Türkmen ve Çerkesler kurdukları derneklerde kültür ve dillerini geliştiriyor

img
MİNBİC – Minbic’te yaşayan Türkmen ve Çerkesler kentin hem askeri hem de sivil meclislerinde temsiliyetlerini buluyor. Halklar kentte kurdukları derneklerde kültür ve dillerini yaşatma ve geliştirme çabası içinde.
 
Suriye’de halkların bir arada yaşadığı Minbic, 2 yıl Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), iki yıl da DAİŞ'in işgali altında kaldı. Arap, Kürt, Ermeni, Türkmen, Çerkes ve Çeçenlerin birlikte yaşadığı kent, 15 Ağustos 2016’ da Minbic Askeri Meclisi tarafından kurtarıldı. Demokratik ulus prespektifiyle örgütlenen halklar Suriye’deki krize çözüm olabilecek bir model ortaya koyuyor. Kentte yaşayan her halk ve inanç, oluşturulan Minbic Sivil Meclisi’nde temsiliyetini buluyor.
 
TÜRKMENLER HEM ASKERİ HEM SİVİL MECLİS’TE TEMSİLİYET BULUYOR
 
Suriye genelinde önemli bir nüfusa sahip olan Türkmenler, en çok Türkiye ile sınırı olan bölgelerde yaşıyor. İdlib, Efrin, Ezaz, Cerablus, Girê Spî ve Minbic gibi yerlerde varlık gösteren halk, DAİŞ ve benzeri selefi gruplara karşı savaşmalarıyla da biliniyor. Yurt savunmasında birçok gencini toprağa veren Türkmenler, Kuzey Suriye’de bulundukları her yerde sivil yönetimlerdeki yerini alıyor. Minbic’te nüfusu en fazla olan üçüncü halk olarak bilinen Türkmenler, kentte Türkmen Derneği’ni açarak, burada kültürel ve sanatsal çalışmalar da yürütüyor.
 
‘AYLAR ÖNCE DERNEĞİMİZİ KURDUK’
 
Kimi zaman Türkiye ve desteklediği gruplardan tehditler alan halk, her türlü yönelime karşı örgütlenmede ısrarlı. Türkiye’nin Minbic’e yönelik tehditlerine karşı kentte bir çok defa protesto yürüyüşleri düzenlediklerini belirten Türkmen Derneği yöneticilerinden Faris Heyder, aylar önce derneklerini açtıklarını söyledi. Heyder, Türkmenlerin kentin hem savunmasında hem de yönetiminde yer aldığını kaydetti.
 
‘TÜRKMENLER HEM DAİŞ HEM DE SELEFİLERE KARŞI BEDEL ÖDEDİ’
 
Topraklarını tüm işgalci güçlere karşı savunmaya hazır olduklarını ifade eden Heyder, “Bu halk hem DAİŞ hem de selefi gruplara karşı çok büyük bedeller ödedi. Onlardan kurtulduk, şimdi ise Türkiye ve onun desteklediği gruplar bizi yok etmek istiyor. Bu toprakların ve kentin sahipleri var. Türkiye selefi ve talancı güçler üzerinden Türkmenleri savunduğunu söylemesin. Türkmenler var ve bugün kentleri ve halklarının yanındalar” dedi. 
 
Minbic’in kurtarılmasının diğer halklarda olduğu gibi Türkmen halkında da büyük bir heyecan yarattığının altını çizen Heyder, ayrıca Türkmenlerin yaşadığı İdlib, Efrin, Cerablus ve Ezaz gibi yerlerin de özgürleştirilmesi için çağrıda bulundu. 
 
 
ÇERKESLER MİNBİC’TE ÖNEMLİ BİR RENK
 
 
Varlıkları ile Minbic’teki sisteme renk katan diğer bir halk ise Çerkesler. Minbic başta olmak üzere Suriye’de bulunan Çerkeslerin hepsi 1864 yılında Rusya tarafından Kafkasya’daki yurtları Çerkesya’dan sürülenler. DAİŞ ve selefi grupların işgalinden önce nüfusları daha kalabalık olan Çerkesler, DAİŞ’in işgalinden sonra birçoğu Avrupa, Rusya ve Türkiye gibi yerlere göç etmiş. Şu an yaklaşık 200 aile yaşıyor ve bu ailelerin birçoğu, üzerinden 153 yıl geçmesine rağmen halen Çerkes Soykırımını unutmamış. Ailelerin neredeyse tamamı dillerini unutmuş. 
 
ÇERKESLER DERNEKLERİNİ KURDU
 
Çerkes Derneğinin kurucu üyelerinden Neciye Qirtawi, kentte bulunan Çerkeslerin nereden geldiklerini çok iyi bildiğini aktardı. Yaklaşık 150 yıldır bu topraklarda yaşadıklarını dile getiren Qirtawi, “Köklü bir kültürümüz olmasına rağmen zaman içinde bazı aşınmalar yaşandı. Bunların çoğu yaşayabilmek için oldu. Bazı dönemlerde kültürümüzü gizlice yaşatmaya çalışıyorduk. Ama asimilasyon çarkından kurtulamadık” dedi.
 
‘DİLİMİZİ KÜLTÜRÜMÜZÜ ÖĞRENECEĞİZ’
 
DAİŞ geldikten sonra nüfusun büyük bir çoğunluğunun kaçmak zorunda kaldığını hatırlatan Qirtawi, şöyle devam etti: “Burada kalan Çerkesler ne rejim ne ÖSO ne de DAİŞ’le bir oldu. İlk kez halkların bir arada yaşadığı bu projede yer aldı. Minbic’in DAİŞ’ten kurtarılması bizim için bir milat oldu. Çünkü o dönem bir Çerkes olmaktan çok bir Arap gibi yaşıyorduk. Yeni yaşamımızda bu yok. Kentin yönetiminde yer alıyoruz. Şimdi de kentin özgürleştirildiğin gün derneğimizi açıyoruz. Bu şekilde örgütlenerek, dilimizi, kültürümüzü ve yaşamımız tekrar öğreniyoruz. Özellikle dile ağırlık vereceğiz. Bir çok imkanımız var. Minbic’in özgürleştirilmesi tüm halklara kutlu olsun.”
 
MA / Nazım Daştan