'Tek adam rejimi en küçük talebe tahammül edemiyor'

img

İSTANBUL – 3’üncü Havalimanında çalışma koşullarının düzeltilmesini talep ettikleri için işçilerin tutuklanmasına tepki gösteren HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları, "Mevcut olan tek adam rejimi kendini korumak adına işçilerin en küçük talebine dahi tahammül etmiyor" dedi. 

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Tülay Hatimoğulları ve Yeşiller ve Sol Gelecek Başkanı Eşsözcüsü Naci Sönmez, 3’üncü Havalimanı’nda insanca yaşam ve çalışma koşulları için iş bırakıp gözaltına alındıktan sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan 24 işçinin tutuklanmasına tepki gösterdi. 3’üncü Havalimanı'nın adını yalnızca son olayla duyurmadığını, inşaat süreci boyunca çok fazla işçinin mezarı olduğu ve bu cinayetlerin yalanlandığı bir yer olduğunu söyleyen Tülay Hatimoğlulları, esasen altının çizilmesi gereken durumun bu olduğunu vurguladı. 
 
İşçilerin çok kötü koşullarda çalıştırıldığını ifade eden Hatimoğlulları, "İşçiler son olarak oldukça insani taleplerde bulundular ve bunun için bir eylem gerçekleştirdiler. Taleplerinin ne olduğunu tüm kamuoyuna el yazılarıyla yansıtmış oldular. Bugün tahta kurusundan kaşıntıdan duramıyorlar. Yatacak yerleri doğru düzgün yok. Yemek ve yatma koşulları berbat. Doğru düzgün de ücretlerini alamıyorlar. Bu taleplerden daha insani bir şeyin olduğunu düşünmüyorum" dedi.
 
‘İŞÇİLERE SALDIRI VAHŞETTİR’ 
 
İşçilerin taleplerine yanıt olarak gece yarısı jandarma baskını, kapılarının kırılması, gözaltı ve tutuklamanın reva görüldüğünü ifade eden Hatimoğulları, bunun vahşet olduğunu ve kabul etmeyeceklerini söyledi. Hatimoğulları, "Mevcut iktidarın ‘onur meselesi’ne getirdiği bu havalimanı her anlamıyla olmaması gereken bir havalimanıydı. Buna karşı en başından beri İstanbul’da yaşayan halkların itirazları oldu. Buna rağmen bütün ekonomi politikasını inşaat sektörüne bağlamış olan ve orada çok büyük rantlar elde eden bu iktidar 3’üncü Havalimanı'nı Türkiye’ye dayatmış oldu. En nihayetinde bu eyleme bu biçimde cevap vermelerinin en önemli sebebi budur. Bir diğeri ise, Türkiye’de mevcut iktidara karşı halklarda, işçilerde, kadınlarda ve gençlerde biriken öfkenin sokağa yansımasından korkmalarıdır. Cumartesi Anneleri de bunun bir örneğidir. Türkiye çok ağır ve derin bir ekonomik krizden geçiyor. Bu ekonomik kriz iktidarın gidişi anlamına da gelebilir. Mevcut olan tek adam rejimi kendini korumak adına işçilerin en küçük talebine dahi tahammül etmiyor" diye belirtti. 
 
Hatimoğulları, Türkiye ve dünya kamuoyuna "Korkunun ecele faydası yok. Er ya da geç hak yerini bulacaktır ve bu iktidar daim kalmayacaktır" mesajını verdi.
 
GÜRKAN: İKTİDAR VE İŞVERENLER SUÇLUDUR
 
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan da, "21’inci yüzyılda işçilerin bu koşullarda çalışıyor olması bir utanç tablosudur" dedi. AKP’nin sürekli olarak işverenleri, yandaşlarını koruyup kollayan bir politika izlediğini aktaran Gürkan, "Burada esas olarak işçileri tahta kurulu yerlerde çalışmaya mahkum eden işverenler ve onları kollayıp gözeten siyasi iktidar suçludur. Yargılanması gereken kesim varsa siyasi iktidar kesimidir. Fakat AKP hükümetinin siyasal özgürlükler ve demokrasideki baskı rejiminin yanı sıra aynı zamanda çalışma hayatını kölelik koşullarında yeniden düzenleyen bir yanı vardır ve bu 3’üncü Havalimanı işçilerinin çalışma koşulları AKP iktidarının nasıl bir çalışma hayatı planladığının açıkça göstergesidir. 24 işçinin tutuklanmış olmasını kınıyoruz" şeklinde konuştu. 
 
SÖNMEZ: 21’İNCİ YÜZYIL KIYIMIDIR
 
Yeşiller ve Sol Gelecek Başkanı Eşsözcüsü Naci Sönmez, "İşçilerin tutuklanması bir 21’inci yüzyıl kıyımıdır. Bu kadar meşruiyeti olan Cumartesi Anneleri’nin eylemine dahi saldırmayı göze alan iktidar, havaalanı işçilerinin oradaki firmaların vahşi, kapitalist uygulamaları karşısında göstermiş olduğu çok masumane taleplerine de bu yöntemle gidecekti. O nedenle mahkemeler de artık siyasal iktidarın yönelimine göre kararlar vermektedir. O yüzden her şeyden önce bu kararı kınıyoruz. Ama artık kınamak yetmiyor, bütün yurttaşlarımızın, halkımızın, hak kaybına uğrayan herkes bu siyasal iktidar karşısında sivil itaatsizlik göstermeli, meşru haklarını kullanmalıdır. Biz de siyasi partiler olarak mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz" diye belirtti.
 
MA / Bilal Seçkin