3’üncü Havalimanı işçileri mücadele deneyimlerini anlattı

img
İSTANBUL - Mücadele deneyimlerini anlatan 3’üncü Havalimanı işçileri, politik oldukları için birçok baskıya maruz kaldıklarını, kendilerine gelen kitap ve gazetelerin verilmediğini belirterek cezaevinden çıktıktan sonra da işsizlik problemiyle karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. 
 
3’üncü Havalimanı işçileri, mücadele deneyimlerini paylaşmak üzere Kadıköy’de bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 2 No’lu Şube’de panel düzenledi. Panele, konuşmacı olarak İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Genel Başkanı Özgür Karabulut, 3’üncü Havalimanı işçileri Baran Kırgın ve Fatih Mukan katılırken, çok sayıda sendika ve demokratik kitle örgütü üyesi de izleyici olarak yer aldı. 
 
‘TECRİTTE TUTULDUK’ 
 
İşçilerin mücadelesi ve anısına yapılan saygı duruşunun ardından başlayan panelde, ilk olarak Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut söz aldı. Karabulut, 3’üncü Havalimanı’nda görkemli bir direniş sergilendiğini vurguladı. Tutuklandıkları sürede yasaların çiğnendiğine dikkat çeken Karabulut, “Yasaları çiğneyecek şekilde tecritte tutulduk, baskılara maruz kaldık” dedi. Yaşadıklarının bunlarla sınırlı kalmadığını ifade eden Karabulut, birçok işçinin tahliye olduktan sonra bu kez işsizlik problemiyle karşı karşıya kaldığını kaydetti.
 
‘500’ÜN ÜZERİNDE İŞÇİ KATLEDİLDİ’ 
 
Ardından söz alan 3’üncü Havalimanı işçisi Baran Kırgın da, ciddi sorunlarla karşılaştıklarını belirterek, şöyle devam etti: “İşçi ölümlerine, tahtakurularına, yağmurda sırada bekleme kuyruklarına ve daha bunlar gibi birçok soruna şahit oldum. İşe ilk başladığımda bu sorunların tamamıyla karşı karşıya kaldım. Oradaki işçilerde bu yaşananlara karşı biriken bir öfke vardı.”
İşçilerin birçok sorunu dile getirmesine karşın yönetim tarafından bastırıldığını vurgulayan Kırgın, “14 Eylül’den önce iki otobüs çarpıştı ve çok büyük kaza oldu. O zaman ölen şoförlerden biri henüz daha 18 yaşındaydı. Biz olaya şahit olduğumuzda 7 kişinin hayatını kaybettiğini duyduk, gördük; ama medyaya tek bir işçi ölümü yansıdı. Şu anda medyada ‘52 kişi öldü diyorlar’ ama orada 500 üzerinde işçi katledildi” dedi.
 
‘ZORUNLU MESAİYE BIRAKILDIK’  
 
Taleplerini İGA yöneticilerine ulaştırmak için 14 Eylül’de işi durdurma kararı alarak eylem başlattıklarını aktaran Kırgın, taleplerinin sadece yaşamsal ve iş koşullarının düzeltilmesi olduğunu söyledi. Kırgın, 29 Ekim’e tarihine havalimanın yetiştirilmesi için zorunlu olarak ek mesaiye bırakıldıklarını sözlerine ekledi. 
 
‘ARKADAŞIM ÖLDÜ TUTANAK TUTULMADI’ 
 
Kırgın; işçi sınıfının, bu ülkede bastırılmaya, sendikal hakları ellerinden alınmaya ve sömürülmeye çalışıldığına vurgu yaparak, “Anayasal haklarımızı gasp ediyorlar. Orası bir toplama kampıydı. Bu yüzden oraya medyayı ve milletvekillerini almadılar. Gözümün önünde arkadaşım öldü, hiçbir tutanak tutulmadı. Tekrar aynı şeklide işe devam ettik” diye konuştu.
 
‘SORGUDA TÜRK MÜSÜN KÜRT MÜSÜN SORUSU’
 
Cezaevinde de çok kötü baskılara maruz kaldığının altını çizen Kırgın, “Bizi adli tutukluların yanına aldılar. Bize ‘terörist’ dedikleri için çok baskı yapıldı. Bize gönderilen gazeteler, kitaplar ve mektuplar verilmedi. Bizi sorguya aldıklarında bile sordukları soru; ‘Türk müsün, Kürt müsün?’ oldu. Biz orada kendi işçi haklarımızı savunduğumuz için gözaltına alındık. Ama bize bu tarz sorular yöneltildi” ifadelerini kullandı. 
 
Kırgın, sözlerine son verirken sendikalı oldukları gerekçesiyle işten atılan ve 230 gündür eylem yapan Flormar işçilerine dayanışma mesajı gönderdi.
 
‘ÇÖZÜM ODAKLI OLMADILAR’
 
3’üncü Havalimanı’ndaki firmaların hiçbir zaman çözüm odaklı olmadıklarını altını çizen bir diğer 3’üncü Havalimanı işçisi Fatih Mukan ise şunları söyledi: “Her hafta düzenli ilaçlama yapılsaydı tahta kuruları kalmazdı. Ancak biz söylediğimizde gelip ilaçlama yapılıyordu. Onu bile bir ay sonra gelip yapıyorlardı. Servisler hep eski modellerdi. Pencereleri ve kapıları yoktu, aşırı soğuktu. Biz dışarda tozdan nefes alamıyorduk, otobüsün içinde de nefes alamıyorduk. Firmadan otobüs talep edebilirlerdi. Ancak işçileri bastırmayı tercih ettiler. Yani hiçbir zaman çözüm odaklı olmadılar” diye konuştu.
 
‘POLİTİK DURUŞUMUZDAN KAYNAKLI TUTUKLANDIK’
 
Defalarca havalimanında koşulların düzeltilmesi için dilekçe verdiklerini aktaran Mukan, “Oradaki işçiler direnişe geçince ben de dahil oldum. Politik bağımız olduğu için bizi cezaevine aldılar. Ülke öyle bir duruma geldi ki görüşünü belli edenleri bile gözaltına aldılar” dedi. 
 
Panel yapılan konuşmaların ardından soru cevap şeklinde devam etti.