Sağlık çalışanları: Yaşama kaygısı olmadan işimizi yapmak istiyoruz

img

İSTANBUL - TTB’nin çağrısıyla başlatılan “Sağlıkta Şiddet Yasası istiyoruz” eylemleri bir haftadır devam ediyor. Nöbete katılan sağlıkçılar, “Yaşama kaygısı olmadan işimizi yapmak istiyoruz. Hükümet bunun için acil önlemler alsın” çağrısında bulundu.

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet son dönemlere artarak devam ediyor. En son Bahçelievler’de bulunan Medica Hastanesi’nde çalışan Dr. Fikret Hacıoğlu’nun hastası tarafından öldürülmesi ile sağlık çalışanları koruyucu önlemlerin alınması için bir an önce adım atması çağrısında bulundu. 
 
Şiddete karşı mücadele edilmesi için Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) çağrısıyla farklı illerinde bulunan sağlık çalışanları, “Sağlıkta Şiddet Yasası” tasarısının onaylanması için nöbet eylemleri gerçekleştirdi. Nöbet eylemlerine sağlık çalışanları, hekimler ve halkın katılımıyla bir hafta boyunca sürüyor. Saat 18.30-20.00 arası Türkiye’nin birçok noktasında tutulan eylemler, bu akşam son bulacak. Çarşamba günü ise TTB Yönetim Kurulu üyeleri sağlık emekçilerinin taleplerini iletmek için Sağlık Bakanlığı ile görüşecek. 
 
‘YASA TEK BAŞINA YETMEZ’
 
Nöbet eylemlerine Kadıköy’den katılan emekli hekim Şennur Kılıç, yapılan eylemin gerekliliğinin kaçılmaz olduğunu belirti. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sürekli bir artış gösterdiğine dikkat çeken Kılıç, onlarca arkadaşlarını bu şekilde kaybettiklerini söyledi. Şiddet yasasının çıkmasının tek başına yeterli olmayacağına vurgu yapan Kılıç, “Gerçek anlamda sonuç almak için toplumsal duyarlılığın geliştirilmesi gerekli” dedi. 
 
‘KÖKLÜ DEĞİŞİME İHTİYACI VAR’
 
Hükümetin yasa tasarısı noktasında sessiz kalmasını eleştiren Kılıç, “Günlerdir burada haklı bir talep için nöbet tutuyoruz. Sadece kendi yaşamlarımızı değil toplumun ruh sağlığı ve beden sağlığını yakından etkileyecek bir talebimiz söz konusu. Yetkililer gerekli adımları biran önce atması ve Tabipler Birliği’nin sunduğu yasa tasarısını en acil çözüm noktası olarak yasalaştırması gerekir” dedi. Kılıç, şöyle devam etti: “Yaşanan şiddet aslında sağlıkta dönüşüm programının sonuçlarıdır. Acillerde, acil olmayan onlarca hasta başvuruyor. Gerçek hastanın hakları gasp ediliyor, patronlarından izin alamayan, hastaneye ücret ödemek istemeyen birçok kişi acile başvuru yapıyor ve istediğini elde edemediği zaman şiddete başvuruyor. Ortada emek-sermaye ilişkisi söz konusu. Yasa ardından yapılacak en önemli şey sağlığın ücretsiz olarak tüm topluma ulaştırılmasıdır. Sistemin köklü bir değişime ihtiyacı var.” 
 
‘İŞ HAYATINA BAŞLAMAKTAN KAYGI DUYUYORUM’
 
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğrenci olduğunu ve doktor olduğu zaman yaşam kaygısı yaşayacağını söyleyen Vedat Yücel, şu an üçüncü sınıf olmasına rağmen iş hayatına dair kaygılar yaşadığını belirtti. Sağlıkta şiddet yasasının ilk elden alınacak önlemlerin başında geldiğini söyleyen Yücel, “Keşke bu nöbeti yapacak bir koşul hiç oluşmasaydı. Bir yasa düşünün ki ortaya şiddetin çıkması ile gündeme geliyor. Bu yasa hem hasta haklarını hem de hekim haklarını korumaya yönelik olduğu için tüm toplumun yasa tasarısının kabul edilmesi için baskı uygulaması gerek” dedi.
 
‘HASTANELERE POLİS DONATMAK ÇÖZÜM DEĞİL’
 
İktidar tarafından alınan önlemlerin sadece güvenliği arttırmakla sınırlı kaldığına dikkat çeken Yücel, “Hastaneleri polisler ile donatarak yaşanacak şiddetin önüne geçmek mümkün değil. En kalıcı ve akılcı çözümler üretmek gerekir. Başta eğitim olmak üzere toplumun temel dinamiklerinde köklü değişimlerin yapılması gerekir. Sistem değişmediği sürece güvenlik ile şiddeti önüne geçmek mümkün değil” diyerek, iktidara köklü değişimler yapılması çağrısında bulundu.
 
‘NEOLİBERAL POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİ’
 
Yücel, “Öğrenci olduğumuza rağmen yarın mezun olup doktor olduğumuzda yaşam kaygısı mı hastayı iyileştirmek mi diye iki uç arasında kalacağız. Bu durumda var olan hastalığı ortadan kaldırmak için değil kendi yaşam kaygımızı bastırmak için çaba sarf etmiş olacağız. O zamanda sağlıklı bir topluma kavuşmak mümkün olmayacaktır. Sağlığın gerçek anlamda var olması için neoliberal politikalardan, kişisel bakış açısından sıyrılıp toplumsal bir sistem geliştirmek gerekir. Atılacak ilk adım yasanın kabul edilmesi gerekir” diye konuştu.
 
MA / Elif Çetiner – Servet Karaduman