Çelik: İşsizlik krizin uzayacağının göstergesidir

img

İSTANBUL - Enflasyon, yüksek faiz ve işsizlik oranlarının yaşanan ekonomik krizin uzayacağının göstergeleri olduğunu belirten Doç. Dr. Aziz Çelik, ekonomik büyüme sağlanmadan işsizlik sorunun da çözülmeyeceğini söyledi. 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi’nin (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve İŞKUR verilerinden faydalanarak yaptığı geniş tanımlı işsizlik hesaplamasına göre, Ocak ayı itibariyle işsiz sayısı 6 milyon 351 bine yükselirken, işsizlik oranı yüzde 18.3 olarak hesaplandı. DİSK-AR’ın açıklamış olduğu raporu değerlendiren Doç. Dr. Aziz Çelik, dar ve geniş tanımlı işsizlik rakamları arasında oldukça büyük bir fark olduğuna dikkat çekti. 
 
UMUDUNU YİTİRENLER HESAPLANMIYOR 
 
TÜİK ile DİSK’AR’nin arasındaki metot farklılığına vurgu yapan Çeklik, “Dar tanımlı işsizlik son bir ay içerisinde herhangi bir iş arama kanalını kullanarak iş arayan ve 15 gün içerisinde çalışmaya hazır olanları ifade ediyor. Dolayısıyla bunun dışında kalanlar işsiz olduğu halde iş aramayanlar, iş aramaktan ümidini kesenler ya da işsiz olup iş aramayıp ama çalışmaya hazır olanlar bu tanımın içinde yer almıyor. Örneğin son iki ay içerisinde iş aramışsa, son bir ay içerisinde iş aramamışsa bunun içine girmiyor. Geniş tanımlı işsizlik bundan farklı olarak iş aramayıp ama çalışmaya hazır olanları, iş aramaktan ümidini kesmiş olanları, mevsimlik çalışanları kapsayan daha geniş bir işsizlik kitlesini anlatıyor bize. Dolayısıyla daha gerçekçi bir tanım olduğunu düşünüyoruz. İkisi arasında önemli bir sayısal fark var. Dar tanımlı işsizlik 11.6 civarındayken geniş tanımlı işsizlik yüzde 18’in üzerinde” dedi. 
 
‘TEMEL NEDEN DURGUNLUK’
 
İşsizliğin artmasının temel nedeninin ekonomideki durgunluk, sanayideki daralma, talebin düşmesi ve yeni istihdam alanlarının yaratılmaması olduğunu dile getiren Çelik, bunun ekonomideki büyümeyi yavaşlattığını ve işsizlik verilerinin yükselmesine yol açtığını hatırlattı. Belli çalışan grupların kadınların, gençlerin, göçmenlerin ve yaşlıların iş gücü piyasasında daha dezavantajlı olduklarına da dikkat çeken Çelik, “Dolayısıyla bu gruptakilerin iş bulmaları daha zor, işten çıkarılmaları ise daha kolaydır. O nedenle gençler ve kadınlar arasında özellikle kentsel alanlarda işsizlik oranlarının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bunun temel nedeni ise iş gücü piyasasında var olan çeşitli ayrımcılıklar nedeniyle gençlerin ve kadınların iş bulma erişimlerinin daha zor olması, daha kolay ayrımcılığa uğramaları, daha kolay işten çıkarılmalarıdır. Bu yüzden bu grupların işsizlik oranları dar tanımlı işsizlik oranlarının üstünde seyrediyor” diye belirtti. 
 
‘TARIM DIŞI İSTİHDAM ORANLARI ELE ALINMALI’
 
Çelik, Türkiye’nin artık bir tarım ülkesi olarak değerlendirilemeyeceğini ifade ederek, tarımsal istihdamın toplam istihdam içerisinde giderek çok daha düşük bir yer tuttuğunu söyledi. Artık sanayi hizmetlerinin, inşaat ve enerjinin istihdam içerisindeki payının çok belirleyici olduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti: “O nedenle belki de tarım dışı işsizlik oranlarını ele almak daha gerçekçi bir işsizlik tablosunun bize sunar. Çünkü tarımda ücretsiz aile işçiliği nedeniyle işsizlik daha düşüktür. Çünkü ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınlar tarımda istihdamda gözükürken, kentsel alanda bunlar istihdamda gözükmezler. O yüzden kentsel istihdam ya da tarım dışı istihdam daha yüksektir. Mesela genel olarak TÜİK dar tanımlı işsizliği 11.6 olarak açıklarken tarım dışı işsizliği 13.6 olarak açıklamaktadır. Yani daha yüksek seyretmektedir. Tarımsal üretim özellikle ücretsiz aile işçiliği nedeniyle işsizliği düşürücü bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Aslında gerçek işsizliği ortaya koymuyor. O nedenle tarım dışı işsizliğe bakmak işsizliğin boyutunu anlayabilmek açsından daha gerçekçi olur.” 
 
‘HIZLI VE YAPAY BÜYÜME VAR’
 
İnşaat sektöründe çok hızlı ve yapay bir büyümenin yaşandığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle de çok düşük kredi faizlerine dayalı olarak yani konut kredilerindeki faizin düşmesine bağlı olarak inşaat sektöründe belli bir dönem yapay bir büyüme yaşandı. Şimdi ise genel olarak konut faizlerin yükselmesi, kredi faizlerinin yükselmesi ekonomik krize bağlı olarak inşaat sektörü neredeyse durmuş vaziyette. Ve inşaat sektöründeki bu durgunluk ciddi bir işsizliği beraberinde getirdi.” 
 
‘KRİZİ UZUN ZAMANA YAYAN GÖSTERGELER’
 
Şuan yaşanılan ekonomik krizin nereye kadar gideceğini tahmin etmenin güç olduğunu ifade eden Çelik, “Ama şunu söylemek mümkün; daha önceki krizlerden daha kısa dönemde çıkıldı. Bu krizin daha uzun zamana yayılabileceğine dair göstergeler var. Bir yandan enflasyon bir yandan yüksek faizler bir yandan yüksek işsizlik beraber seyrediyor. Bu nedenle biraz daha güç bir kriz ve daha zaman alacak bir kriz” dedi. 
 
‘BÜYÜME SAĞLANMADAN İŞSİZLİK ÇÖZÜLMEZ’
 
Ekonomik büyüme yeniden sağlanmadan işsizliğin çözülemeyeceğini sözlerine ekleyen Çelik, şunları dile getirdi: “Çünkü işsizliğin ortadan kaldırılması istihdam yaratılmasına bağlı olarak çözülebilecek bir durum. Özellikle işsizliği giderici bir çözüm olarak çalışma saatlerinin düşürülerek yeni iş yaratılması önemli bir seçenektir. Fazla mesai uygulamalarını sınırlandırılması böylece yeni iş yaratılması önemli bir seçenek olarak gündemde duruyor. Kamuoyunun istihdam yaratması özel sektöre göre kriz dönemlerinde daha mümkündür. Dolayısıyla kamusal nitelikli istihdamın artırılması ve ona dönük düzenlemelerin yapılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Yine işsizliğin yaratmış olduğu zararı azaltmak açısından işsizlik fonunun doğrudan işsizlere yönelik kullanımının artırılması gerekiyor. İşsizlik bir çırpıda yok edilebilecek bir olgu değildir ama işsizliğin yaratmış olduğun sorunları hafifletmek için işsizlik fonundan yararlanılabilir.” 
  
MA / Servet Karaduman