ANKARA - Sonia Zabouga Ukrayna’da, Anastasiia Alibeyli göç ettiği Azerbaycan’da savaşa karşı mücadele veren iki kadın. Yaşamlarını değiştiren savaşın güçlerini fark etmelerini sağladığını belirten Anastasiia Alibeyli, “Birlikte, her kadının kendini güvende, değerli ve güçlü hissettiği bir dünya yaratabiliriz” dedi.
Rusya’nın Ukrayna'ya saldırı başlattığı 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere milyonlarca kişi, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Uluslararası sözleşmelerde “savaş suçu” olarak kategorilendirilen tecavüz, uygulanan ilk taktik oldu. İşgalci askerlerin toplu tecavüzüne maruz kalan Ukraynalı kadınlar ve kız çocukları, göç yollarında da cinsel taciz ve tecavüzün yanı sıra insan tacirlerinin hedefi oldu. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) yaptığı araştırmaya göre, 8 milyon Ukraynalı kadın ve çocuk Avrupa'ya göç etti. Avrupa'da cinsel saldırı ve tecavüze maruz kalan Ukraynalıların sayısının ise kesin olarak bilinmediği belirtildi.
AGİT’in İnsan Ticaretiyle Mücadele Özel Temsilcisi ve Koordinatörü Valiant Richey, bazı Ukraynalı kadınların fuhuş çetelerinin tuzağına düştüğünü aktararak, fuhuş çetelerinin özellikle tek başına kalan Ukraynalı kadınları yüksek ücretle işe alma vaadiyle kandırdığını kaydetti.
ÜLKELER ARASI DAYANIŞMA
Savaş koşullarına rağmen ülkesini terk etmeyen çok sayıda kadın da mücadelesini sürdürüyor. Ülkede kalan ve göç etmek zorunda kalan Ukraynalı kadınların dayanışması ve iletişimi ise hiç kesilmedi. Başka ülkelerde yeni hayatlar kurmaya çalışan Ukraynalı kadınlar, birbirleriyle iletişimlerini koparmayarak hem dayanışmayı büyütüyor hem de kendileri gibi mülteci için ağlar oluşturuyor.
Sonia Zabaoga ülkesinde, Anastasiia Alibeyli de ülkesini terk etmek zorunda kalan Ukraynalı iki kadın. Ukraynalı Kadınlar, yaşadıklarını ve bulundukları yerlerde verdikleri mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
MODA DERGİSİNDE SAVAŞI YAZDILAR
ELLE Ukrayna Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sonia Zabouga, savaşla birlikte dergide de önemli dönüşümler yaşandığını söyledi. Ukraynalıların seslerini duyurmak ve hikayelerini küresel olarak paylaşmak için iki dilli bir sanal baskı yaptıklarını belirten Sonia Zabouga, “Geleneksel moda ve güzellik içeriğine odaklanmak yerine sayımızı savaştan zarar gören bölgelerdeki Ukraynalıların yaşamlarını belgelemeye adadık. Amacımız onların mücadelelerini, dirençlerini ve sarsılmaz ruhlarını ilk elden anlatmak. Duygusal açıdan en zorlayıcı bölümlerden biri, kıdemli editörümüz Svetlana Kravchenko tarafından hazırlanan ‘Savaş Günlükleri’ dizisiydi. Sıcak savaş bölgelerindeki insanların üzücü deneyimlerini yansıtıyordu. Onların hislerini ve duygularını aktarmak bizim için çok önemliydi. Bu röportaj dizisi Ukrayna'daki savaşa dair son derece farklı bir bakış açısı sunuyor” dedi.
Sonia Zabouga
SU VE ELEKTRİĞİ OLMAYAN KENTLER
Ukraynalı kadınların, Rusya'nın 2022'deki geniş çaplı saldırılarından bu yana büyük sorumluluklar üstlendiğini ve erkeklerden boşalan rolleri doldurduklarını ifade eden Sonia Zabouga, “Birçok kadın, aile ve iş yükünü omuzlayarak ev cephesinde kalmaya devam ederken, diğerleri ülkelerine doğrudan hizmet etmek için adım attı. 1 Mart 2023 itibariyle 60 binden fazla kadın Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nde aktif olarak görev yapmaktadır. Bugün Ukraynalı kadınlar güç ve dayanıklılığı temsil ediyor. Bir yandan savaşın zorluklarını sorunsuzca aşarken, diğer yandan barışçıl bir gelecek için umutlarını koruyorlar” diye belirtti.
Rusya’nın son 3 ayda 120 füze ve 90 insansız hava aracıyla ülkedeki sivil ve enerji altyapıyı hedef aldığını aktaran Sonia Zabouga, “Sonuç olarak, su ve elektrik tedariki olmayan bölge ve şehirler var. Bu düzinelerce füze ve insansız hava aracı Putin'in kendisiyle barış görüşmelerine başlama girişimlerine verdiği yanıttır. Ama Ukrayna'dan azami taviz koparabileceğini fark ettiğinde müzakereye oturacaktır. Rusya'nın anladığı tek dil güçtür. Direnişle karşılaştığında geri adım atabilir ancak zayıflık gösterildiğinde bunu istismar edecektir” ifadelerini kullandı.
GELECEK BELİRSİZLİĞİ
Ukrayna'daki savaşın sayısız aileyi “yürek burkan” kararlar almak durumunda bıraktığını söyleyen Sonia Zabouga, “İşgal başladığında ilk içgüdü, güvenli bir yere kaçarak çocukları korumaktı. Geleceğin belirsizliği sürekli bir endişe kaynağıydı. İlk şok zamanla yerini daha karmaşık bir gerçekliğe bıraktı. Birçok ebeveyn hala anavatanlarına özlem duyarken, yeni bir ülkede hayatlarını yeniden kurmanın pratiklikleri giderek daha önemli hale geldi. Bazıları için kalma kararı, buldukları iş ya da yeni ilişkiler gibi fırsatlar sayesinde daha kolay hale geldi. Diğerleri içinse Ukrayna'daki evlerinin yıkılması geri dönüşü imkansız hale getirmiştir. Savaşın sonuçları hakkında konuşacak olursak, bu en zorlu anlardan biridir” diye belirtti.
İNŞA ETTİĞİ YAŞAMI TERK ETTİ
Sonia Zabouga’nın “sayısız aile yürek burkan kararlar almak zorunda kaldı” dediği insanlardan biri de gazeteci Anastasiia Alibeyli. Savaş nedeniyle çocuklarıyla birlikte Ukrayna’yı terk etmek zorunda kalan Anastasiia Alibeyli, “Dünyanın her yerinde kadınlar kayıpların ve zorlukların ne demek olduğunu bilir ve genellikle yardım elini ilk uzatan da onlar olur” diyerek, yaşadıklarını ve kadınlar arasındaki dayanışmayı özetledi.
Savaş nedeniyle sadece evini değil yıllar içinde inşa ettiği yaşamını da terk etmek zorunda kaldığını söyleyen Anastasiia Alibeyli, şunları belirtti: “Şehrin kalbinde modern bir sanat galerisi, birkaç basılı dergiye sahip küçük bir medya holdingi ve sıkı sıkıya bağlı bir arkadaş çevresini de bırakmak zorunda kaldım. Çocuklarımla dilini bilmediğim yabancı bir ülkeye gelmek ürkütücüydü. Ancak bu sıfırdan başlama deneyimi sayısız Ukraynalı kadının karşılaştığı bir şey. Ukrayna'dan ayrılan pek çok kadın, dirençlerini yurtdışında yeni hayatlar kurmaya, iş yaratmaya ve birbirlerini desteklemenin yollarını bulmaya kanalize etti. Bu süreç hepimize içimizde ne kadar büyük bir güç yattığını öğretti. Savaştan önce sahip olduğumuzu bilmediğimiz bir güç.”
Anastasiia Alibeyli
SAVAŞ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Hayatlarını değiştiren savaşın kendisi gibi kadınları lider olmaya zorladığını dile getiren Anastasiia Alibeyli, savaşın sadece kendisini değil ülke genelindeki aileleri ve toplulukları da değiştirdiğini söyledi. Anastasiia Alibeyli, “Ben de yeni bir ülkeye taşındım ve her şeye sıfırdan başlamak zorunda kaldım. Neyse ki medya geçmişim sayesinde uluslararası bir televizyon kanalında iş bulabildim ve yeni bir iş kurdum. Dünyanın dört bir yanında Ukrayna'dan ayrılan kadınlar, yeni projeler başlatarak ya da Ukraynalı hemcinslerine yardım etmek için topluluk organizatörleri olarak uyum sağlamanın yollarını buldular. Örneğin; tanıdığım bir kadın Polonya'ya geldi ve Ukraynalılar için bir buluşma noktası haline gelen başarılı bir fırın işletmesi kurdu. Bu uyum yeteneği Ukraynalı kadınların belirleyici bir özelliği haline geldi” diye belirtti.
KADINLAR DEĞİŞİMİN SESİ OLDU
Rusya’nın saldırılarına karşı destek sözlerinin verildiğini ancak eylemlerin genellikle yetersiz kaldığını söyleyen Anastasiia Alibeyli, “Saldırganlığı aktif olarak destekleyen ulusların olduğunu bilme gerçekliğiyle yüzleşmek zor. Ancak bu elimizdeki her platformda barışı savunma kararlılığımızı da pekiştiriyor. Ukrayna'da pek çok kadın artık gazetecilik, aktivizm ya da insani yardım çalışmalarıyla değişimin sesi oluyor. Onların hikayeleri dünyaya barışın evrensel bir ihtiyaç olduğunu ve bunu başarmak için hepimizin sorumluluk taşıdığını hatırlatıyor” dedi.
Ukraynalı kadınların zorluklar karşısında inanılmaz bir direnç gösterdiğini ifade eden Anastasiia Alibeyli, savaştan etkilenerek ülkelerini terk etmek zorunda kalan kadınların mücadelesini şöyle anlattı: “Ben de dahil olmak üzere pek çok kadın, ailelerimize istikrar sağlamak için yeni roller üstlenerek hayatlarımızı sıfırdan başlatmak zorunda kaldık. Hatta bazı kadınlar kariyerlerini tamamen yeniden keşfetti. Örneğin, Ukrayna'da öğretmenlik yapan tanıdığım bir kadın, yurtdışındaki Ukraynalılar için başarılı bir dil eğitimi işi kurdu ve ana dillerini koruyarak entegre olmalarına yardımcı oldu. Ben Azerbaycan'da medyada yer edinebildim ve kendi programı olan bir TV sunucusu oldum. Yeni bir iş kurdum ve hatta dünyaya bir çocuk daha getirerek yeni bir aile kurdum. Zorluklar karşısında yeni bir hayat ve umut sundum. Bu yolculuk, zorluklara rağmen hayatın gerçekten de devam ettiğini gösteriyor. Dünyanın her yerinde toplumun farklı kesimlerinden kadınlar, koşullar normalden uzak olsa bile normallik ve ilerleme için mücadele etmeye devam ediyor.
KADIN DAYANIŞMASI SINIRLARI AŞAN BİR GÜÇ
Kadın dayanışması sınırları ve geçmişleri aşan inanılmaz bir güç. Dünyanın her yerinde kadınlar, kayıpların ve zorlukların ne demek olduğunu bilir ve genellikle yardım elini ilk uzatan da onlar olur. Ukraynalı kadınlar dünyanın dört bir yanındaki topluluklardan destek aldı ve bu dayanışma yeni bir hayata başlamalarına ve saygınlıklarını korumalarına yardımcı oldu. Örneğin, Kanada'da ailelere kaynak ve destek sağlamak üzere bir ağ kuran bir grup Ukraynalı kadın tanıyorum. Bu, karanlığa rağmen bizi birbirimize bağlayan nezaket ve bağın hala var olduğuna dair ilham verici bir hatırlatma. Elbette, burada önce kendine inanmanın, sonra da başkalarıyla bağlantı kurmak için güç bulmanın önemini vurgulayan gözden geçirilmiş bir versiyon var.
25 KASIM MESAJI
Her şeyden önce kendinize ve içinizdeki güce olan inancınızı kaybetmeyin. Pek çok kadın savaş nedeniyle kendilerini tamamen yeni bir gerçekliğin içinde buldu. Daha önce günlük yaşamı idare etmek için kocalarının, erkek kardeşlerinin ya da ebeveynlerinin desteğine sahip olabilirlerdi ancak savaşın başlamasıyla birlikte çok şey değişti. Birçok kadın, çoğu zaman çocuklarıyla birlikte yabancı ülkelere gitmek ve dilini ya da kültürünü bilmedikleri yerlerde sıfırdan başlamak zorunda kaldı. Yolculuk zordur ancak ilk ve en hayati adım kendinize inanmaktır. Zorluklar ne olursa olsun ayağa kalkabileceğinizi ve güçlü durabileceğinizi bilmektir. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, daha güvenli ve daha istikrarlı bir dünya inşa etmek için bir araya gelebileceğimizi hatırlatıyor. İçinizdeki gücü bir kez bulduğunuzda, asla yalnız olmadığınızı göreceksiniz. Kadınlar arasındaki dayanışma, Ukraynalı kadınlarda ve dünyanın dört bir yanındaki diğer kadınlarda ilk elden tanık olduğum direnç, güçlü bir kuvvettir. En karanlık zamanlarda bile şafağın hemen ileride olduğunu bilerek birbirimizi ayağa kaldırmaya ve daha parlak bir gelecek inşa etmeye devam edelim. Birlikte, her kadının kendini güvende, değerli ve güçlü hissettiği bir dünya yaratabiliriz.”
MA / Hivda Çelebi - Zemo Ağgöz