‘İşçiler mobbinge karşı haklarını savunmalı’

img

DİYARBAKIR – Çalışanlara yönelik mobbing uygulamaları ve mobbinge maruz kalanların başvurabilecekleri mekanizmalara dair bilgiler veren DİSK Diyarbakır Bölge Temsilcisi Mehmet Şirin Gürbüz, mobbinge uğradığını düşünenlerin haklarını sonuna kadar savunması gerektiğini söyledi. 

Çalışma hayatı içerisinde zaman zaman gündeme gelen konular arasında yer alan mobbing, psikolojik taciz ve şiddet, baskı, rahatsız etme, bir kimseyi taciz etmek, düşmanca davranmak, dışlamak veya işini olumsuz bir şekilde etkilemek anlamlarına geliyor. Üstleri, eşit düzeydeki çalışanlar veya astları tarafından mobbinge maruz kalan bireyler, bu durumun yol yarattığı travmalarla günlük yaşamlarında boğuşmak zorunda kalıyor.
 
Fakat her kötü davranış, hakaret veya psikolojik şiddet örneği, mobbing olarak kabul edilmiyor. Mobbing olması ve hak arama için bazı koşullar gerekli.
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Diyarbakır Bölge Temsilcisi Mehmet Şirin Gürbüz, mobbinge maruz kalan işçilerin başvuracakları mekanizmalar ve bu duruma dair toplamaları gereken delillere dair bilgiler verdi.
Mobbingin, emekçiye düşmanca ve ahlaka aykırı yöntemlerle uygulanan baskı olduğunu dile getiren Gürbüz, mobbing uygulamalarının temelde çalışanı yıldırmaya, özgüvenini kırmaya ve mesleki yeterliliğinde şüpheye sevk etmeye yönlendirdiğini ifade etti. Gürbüz, “Mobbing, ahlaka, etiğe aykırı yöntemlerle sistematik olarak yapılan psikolojik bir baskıdır. Mobbing sadece işçinin sürgün edilmesi değildir, baskıdır, şiddettir, tacizdir. Bu uygulamalar işçiyi istifaya yönlendirmeye teşviktir” diye belirtti.
 
NEREYE BAŞVURULABİLİR?
 
Gürbüz, mobbinge uğrayan işçilerin, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na, Anayasa Mahkemesi’ne, Kamu Görevlileri Etik Kurumu’na, Türkiye İnsan Hakları Kurumu’na, İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları’na başvurabileceklerini söyledi. 
 
MOBBİNGİ DELİLLENDİRMEK
 
Gürbüz, ancak mobbinge uğradığını düşünenlerin kendisine yönelik davranışlarla ilgili açık ve net deliller toplaması gerektiğini vurguladı. “Bu noktada şahitler, maaş kesme bordroları, kamera kayıtları, e-mailler, kullanılan ilaç faturaları, verilen işlerle ilgili belge ve örnekler alınarak delil olarak sunulabilir” diyen Gürbüz, yargıya intikal eden davalarda delil sunabilmenin etkin bir yargılama için önemli olduğunu belirtti.
 
‘GERİ ADIM ATILMAMALI’
 
Gürbüz, kamu ve özel sektör ayırt etmeksizin tüm çalışanların mobbing konusunda bilgi almak ve şikayet için ‘Alo 170’ hattına başvurabileceklerini de kaydetti.
 
İşçilerin büyük bir bölümünün işverenlerin yargılanmayacağını düşünerek mobbing uygulamalarına karşı ses çıkarmadıklarını dile getiren Gürbüz, “Çalışanlar haklarını sonuna kadar savunmalı ve geri adım atmamalıdır. Çünkü atılan her geri adım mobbing uygulayanı daha da güçlendirecektir” diye konuştu. Gürbüz, sendikalı olmanın mobbing uygulamaları önünde caydırıcı niteliğe sahip olduğunu da ekledi.
 
‘MOBBİNG ADLİ BİR SUÇTUR’
 
Mobbingin adli bir suç olduğunun altını çizen Gürbüz, TCK’nin “Bir kimseyi cinsel amaçlı taciz eden kişi hakkında mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adli para cezasına hüküm olur” fiilini düzenleyen 105’inci maddesine işaret etti.
 
 “TCK’nin 109’uncu maddesinde, ‘Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan’ kişiye bir yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Ayrıca bu cezalar dışına çalışanın maddi manevi tazminat davası hakları saklı kalmak kaydıyla hukuki hakkını araması yolları sabittir” diyen Gürbüz, DİSK olarak sendikalı olup olmadıklarına bakmaksızın mobbinge uğrayan çalışanların her zaman arkalarında olduklarını söyledi.