatun, “Birkaç gün önce meteoroloji yoğun yağışlardan kaynaklı tedbirlerin alınması gerektiğini söylemişti. Ama biz barajda herhangi bir tedbirin alınmadığını gördük, malum şu an kapağın kopması ve suyun tahliyesinde de herhangi bir yetkili yok. Kolluk kuvvetlerinden başka hiçbir görevliyle de denk gelemedik. Ama barajı görme şansımız oldu. Büyük ihtimalle yetkililerin açıklamalarından yola çıkarak izlenimlerimizi paylaşmak gerekirse; barajda su birikintisi fazla olunca baraj kapağını açmaya çalışıyorlar. Ve o esnada kapak konsolları halatlarıyla birlikte kopuyor. Devasa bir kapak, 50 tonun üzerinde bir ağırlığı olan küçük bir kapak değil. Dolu savah kapakları denir barajlarda bunlara. Büyük ihtimalle bizim en azından öngörümüzdür kapakların periyodik bakımları yapılmamıştı. Aynı risk şu an diğer iki kapak için de geçerlidir. Ciddi bir yağmurun yağmasıyla bu iki kapak için de aynı risk geçerli. Bunun için DSİ konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirirse biz de durumun asıl boyutunu öğrenmiş oluruz” ifadelerini kullandı. 
 
EKOLOJİK TAHRİBAT HAD SAFHADA
 
Ekolojik tahribatın had safhada olduğunu söyleyen Hatun, şunları kaydetti: “Çok şükür herhangi bir can kaybı olmadı. Cizre, Bismil vs. kadar ulaşabildiğimiz yere kadar herhangi bir can kaybı yoktu, ama ne yazık ki ekolojik tahribat hat safhada. Özellikle UNESCO’nun da kültür mirasına dahil edilen Hevsel Bahçelerini ne boyutlara geldiğini görüyorsunuz. On Gözlü Köprü’yü yasakladılar. Arkadaşlarla köprüde de gördük. Yaklaşık 4-5 metreye kadar bir su yüksekliği vardı. Dicle Nehrinin dere yatağının geniş olmasından kaynaklı su yüksekliği, yüksekliğe değil tabana yayılıyor. Burada da tarım arazileri ciddi tahribat görüyor. Ve birkaç köy var daha haber alamadık. Çarıklı Köyü ile Bismil arasında 6 köy var dere yatağına sıfır. AFAD ile görüştüğümüzde uyarı yaptıklarını söylediler. Ama bu taşkın en az 3 gün daha sürecek. Ama AFAD’ın 3 gün boyunca sürekli ayakta olması ve uyarı yapması gerekiyor. İnsanlar kendi mallarını koruma derdine düşmüş olabilir. Mümkün mertebe bu tür durumlardan halkı uzak tutmak gerekiyor. Bu tahribatın gerçek boyutu ancak sular çekildiğin de görülebilir. Şu an gözle görüldüğünde sadece su taşkınlığını görebiliyoruz ama boyutunu ortaya koyamayız. Neticede tazyikli sudur. Basıncı çok yüksektir ve kendisiyle birlikte bayağı bir toprak kayması, alüvyon kayması dediğimiz durum söz konusudur. Tarım arazilerine ne boyutta zarar verdiğine şu anda bir ölçüm söz konusu olamıyor. Belki alansal olarak yapabilir ama ekonomik bir boyut olarak değerlendiremiyoruz. Ancak sular çekildikten sonra bunu yapabiliriz.” 
 
BARAJDA UZMAN YETKİLİ YOK
 
Ortada riskli bir durumun olduğuna dikkat çeken Hatun, “Herhangi bir yağış olursa su seviyesi daha da yükselecek ve periyodik bakımlar yapılmadığından dolayı kapalı savah dediğimiz iki kapak için risk teşkil edecek. Yetkililer bu konuda biraz daha temkinli davranabilir. Barajda herhangi bir uzman yetkili görmedik. Bu barajların kapağını açan insanların teknik anlamda ne kadar eğitim aldıkların bilmiyoruz. İş güvenliği konusunda şu an gözlemlediğimiz herhangi bir güvenlik tedbiri yok” dedi.
 
MUSUL BARAJI'NI DA ETKİLER
 
Aynı tehlikenin Musul Barajı için de geçerli olduğunu dile getiren Hatun, “Asıl önemli olan herhangi bir canlının can kaybına uğramaması için AFAD’ın 24 saat boyunca Dicle Nehrinin uzandığı yere, hatta sınırın ötesine Musul’a kadar koruması lazım. Neticede Musul’da da bir baraj var buradan beslenen. Komşu ülkeye de böyle bir durumun var olduğunu ve tedbirlerin alınması yönünde çağrıda bulunulması gerekiyor. Orada da insanlar yaşıyor. Onların da tedbir alması gerekiyor. Uluslararası bir kriz masası oluşturulabilir. Musul Barajının mevcut durumu nedir? Bu taşkınlığı kaldırabilir mi? Bilemiyoruz, herhangi bir bilgimiz yok. Devlet yetkilileri bu konuda Musul’daki yetkilerle görüşmeli. Ta Musul’a kadar nehir yatağı üzerinde köyler var. Bunlar için tedbirler alınmalı” diye konuştu. 
 
‘BARAJ HER ZAMAN TEHDİTTİR’
 
Barajlara ihtiyaç olmadığını kaydeden Hatun, şunları söyledi: “Baraj her zaman tehdittir. Her ne kadar ülkenin enerji ihtiyacını karşılayacaklarını söyleseler de bazı yerlerde sulama barajları oluşmasına rağmen elektrik ihtiyaçları sadece barajlardan kaynaklı değildir. Başka türlü yenilenebilir enerji kaynakları, alternatif enerji kaynakları vardır. Bunlar değerlendirilebilir. Bu tür durumlarda zaten barajın yapılması hatadır. Bu konularda yıllardır barajların gereksiz olduğunu belirtiyoruz. Bu üç gün boyunca, ‘Su akar yolunu bulur’ dediğimizde su kendisiyle birlikte kendine ait olmayan her şeyi alıp götürür. Doğanın böyle bir gerçekliği vardır. Kendi dışında hiçbir şeyi kabul etmiyor. Herhangi bir tahribat varsa alır götürür. Herhangi bir yapılaşma gibi benzeri durumlar bu taşkın suların içerisindeyse ciddi bir tedbirin alınması gerekiyor.”
 
MA / Lezgin Akdeniz