100 hafta sonra aynı yerde eyleme devam

img
DİYARBAKIR – OHAL’in ilan edilmesiyle 20 Ağustos 2016 tarihinden itibaren oturma eylemi yapmalarına izin verilmeyen kayıp yakınları, 100 hafta sonra “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” eyleminin 493’üncüsünü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının 31 Ocak 2009 tarihinde başlattığı ve aralıksız her hafta Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla gerçekleştirdiği oturma eylemine, ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde izin verilmedi. Kayıp yakınları, engelleme üzerine 20 Ağustos 2016’dan bu yana 100 hafta boyunca eylemlerini İHD Diyarbakır Şube binasında düzenledi. OHAL’in kaldırılmasıyla kayıp yakınları, bugün yeniden Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelerek eylemlerinin 493’üncüsünü gerçekleştirdi. 
 
Oturma eylemine aralarında İHD Diyarbakır ve bölgedeki şube başkanları ve yöneticileri, HDP İl Eş Başkanları Mehmet Şerif Çamçı ve Filiz Buluttekin, DBP yöneticileri, 78’liler Derneği, Barış Anneleri ve Diyarbakır’da bulunan birçok sivil toplum örgütü temsilcisi ve kayıp yakınları katıldı. Kayıp yakınları, kayıpların fotoğraflarını taşırken, park ve park çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındığı görüldü. Yine zırhlı araç eşliğinde çok sayıda polis kalkanlarıyla eylemin bulunduğu yerde bekledi. 
 
‘CİNAYETLER DEVLET BİLGİSİ DAHİLİNDE OLDU’
 
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, yasakla birlikte oturma eyleminin 100 haftası boyuncu dernek binasında bir arada olduklarını belirterek, “Bildiğini gibi 493 haftadır, biz kayıp yakınları olarak yakınlarımızın başına getirilen felaketleri sorduk. 90’lı yılarda faili meçhule kurban giden herkesin akıbeti, devletin bilgisi dahilindedir. Buradan hükümete sesleniyoruz; failleri yargı önüne çıkarın ve ailelerden özür dileyin. Hükümet bunları ortaya çıkarmadığı sürece bu cinayetlerin ortağıdır. Binlerce dava güvenlik gerekçesiyle başka yerlere nakledildi. Bunlardan Musa Çitil, Yavuz Ertürk, Cemal Temizöz, Hasan Atilla Uğur gibi onlarca kişinin ölümünden sorumlu bu kişilerin hiç birine ceza verilmedi ve çoğu berat ettirildi” dedi.
 
‘MÜCADELEMİZDEN ASAL VAZGEÇEMEYCEĞİZ’
 
Daha sonra İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin mesajı okundu. Mesajı okuyan Diyarbakır Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, “Neredeyse iki yıldır, OHAL gerekçe gösterilerek hukuksuz bir şekilde kayıplarınızın fotoğraflarını Koşuyolu'nda taşıyamadınız. Uzun bir aradan sonra yeniden İnsan Hakları Anıtı önünde bir aradasınız. Biz Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, ülkenin doğusundan batısına meydanlarda gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşınacak olmasının heyecanını yaşıyoruz. Bugün bizim Galatasaray'daki 695’incig haftamız. Sizlerin 493’üncü haftanız. Uzun yıllardır bütün kayıplarımız için adalet istiyoruz. Galatasaray'daki mücadelemiz aynı zamanda Koşuyolu'ndaki mücadelenizdir. Koşuyolu'ndaki mücadeleniz aynı zamanda Galatasaray'daki mücadelemizdir. Taleplerimiz aynı,  kayıplarımızın akıbetlerinin açıklanmasını istiyoruz. Kayıplarımızın faillerinin yargılanarak cezalandırılmasını istiyoruz. Yurttaşın haklarının devlete karşı güvence altına alındığı demokratik bir rejim istiyoruz. Derin acılara, ağır travmalara yol açan çatışma siyasetinin yerini barış siyasetine bırakmasını istiyoruz. Aynı acıları paylaştığımız sevgili mücadele arkadaşlarımız, kalbimiz bugün sizlerle Koşuyolu'nda. Asla unutmayacağız, asla affetmeyeceğiz, asla vazgeçmeyeceğiz” diye kaydetti. 
 
‘DOSYAYLA İLGİLİ BİR İLERLEME KAYDEDİLMEDİ’
 
Mesajın okunması ardından İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, 20 Temmuz 1991’de İstanbul Tarabya’daki evinden işe giderken kaybolan Hasan Gülünay’ın hikayesini okudu. Yalçın, “Gülünay’ın eşi Birsen Gülünay, eşinin eve gelmemesi üzerine önce ailesine daha sonra da savcılığa müracaatta bulundu. Gülünay’ın bulunması için İHD İstanbul Şubesi’nde açlık grevine başladı. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e mektup yazarak ulaşan aile, olayı TBMM gündemine de taşıdı. Tüm bu girişimlerinden sonra dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin aileye Hasan’ı bulma sözü verdi; ancak aileye herhangi bir dönüş yapılmadı. Olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 31 Ekim 2012 tarihinde zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Yapılan itirazlardan da sonuç alamayan aile Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi 21 Nisan 2017 tarihinde etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına iade etti. O tarihten bu yana dosyayla ilgili herhangi bir ilerleme kaydedilemedi” dedi.