İSİG Meclisi 2018 raporu: Bin 923 işçi yaşamını yitirdi

img

İSTANBUL - İSİG Meclisi, 2018 yılında en az bin 923 işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. “Hangi savaşta bu kadar arkadaşımızı kaybediyoruz” denilen raporda, AKP’nin iktidar yılları boyunca iş cinayetlerinde yaklaşık 22 bin 500 işçinin yaşamını yitirdiği bildirildi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2018 yılı iş cinayeti raporunu açıkladı. Buna göre 2018 yılında Türkiye’nin 81 ilinde 119’u kadın, bin 804’ü erkek olmak üzere toplamda bin 923 işçi yaşamını yitirdi. Raporda, 14 yaş ve altı 23, 15-17 yaş arası 44 olmak üzere toplamda 67 çocuk işçinin yaşamını yitirdiği belirtildi. 
 
Meslek hastalığı nedeniyle 10 iş cinayeti (6 çiftçi Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, 1 kot kumlama işçisi silikozis, 1 maden işçisi silikozis, 1 inşaat işçisi sıtma ve 1 tarım işçisi kuduz) yaşandığı belirtilen raporda, “Bu durum Türkiye’de meslek hastalıklarının görünmez kılındığının bir kanıtıdır da. Oysa ILO ve WHO verilerine göre 1 iş kazası sonucu ölüm karşılığında yaklaşık 6 meslek hastalığı sonucu ölüm olmaktadır” denildi.
 
2018 yılında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle:
 
"Ocak ayında en az 144 işçi,
Şubat ayında en az 128 işçi,
Mart ayında en az 130 işçi,
Nisan ayında en az 189 işçi,
Mayıs ayında en az 169 işçi,
Haziran ayında en az 151 işçi,
Temmuz ayında en az 201 işçi,
Ağustos ayında en az 185 işçi,
Eylül ayında en az 167 işçi,
Ekim ayında en az 179 işçi,
Kasım ayında en az 155 işçi,
Aralık ayında en az 126 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi."
 
Ölümlerin işkoluna göre dağılımı da şöyle:
 
"Tarım-orman işkolunda 457 emekçi;
İnşaat-yol işkolunda 438 işçi;
Taşımacılık işkolunda 233 işçi;
Ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 118 emekçi;
Metal işkolunda 114 işçi;
Belediye, genel işler işkolunda 88 işçi;
Madencilik işkolunda 66 işçi;
Enerji işkolunda 63 işçi;
Konaklama, eğlence işkolunda 47 işçi;
Gıda, şeker işkolunda 44 işçi;
Savunma, güvenlik işkolunda 42 işçi;
Petro-kimya, lastik işkolunda 36 işçi;
Sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 29 işçi;
Tekstil, deri işkolunda 28 işçi;
Çimento, toprak, cam işkolunda 21 işçi;
Ağaç, kağıt işkolunda 17 işçi;
Gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 16 işçi;
İletişim işkolunda 6 işçi;
Banka, finans, sigorta işkolunda 3 işçi;
Basın, gazetecilik işkolunda 4 işçi."
 
Raporda işkolu bilinmeyen 50 işçinin de yaşamını yitirdiği belirtildi.
 
2018 yılında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle sıralandı:
 
"Trafik, servis kazası nedeniyle 408 işçi;
Ezilme, göçük nedeniyle 379 işçi;
Yüksekten düşme nedeniyle 325 işçi;
Kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 200 işçi;
Elektrik çarpması nedeniyle 113 işçi;
Şiddet nedeniyle 112 işçi;
Zehirlenme, boğulma nedeniyle 82 işçi;
İntihar nedeniyle 73 işçi;
Patlama, yanma nedeniyle 50 işçi;
Nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 40 işçi;
Kesilme, kopma nedeniyle 24 işçi;
Diğer nedenlerden dolayı 117 işçi yaşamını yitirdi."
 
2018 yılında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı ise şöyle:
 
"14 yaş ve altı 23 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 44 çocuk/genç işçi,
18-27 yaş arası 285 işçi,
28-50 yaş arası 944 işçi,
51-64 yaş arası 371 işçi,
65 yaş ve üstü 98 işçi,
Yaşı bilinemeyen 158 işçi."
 
2018 yılında 110 mülteci/göçmen işçi yaşamını yitirdi. Bu işçilerin geldikleri ülkeler ise şöyle:
 
"48 işçi Suriyeli;
28 işçi Afganistanlı;
5 işçi Azerbaycanlı;
4’er işçi Iraklı, Pakistanlı ve Türkmenistanlı;
3 işçi Gürcistanlı;
2’şer işçi İranlı, Rusyalı ve Ukraynalı;
1’er işçi ise Hindistanlı, Kırgızistanlı, Macaristanlı, Nijeryalı, Özbekistanlı, Romanyalı, Tacikistanlı ve Zimbabveli."
 
Raporda, 2018 yılında iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin 48’i (yüzde 2.49) sendikalı işçi olurken, bin 875’i ise (yüzde 97.51) sendikasız olduğuna yer verildi. Sendikalı işçiler tarım, gıda, madencilik, kimya, tekstil, metal, enerji, taşımacılık, güvenlik ve belediye işkollarında çalıştığı kaydedildi. 
 
Raporda talepler ise şu şekilde sıralandı: 
 
"* Ölen işçilerin yüzde 98’i sendika üyesi değildir. Yani sendikasız çalışmak ölüm demektir. Türkiye’de sendikaya üye olan işçiler işten atılıyor. Devlet daha ileri giderek sendikaların yapacağı basın açıklamalarını, toplantıları ve grevleri yani toplu pazarlık hakkını yasaklıyor. Bu noktada işyeri İSİG kurulları, çalışan temsilciliği ve genel olarak sendikal örgütlenme üzerindeki baskılar sona erdirilmelidir. Grev yasaklarına son verilmelidir.
 
* İşyerlerinde işçilere keyfi bir biçimde iş tanımı dışında işler yaptırılıyor. Çalışma saatleri günde 10-12 saate ulaşıyor. Mesai ücretleri, izin hakları vb. verilmiyor. Özellikle taşeron işçiler bu koşullarda çalışırken şimdi taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik gibi kölelik uygulamaları getiriliyor. Özelde veya kamuda tüm taşeronlaştırma ve kiralık işçilik uygulamalarına son verilmelidir.
 
* İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmıyor. Yine mahkemeler iş cinayetlerini cezalandırmıyor, failleri 24 taksitli para cezası vererek serbest bırakıyor. İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmalıdır.
 
* Meslek hastalıklarının gizlenmesinden vazgeçilmeli ve bu noktada sağlık örgütlerimizin yürütücülüğünde tespit eden/önleyen bir yaklaşım hayata geçirilmelidir.
 
* Çalışma yaşamının denetiminde görev yapan iş müfettişlerinin siyasi iktidara olan bağımlılığının önüne geçilerek, ‘İş Teftiş Kurulu’nun yönetiminde emek örgütlerinin ağırlığı olacak şekilde sosyal taraflardan oluşan bağımsız bir üst kurul haline gelmesi sağlanmalıdır.
 
* Asgari ücret insanca yaşanabilir bir seviyeye yükseltilmeli, işten atmalara son verilmeli ve işsizlik önlenmelidir.
 
* 2018 yılı ‘çocuk işçilikle mücadele yılı’ ilan edilmesine rağmen 67 çocuk işçi can vermiştir. Bu noktada özellikle sanayinin ucuz emek gücü ihtiyacını karşılayan 4+4+4 eğitim sistemine son verilmeli ve çocuk işçilik yasaklanmalıdır.
 
* Emekliliğin yaşa takılmasına ve kademeli olarak 65 yaş olarak belirlenmesine yani mezarda emekliliğe son verilmelidir.
 
* Her yıl 120-130 kadın çalışırken yaşamını yitiriyor. Kadını temel alan bir işçi sağlığı anlayışı tanımlanmalıdır.
 
* Temel düzenlemelerden mahrum bırakılan mülteci/göçmen işçilerin çalışma, sağlık, barınma, ücret vb güvenceleri sağlanmalıdır."