Asgari ücret cebe yansımadan eridi

img

İZMİR - HDP Milletvekili Serpil Kemalbay, asgari ücrete yapılan zammın ardından peş peşe gelen zamlara dikkat çekerek, “Asgari ücret arttı mı azaldı mı? 1603 TL ile yan yana koyduğumuzda artmış gibi gözükse de aslında işçilerin ekonomisi küçülüyor” dedi. 

Bu yıl için belirlenen 2 bin 20 liralık asgari ücret artışı cebe yansımadan, üst üste gelen zamlar karşısında eridi. TL’nin dolar karşısında erimesi ve beraberinde derinleşen ekonomik kriz nedenlerine değinen Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, asgari ücretin sefalet ücreti olduğunu dile getirdi. 
 
‘GEÇEN YIL 425,  BUGÜN 380 DOLAR ALABİLİYORUZ’
 
İşçilerin asgari ücret belirlemelerine son 10 yılda hep karşı çıktığını ifade eden Kemalbay, HDP olarak Asgari Ücret Komisyonun çalışma yöntemine ve niteliğine itiraz ettiklerin hatırlattı. Bu komisyonda işçilerin yeterince temsil edilmediğini ve önümüzdeki günlerde var olan krizin derinleşeceğini öngördüklerini söyledi. Yoksulluk sınırın altında kalan asgari ücret belirlemesine Türkiye’nin her yerinde işçilerin seslerini yükselttiklerini belirten Kemalbay, şöyle devam etti: “Masada işçilerin itirazları konuşulmadı, masada TÜİK verilerine bakılarak bir pazarlık yapıldı. TÜİK’in şaibeli bir kurum olduğunu ve buna seslerini çıkaran kişilerin işten atıldığını biliyoruz. Dolayısıyla oradan gelen veriler de sorgulanması gereken bir noktadır. Yine bir kampanya başlattılar, işte TÜİK’in sepetinde olan çeşitli kalemler için indirim kampanyaları başlattılar. Aslında bütün bunlara bakıldığında, enflasyonu düşük gösterme ve asgari ücretin buna yansımasını hükümet ve sermaye lehine yansımasını sağlamaktı. Böyle bir aşamadan geçirilerek asgari ücret belirlendi. Bakmak lazım asgari ücret arttı mı azaldı mı? 1603 TL ile yan yana koyduğumuzda artmış gibi gözükse de aslında artmadı, azaldı. 1603 TL ile 425 dolar alabiliyordunuz, bugün 2 bin 20 TL ile yaklaşık 380 dolar alabiliyorsunuz.” 
 
‘BU BİR SEFALET ÜCRETİDİR’
 
İnsanların oldukça kötü şartlarda geçinmeye çalıştıklarını anımsatan Kemalbay, asgari ücret için belirlenen miktarın, esnek çalışanları, emeklileri ve geniş bir kesimi etkileyebildiğini belirtti.  Kemalbay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Asgari ücretin bir yoksullaştırma programı olduğunu söyleyebiliriz. Dünyanın 17’inci büyük ekonomisi diye kendini lanse eden AKP iktidarı işçiler için bir kez daha küçülmeyi ortaya koymuştur. İşçilerin ekonomisi büyümüyor aksine küçülüyor. Bu bir sefalet ücretidir. Partimiz yoksulluk sınırı üzerinden bir asgari ücret belirlenmesinin yapılması gerektiği ve bu rakamın 2 bin 850 TL civarında olması gerektiğine vurgu yapmıştı. Nitekim DİSK’te yoksulluk sınırına göre; asgari ücretin 2 bin 800 TL olması gerektiğini açıkladı. Ama ücret TİSK’in talebine göre belirlendi. Bu saç ayağından nasıl bir sonuç beklerdiniz ki? Üçte ikisi tamamen işçinin karşısında, öbür üçte biri ise işte uzlaştırıcı bir sendikacılık yapmaya çalışan bir konumda o masa da yer aldı.  Belirlenen asgari ücret, ucuz emekle beslenen sermaye düzeninin formülüdür. Hangi fiyat önerilirse önerilsin aslında her ücret bir sömürü içeriyor. Hayat emekçilerin elinde yükseliyor, her şeyi yaratan üreten emekçiler ama onların elindekilere el konuluyor. Emekçiler, işçiler burada ücret pazarlığı yapmak zorunda kalıyor.  Asgari ücret tek bir kişinin barınma, beslenme sağlık ihtiyacına göre hesaplanıyor. Bir ailenin nasıl yaşayacağına göre hesaplanan ücret değildir.” 
 
‘İŞ YERİNİ KAPATACAK ÇOK ESNAF OLACAK’ 
 
Asgari ücretin içinde asgari geçim indiriminin de yer aldığını belirten Kemalbay, şunları söyledi: “2018 yılında işçiler meclisin içine kadar girip kendilerini yaktıkları, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden babalar oldu. Bir de bize sesleri hiç gelmeyen, medya ambargosu yüzünden yansıtılmayan büyük bir işçi kesimi var. Çift haneli işsizliğin, yoksulluğun bu kadar derin bir dönemden geçtiğimiz ortadadır. 2018 yılında sürekli inkar edilen bir ekonomik krizle karşı karşıyaydık. Önümüzdeki günlerde ekonomisi kötü olan, dükkanını iş yerini kapatacak birçok esnaf olacaktır. Buda işsizliğin artacağı anlamına geliyor. Ekonomik krizi yine başka politikalarla kapatacağını manipüle edebileceğini planlayan hükümet ise sürekli, milliyetçiliği körükleyerek savaş politikasını öne sürüyor. Fırat’ın Doğusu’na operasyon yapacağını söyleyen, bütün asgari yığılmaları buralara ve işgal girişimine göre hazırlayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Can kayıplarının yanı sıra savaş, emekçinin sofrasından ekmeğini almaya devam edecektir.”