İŞKUR’dan ihraç edilen Ok: İstihdam geçici işsizlik kalıcı

img

MERSİN – Ucuz iş gücü için siyasal iktidarın eliyle işsizlik ordusu yaratıldığına dikkat çeken İŞKUR'dan ihraç edilen istihdam uzmanı Sinan Ok, kadınların çalışma yaşamından koparıldığını belirterek, "İstihdam geçici, işsizlik kalıcı” dedi. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos ayı işsizlik verilerine göre; Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 266 bin kişi artarak 3 milyon 670 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı 0.5 puanlık artış ile yüzde 11.1'e çıkarken, aynı dönemde tarım dışı işsizlik 0.4 puanlık artış ile yüzde 13.2'ye yükseldi. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Türkiye İş Kurumu’ndan (İŞKUR) ihraç edilen istihdam uzmanı Sinan Ok,  işsizliğin vardığı noktayı değerlendirdi.
 
‘KADINLAR İŞ GÜCÜNDEN KOPARILDI’
 
Türkiye ekonomisinin bir dönüşüm geçirdiğini ve bundan dolayı inşaat ve hizmet alanlarına yönelen bir iş gücünün var olduğunu belirten Ok, “Sanayi alanının istihdamı artmıyor. Sanayi politikalarından dolayı ve tarım alanı da resmen çözülüyor. Tarımdaki istihdam kentlere yönlendiriliyor. Niteliksiz bir eğitime yönlendiriliyor. Ve bu ortaya işsizler ordusu diyebileceğimiz, yedek iş gücü diyebileceğimiz ya da ilave iş gücü dediğimiz milyonlarla ifade edilen bir iş gücünü ortaya çıkarıyor. 1997-2007 yılları arasında 5 milyon insan tarım sektöründen koptu. İşçilerin eğitim düzeyi düşük, özellikle Kürt illerinden gelenler Türkçe bilmiyor. Bunlar kentlere yönlendirildiler. Ne kadar göç ettiklerinin son 2 yıla bakarak söyleyecek olursak sadece Şanlıurfa'da 12 bin kişi göç etmiş. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 200 bin kişi göç etmiş. Bunlar nereye gidiyorlar? İlk durak olarak Adana Mersin bölgesi, İstanbul ya da İzmir yani Türkiye metropollerine yönelen mesleki eğitimi yeterli olmayan bir iş gücü yığını var. Bu iş gücü kentlere geldiğinde ya hanelere çekilip, iş gücü olmaktan çıkıyor. Özellikle kadın iş gücü için bunu söyleyebiliriz. Tarımdan koparılan milyonlarca kadın kentlere göç ettikten sonra evlere tıkatıldı. Bunlar dönem dönem evde iş dediğimiz montaj işleri dediğimiz tekstil atölyelerinden evde çalışma şeklinde bazı işler alan bir kitle de var. Fakat çoğunlukla onlar iş gücü piyasasından koparıldılar” diye konuştu. 
 
‘AKP İŞÇİSİZLİĞİ DAYATIYOR’
 
"AKP hükümetinin ve benzeri hükümetlerin önceden başlayan bir süreçleri var. İş gücü piyasasında tam zamanlı dediğimiz istihdamı yok etmek gibi bir hedefleri var" diyen Ok, şöyle devam etti: "Esnek istihdam diyorlar. Kiralık işçilik diyorlar. Amaç şu; iş gücü örgütlü bir iş gücü olmasın. Sendikalı olmasın. Mümkünse kıdem tazminatı alacak kadar bir yılı aşan sürelerle istihdam edilmesin. Hedef bu sermayenin istediği dikensiz gül bahçesi dediği bir iş gücü alanı istiyor." AKP'nin bu politikalarını gerçekleştirmek için 2003'te İş Kanunu'nu değiştirdiğini anımsatan Ok, AKP'nin özel istihdam bürolarını açtığını ve Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde ise kiralık işçi bürolarını açarak bu politikalarına yaşam bulmaya çalıştığına dikkat çekti. Ok, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda kıdem tazminatı fonu tartışmasını bu amaçla yapılıyor. Amaç dediğimiz gibi korunak olabilecek herhangi bir iş gücü alanını bırakmamak. Çünkü iş gücü ne kadar korunaksız olursa ücreti o kadar düşük olur ya da ücret yükseltme talebi o kadar düşük olur. Sendika yoksa toplu bir şekilde iş sözleşmesi yapılamıyorsa işçi sermaye ile tek başına karşı karşıya kalıyor. Hepsinin borçlandırıldığı bir işçi sınıfı da var. AKP'nin başardığı bir şey de budur. 2002'de işçilerin yüzde 5 ile 10'u arasında bir borçluluk durumu varken bugün borçlu 15 yaş üzeri olan 30 milyon insandan bahsediliyor. Bunlar resmi veriler. Bu kadar borçlandırdığı bir emeğin işi bırakma lüksü yok. Ücret ne kadar olursa olsun o kişi o işi devam ettirmek zorunda bu nedenle onlar kiralık işçilik yasasını çıkarırken geçici iş ilişkisi yasası diye çıkardılar. Yani özel istihdam bürosu bir grup insan gücünü alacak kendinde istihdam ediyor gibi gösterecek ama istihdamda olmayacak. Dolayısıyla istihdam geçici, işsizlik kalıcı diyorum ben."
 
‘İŞSİZLER ORDUSU KURULDU’
 
Reel olarak artan bir işsizliğin olduğunu ve 1 milyon 174 bin üniversiteli gencin işsiz olduğunun altını çizen Ok, şunları dile getirdi: "Bu korkunç bir sayı. Birçok Avrupa Birliği üyesi ülkelerden daha fazla nüfusa sahip bir genç işsiz ordumuz var diyebiliriz. AKP, eğitim ve sağlık politikalarına müdahale etti. Her ile üniversite açacağım diye binalar açtılar. O binalara öğrencileri kaydettiler. Fakat orada nitelikli bir eğitim verilmediler. Orada günün şartlarında bir eğitim verilmediler. Örneğin; 4 yıl okuyor insanlar ama bilişim yetersizliği var. Yabancı dil yetersizliği var. Ya da günün gerektirdiği çalışmayı yapabilecek donanıma sahip olmadan 4 yılını kaybederek o kişiler 20 yaşın üzerine çıkarıldılar. Bu kişiler alandaki işlere geldiğinde donanım yetersizliğinden ya da reel ücret düşüklüğünden dolayı bir uyumsuzluk ortaya çıktı. 1 milyon 174 bin dediğimiz üniversiteli işsiz böyle ortaya çıktı ve bu tesadüfen olmadı. Her ilçeye bir bina yapıp üniversite tabelası taktığınızda üniversite olmuyor. Orada akademisyen yok. Kütüphanesi yok. Kampüs dediğimiz üniversite olması için gerekli olan hiçbir bileşen yokken o insanlara diploma verdiler. Ve onlar da herhangi bir nitelikli eğitim almadan alana çıktılar. 'Ben üniversiteliysem asgari ücrete çalışmam' dediler. Fakat uzun süreli bir genç işsizliği böylece inşa etmiş oldu AKP eliyle."
 
'İŞSİZLİĞİ ARTTIRMA HEDEFİNDEDİR'
 
AKP Türkiye'nin uluslararasındaki rekabet gücünü ucuz iş gücü üzerinden yapmaya çalıştığını ifade eden Ok, Ucuz iş gücünün, korunaksız iş gücü olduğunu ve sigortasız ve kayıtdışı çalıştığını hatırlattı. Ok, "Bugün 1 milyondan fazla insan geçinebilmek için gece çalışmak zorunda kalıyor. Hafta sonu Pazar günü her 2 insandan biri çalışıyor. Dolayısıyla insanlar mecbur geçinmek zorunda. Borçlandırılmış bir toplumdan bahsediyoruz. AKP'nin başarısı bu. Bunlarla işsizliği azaltacağız demesi çelişkidir ve AKP'nin bütün politikaları; eğitim politikaları, sosyal güvenlik politikaları işsizliği arttırma hedefindedir. Bunun aksini iddia edenler verilere baksınlar" diye belirtti. 
 
'İŞSİZLİK KAPİTALİZMİN BİR SORUNU'
 
Ok, sözlerini şöyle tamamladı: "Köyde kimse işsiz değildi. Kırsal alanda isteyen herkes bir iş bulabilirdi. Koyun bakabilir, tarla işi ile uğraşabilirdi. Bu tür işsizliği üniversiteli işsizle kıyaslamak mümkün değildir. Dolayısıyla her türlü işsizliği işsizliğin türüne göre çözüm bulmak gerekiyor. Türkiye gibi ülkelerde ücret sorunu var. Ücretin yaşam standartlarının altında belirlendiği bir bölüşüm sorunu var. Eğer bölüşüm politikalarını iyi ayarlarsanız çalışmak isteyen herkes iş bulabilir. Türkiye'de de sorun bölüşüm boyutuyla var. Şimdi artık bir asgari ücret tartışması başlayacak. Siz asgari ücreti eğer bin 603 lira olarak bir üniversiteliye, bir avukata, bir mühendise gel çalış demeniz bir hakarettir. Çünkü onun o üniversiteyi bitirene kadar yapmış olduğu maliyet bin 603 lira ile temin edilecek durum değildir. Şuan da son bir yılın enflasyonunu dahil edersek asgari ücretin 2 bin 500 liranın üzerine çıkmış olması gerekiyor ki açlık sınırının altında bir istihdam olmasın. Eğer siz adil bir bölüşüm sağlarsanız, mesela milyar dolarlık karları açıklayan firmaların işçilerine de biraz pay verirseniz, çalışma sürelerini kısarsanız işçiler 11 saat değil de 8-9 saat çalışırsa mevcut diğer işsizler de iş bulabilir. 
 
İşsizliği salt ekonomik bir sorun olarak ele almak doğru değildir. Burada siyasal bir sorun vardır. Siyasetin belirlediği daha üretimden gelen bir ayrımcılık var. İşsiz kalmak ciddi ve başlı başına bir ayrımcılık türüdür. Çünkü bir üniversite mezununun bir yıl işsiz kalması demek o üniversitenin anlamsızlaşması demektir. O bilgi birikimi üretime yansıtmadığı andan itibaren bir yıl sonra aslında okumamış olmasıyla eş değer oluyor. Bu işsizliğin yok edilmesi bir program dahilinde olabilir. Politik bir tercihle olabilir. Bu da sağcı, muhafazakar, neoliberal siyasetle olmayacaktır. Buna toplum karar verecektir. Toplum nasıl istiyorsa öyle olacaktır."
 
MA / Cemil Uğur - Hamdullah Kesen