Erol Katırcıoğlu: Demokrasi reformu olursa ekonomi düzelir

img

İSTANBUL – Derinleşen ekonomik krizin kaynağında AKP’nin yarattığı güvensizlik olduğunu belirten milletvekili Erol Katırcıoğlu, “Ülkeyi 4 buçuk yıl daha bu anlayışla yönetmeleri mümkün değildir. Öncelikle demokrasi ve hukuk reformlarını yapmaları lazımdır. Ondan sonra ekonomi kendiliğinden düzelme şansına sahip olabilir” dedi. 

Ekonomik kriz her geçen gün derinleşirken insanların alım gücü de gittikçe düşüyor. Kriz nedeniyle artan sebze meyve fiyatlarını düşürmek için seçimlerden önce açılan Tanzim Satış Noktaları’nın seçimlerin bitmesiyle peyderpey kaldırılıyor. Baharın gelişi de artan fiyatları durduramadı. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı verilere göre, dünyada gıda fiyatları Mart’ta yıllık yüzde 3.6 düşerken, Türkiye’de tersi bir durum yaşandı. Mart ayında yıllık gıda enflasyonu yüzde 29.77 düzeyinde gerçekleşti.
 
‘NEDENİ ÜLKEDEKİ SİYASİ KRİZDİR’
 
Ekonomik krizin en önemli nedeninin siyasi bir krizin olmasından kaynaklandığını ifade eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, “Şimdi siz bir oyuna dahil olmuşsunuz. Bu oyunun adı serbest piyasa. Siz bu oyunun içinden kendinize göre ve üstelik de yabancı sermayeye ihtiyacınız olan bir dönemde kural değiştirmeyi kendinize hak görüyorsunuz. Bunun sonucu olarak ülkede var olan yabancı sermayede ülkeden kaçar. Mesela her yerde merkez bankasının bağımsız olması gerektiği söylenilir. Bağımsızlıktan kastedilen şeyde siyasetçilerin merkez bankası üzerinde doğrudan etkisinin olmaması gerektiğidir. Bunun doğruluğu yanlışlığı tartışılır ama dünyada kabul görmüş bir kuraldır. Şimdi siz bu kural varken ‘bu olmaz ben merkez bankasına da talimat veririm’ derseniz o zaman güven kaybına neden olursunuz. Ve bu güven kaybı da size daha az sermayenin gelmesi şeklinde bir sonuç üretir. Sizin ekonominiz yabancı sermayeye muhtaç bir ekonomi. Yabancı sermayenin gelmemesi demek Türk lirasının giderek değer kaybetmesi demektir. Tüm bunlara baktığımızda demek ki ekonomideki sorunlar sadece ekonomiden kaynaklanmıyor. Doğrudan doğruya sizin siyasi olarak nasıl bir ülke olduğunuzdan da kaynaklanıyor” diye belirtti. 
 
‘CARİ AÇIK VARSA ÖDEME SORUNU VAR’ 
 
İthalatta bağımlılığın gittikçe arttığını vurgulayan Katırcıoğlu, ithalatla dönen bir ekonominin dönmesi için yurt dışından mutlaka girdi alması gerektiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Bu parada ya Dolar’dır ya da Euro’dur. Eğer ithalat yapacaksanız demek ki döviz talebiniz de artacak demektir. Döviz talebinizin artması eğer ihracatla karşılanamayacaksa o zaman yabancı sermayenin sıcak bir biçimde ülkeye gelmesi gerekir. Ama demin söylediğim sebeplerden yabancı sermaye gelmedikçe ve sizin ekonominiz ithalata bağlı bir ekonomi olmaya devam ettiği sürece cari açığınız olacak demektir. Cari açığınızın olması demek sizin ödeme sorununuzun kuvvetli olduğunu gösterir. Ödeme sorunlarınız kuvvetliyse o zaman ülke ekonomisinin güvenilirliği ölçen güç bozulmuş demektir.” 
 
‘DÖVİZ MEVDUATI NEWROZLA İVME KAZANDI’
 
Özelikle seçim öncesi döviz mevduatlarında bir artışın olduğuna dikkat çeken Katırcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar artık paralarını Dolar’a veya Euro’ya çevirerek tutmayı yeğlediler. Niye yaptılar bunu? Çünkü AKP’nin seçimleri alsa bile daha sonra ekonomide yaşanan sıkıntıları aşmak konusunda yeterli bir güce sahip olmadığından dolayı sonuçta bunun halka çıkacak bir fatura olacağını algıladı. Dolayısıyla kendilerini korumak için dövize yöneldiler. Buda döviz mevduatlarının artması anlamına geldi. Döviz mevduatlarındaki artışın Newroz kutlamalarıyla birlikte bir ivme kazandı. Çünkü Newroz kutlamaları başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halkları oyuna sahip çıkacağını ve AKP’ye kaybettireceğini gösterdi. Nitekim öyle de oldu.”
 
‘ERDOĞAN’IN TEHTİDİ KABUL EDİLEMEZ’
 
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimlerden önce “Seçimi kazansalar da belediye başkanlarının Türkiye ekonomisine yön verme şansı var mı? Şu anda devletin başında kim var?” sözlerini hatırlatan Katırcıoğlu, “Bu yeni sistem yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi katıksız tek adam sistemidir. Bütün parasal mekanizmaları kontrol edebilme imkanını elinde tutabiliyor. Bakalım nasıl yönetecekler derken ‘belediyeler merkezi idarenin kaynaklarına ihtiyaç olduğunda biz bunu vermeyeceğiz’ anlamına geliyor. Bir hükümet sisteminin yerel yönetimlere böyle bir tehdit savurması kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye’nin böyle bir anlayışla yönetilmesi artık mümkün olmaktan çıkmıştır. Toplumda buna razı olmayacağının sinyalini vermiştir. Çünkü devletin bütün imkanlarını kullanmasına rağmen neredeyse bütün büyükşehirleri kaybetti. Kürt illerinin de kayyumlardan kurtulma biçiminde bir sonuca katlanmak zorunda kaldı. Dolayısıyla da biran önce aklı başında AKP’lilerin bu siyasete son vermesi gerektiğini bu konuda başkanlarını uyarması gerektiğini ve Türkiye’nin normalleşmesi gerektiğini söylemeleri gerekir. AKP Türkiye’de artık birbirine düşman iki kutup oluşturuş durumda” diye konuştu. 
 
‘FATURAYI HALKTAN ÇIKARACAKLAR’
 
Enflasyon rakamlarındaki artışı da hazırlatan Katırcıoğlu, değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Bugün hem çiftçi hem de tarım tamamen ihmal edilmiş durumda. Fiyat artışlarının bir sebebi de budur. Ülke artık patates, soğan dahi üretemiyorsunuz. Eskiden para vardı, nakit de boldu ithal ediyordunuz ve ihtiyacınızı olanı karşılıyordunuz. Ama artık para tükendi. Gıda enflasyonu bugün yüzde 30’a yaklaştı. Demek ki gerçek enflasyonda aşağı yukarı bu seviyededir. Dolayısıyla da bu anlayış devam ettiği sürece tarıma bakışları, ticarete bakışları değişmediği sürece ekonominin düzelmesi mümkün değildir. Bunlar eninde sonunda IMF’ye mi başvururlar ya da IMF’ye başvurmuş kadar sıkı politikalara dönerler bilemem ama bunun sonucunda halktan fedakarlık istemek gibi bir noktaya geleceklerdir. Ülkenin 4 buçuk yıl daha bu anlayışla yönetmeleri mümkün değildir. Öncelikle demokrasi reformlarının yapılması lazımdır. Hukuk reformlarını yapmaları lazımdır. Ondan sonra ekonomi kendiliğinden düzelme şansına sahip olabilir. Bu şekilde belki yeniden dünyada ekonomik girdilerin sahipleri Türkiye’ye gelebilir.”
 
MA/ Ferhat Çelik