Hakkari’de bal sağımı başladı

img

HAKKARİ - Hakkari'de arıcılık yapan yurttaşlar bal sağımına başladı. Geçen yıllara göre bu yıl iyi bir verim bekleyen arıcılar, ayılara karşı ilginç “koruma” yöntemleri geliştiriyor. 

Hakkari bölgesinde arıcılıkla uğraşan köylüler, bal sağımına başladı. Köylüler bir yandan da hasada ortak olmak isteyen ayılara karşı ilginç “koruma” yöntemleri geliştiriyor. Önceki yılın aksine bu yıl kuraklık olmasına rağmen iyi bir verim elde edeceklerini düşünen arıcılar, yıllardır yaşadıkları zararı bu yıl telafi edeceklerini umuyor. 
 
Merkeze bağlı Bay (Bayê) köyünden Ayhan Beyter, köyün Werekûk bölgesinde arıcılık yapıyor. Bu yılı bereketli gören Beyter, “Bu yıl doğadaki çiçekler çok verimli. Mevsimin kurak, gecelerin soğuk olması nedeniyle özellikle Geven ve Tûsi bitkisi bol çiçek açtı. Arılar bu çiçekleri çok sevdikleri için bu durum da bizim için çok iyi oldu. Önceki yıl bölge genelinde arı yetiştiricileri olarak çok zor dönemler geçirdik. Ama bu yıl geçmiş yılların tüm zararını karşılayacağız” dedi. 
 
TAMAMEN DOĞAL
 
50’si söğüt ağacından 150 de normal kovanı bulunan Beyter, arıcılığın çok meşakkatli olmasının yanı sıra çok zevkli ve karlı bir uğraş olduğunu söyledi. Beyter, “Eskiden dedelerimiz xilêf (karakovan) denilen ağaç dallarından örülen kovanlarda arı besliyordu. Hakkari'de elde edilen ballara karakovan balı diyoruz. Çünkü bu kovanlara bırakılan arılara müdahale söz konusu değil. Bu arılar başından sonunda kadar her şeyini kendisi üretiyor. Biz gerçek karakovan balı üretiyoruz. Arılara suni ya da ek bir madde verilmesi söz konusu değil. Bölgenin bal kalitesi de buradan geliyor" diye belirtti.
 
AYILAR ORTAK OLMAK İSTİYOR! 
 
Yıllarca yayla ve meralarda arıcılık yapanların tek korkusu hasada ortak olmak isteyen ayılar olduğunu belirten Beyter, “Biz arıcılar ayılardan çektiğimiz kadar hiçbir şeyden çekmiyoruz. Ayılar arı kovanlarımıza saldırıyor. Elbette burası ayıların alanı ama bizim de arılarımızı korumamız gerekiyor. Biz ayıları öldürme yolunu kesinlikle seçmiyoruz. Birçok arkadaşımız geceleri kovanların başında nöbet tutuyor ama bu yöntemlerin hiçbiri kalıcı değil. Ben önceki yıl 'ayıkovar' diye bir makine kurdum. Bu makine aralıklarla patlama sesi gibi bir ses çıkarıyordu. Ne var ki ayı bir süre sonra bu sese alışıyordu ve korkmadan kovanlara saldırmaya geliyordu. Bu nedenle bu yıl güneş enerjisi ve akü bataryası ile çok güvenli olan elektrikli çit kurdum. Bu çit insanlara zarar vermiyor ve iki kademeli çalışıyor. Gündüz kendisini devre dışı bırakan sistem karanlığın başlaması ile hem ışık hem de enerji ile devreye giriyor. İnsanların zarar görmemesi için tel örgüye yazılı ve görsel uyarılar astık. Ayı bu tele dokununca kısa süreli bir şok yaşıyor ve geri çekiliyor. Bu sistemi kurduktan sonra hiçbir arımız zarar görmedi” diye konuştu. 
 
'PATENT VE MARKA BAŞVURUSU YAPTIK'
 
Yıllardır kent merkezinde kendisine ait dükkanda bal sattığını ancak artık bu konuda işlerini daha da büyütmek için patent başvurusu yaparak markalaşmaya gittiğini dile getiren Beyter, “Yıllardır bölgede arıcılık yaptığımız halde ne bir markamız ne de patentimiz vardı. Bu konuda gerekli girişimlerde bulunduk ve markamızı yarattık. Bundan sonra yaylada arıcılık yapan arkadaşlarımızdan bal alıp iç ve dış pazara açılmayı planlıyoruz. Hakkari bölgesi arıcılık ve balcılık konusunda tarihten beri kendisini kanıtlamış bir kent. Yıllarca ülkelere Hakkari balı gönderilirdi. Bizim en büyük sıkıntımız balımızı paraya çevirirken zorlanmamız. İran buraya yakın olduğu için oradan ucuz bal getiren bir çok kişi bu balları Hakkari balı diye satmaktadır. Tüketici birçok zaman aradaki farkı bilmediğinden yanılabiliyor. Hakiki karakovan balın kilosunu 150 ile 200 TL'ye satıyoruz. Süzme bal ve diğer petek balın kilosunu da 80 ile 100 TL'den satılıyor" dedi. 
 
'ARICILIĞA BAŞLADIM SIKINTILARIM BİTTİ'
 
Yaklaşık 50 kovan arı ile aynı bölgede arıcılık yapmaya başlayan Ömer Özdemir adlı yurttaş da, arıcılığın çok zevkli bir iş olduğunu ve arı ile uğraşırken dünyanın bütün sıkıntılarını geride bıraktığını ifade etti. Özdemir, “Yıllarca elektronik alet tamirciliği yaptım ama sürekli bir stres içindeydim. Arkadaşlarımın teşviki ile 50 kovan aldım ve iki yıldır burada arıcılık yapıyorum. Buraya her gün geliyorum ve akşam dönünceye kadar günün nasıl geçtiğini anlamıyorum. Akşam eve kafam rahatlamış ve çok huzurlu bir şekilde gidiyorum" diye konuştu. 
 
MA / Hamza Gündüz