SES Eş Genel Başkanı Erden: Tek çıkış direnmek ve mücadele etmek

img

ANKARA - “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” dediği için gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, baskı politikalarından çıkış yolunun direnmek ve mücadele etmekten geçtiğini söyledi.

Ankara’da 26 Kasım tarihinde yapılan ev baskınlarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmet Emekçileri (TÜM BEL–SEN) yöneticileri ile siyasetçilerin de aralarında bulunduğu 15 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan sendika yöneticileri ve siyasetçiler 2016 yılında sokağa çıkma yasaklarında ihlal edilen yaşam hakkına karşı “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” sloganıyla yaptıkları “Beyaz Nöbet” eylemine katılmakla suçlanmıştı.
 
Operasyon kapsamında gözaltına alınan ve 28 Kasım tarihinde savcılık ifadesi ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen ve sonrasında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, artan gözaltı ve tutuklama furyalarına dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
 
İKİ YIL SONRA GÖZALTI KARARI 
 
26 Kasım sabahı saat 06.00’da evinden polislerce gözaltına alındığını ve emniyette gözaltı gerekçesini duyduğunda şaşırdığını belirten Erden, “Eylem üzerinden iki yıl geçmiş neredeyse üçüncü yılına girecek. Üstelik açıklamanın yapıldığı gün hiçbir müdahale ya da uyarı yapılmadı, onların deyimiyle ‘taşkınlık’ olmadı. Böyle bir eylemden iki yıl sonra gözaltı, yakalama çıkarılması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. O gün benimle alınan arkadaşlarımın tamamının ikametgâhı, evleri, çalıştıkları yerler belli tek bir talimat ile ifadeleri alınabilecek durumda iken operasyon ile gözaltına alındık” dedi.
 
‘AMAÇ İTAAT ETTİRME’
 
Son dönemlerde benzer operasyonların yapıldığının altını çizen Erden, bu operasyonların iktidar tarafından yaratılmak istenen korku imparatorluğuyla birlikte mevcut otoriter rejimi devam ettirmeye yönelik olduğunu söyledi. Operasyonların amacının “itaat” ve “itaat ettirme” politikalarının yansıması olduğuna dikkat çeken Erden, gözaltıların ne hukuka ne de anayasa uygun olmadığını vurguladı.
 
YAŞAM HAKKINI SAVUNMA ‘SUÇ’
 
Suçlama yapılan konunun “yaşam hakkını savunmaya” yönelik olduğunu vurgulayan Erden, savcılıkta kendisine eyleme katılıp, katılmadığı ve neden katıldığı sorularının yöneltildiğini belirtti. Eylemin yapıldığı tarihte sokağa çıkma yasaklarının olduğunu hatırlatan Erden, şunları söyledi: “Savcılıkta da hâkimlikte de sokağa çıkma yasaklarından kaynaklı ciddi sağlık hak ihlallerinin yaşandığını, insanların hastaneye gidemediğini, beyaz bayraklarla sokağa çıktığını anlattım. O dönemde 3 sağlık emekçisi arkadaşımız çatışmalarda hayatını kaybetti. Tüm bunların sonucunda yaşananlara karşı sağlıkçı sorumluluğuyla yaşananlara dikkat çekmek ve kendi sorumluluğumuzu hem hatırlamak hem de hatırlatmak açısından ‘Yaşamak yaşatmak istiyoruz’ diye yaptığımız bir eylemdi ve bu en temel hakkımızdı.”
 
‘KRİMİNALİZE EDİLİYOR’
 
Erden, sokağa çıkma yasakları sonrasında gelişen darbe girişimi, ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ve bugün süreklileşen uygulamalarıyla özellikle demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, siyasi partilere, tüm bunların yöneticilerine, temsilcilerine dönük bu tarz operasyonlarla kriminalize etme ve marjinalleştirmenin hedeflendiğine dikkat çekti.
 
‘TEK ÇIKIŞ MÜCADELE ETMEK'
 
İktidarın gözaltılarla korku salmayı hedeflendiğini dile getiren Erden, yapılan bu politikalara karşı şunları söyledi: “Geçmişten bugün Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri olarak ‘Barış olmadan sağlık olmaz’ dedik. Yaptığımız bütün eylemlerde de bunu dile getirdik ve sağlığın temel belirleyeninin barış olduğunu ifade ettik. O yüzden de ısrarla sağlık mücadelesini barış mücadelesinden ayrıştırmadık ve birlikte mücadele verdik. Bu saatten sonra da barış mücadelesini kararlılıkla elbette sürdürmeye devam edeceğiz. Sağlık hak ve ihlallerine, sendikal hak ve özgürlüklerimize yönelik saldırılara karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz. Kolay değil zor dönemler, ama bu dönemlerden çıkış yolu da direnmek ve mücadele etmekten geçer. Yan yana durduğumuzda dayanışma halinde olduğumuzda örgütlü güç olduğumuzda bunlarla başa çıkabilir, bunları göğüsleyebiliriz.”
 
MA / Berivan Altan