CHP: 16 yılda 21 bin 208 işçi hayatını kaybetti

img
HABER MERKEZİ - CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, son 16 yılda yaşanan iş cinayetlerine ilişkin hazırladığı raporda bu süre zarfında 21 bin 208 işçinin hayatını kaybettiğini belirtti. 
 
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, son 16 yılda yaşanan iş cinayetleriyle ilgili  bir rapor hazırladı. “Havalimanı İşçilerinin Direnişi: İktidar Hayatı Hedef Aldığında Hayat İktidara Direniş Olur’” başlıklı raporda, iş cinayetlerinin sebepleri, kadın emekçiler ve zorla çalıştırılan çocuklara ilişkin veriler de yer aldı. Rapora göre, son 16 yılda 21 bin 800 işçi hayatını kaybetti. Bu veriye göre,  işçi ölümlerinde Avrupa birincisi olan Türkiye’de günde neredeyse 4 işçi iş cinayetinde can veriyor. Raporda, kadın emekçilerin ölüm oranındaki artış dikkat çekiyor. Yüzde 90’dan fazlasının sendikasız, yüzde 75’i ise kayıt dışı çalıştırılan kadın emekçiler güvencesizlik içinde hayatlarını kaybediyor.  2013 yılından 2018 yılının ilk 6 ayına kadar 722 kadın işçi,  aynı dönemde 319 çalışmaya zorlanan çocuk hayatını kaybetti.
 
Günde 12 saati geçen uzun çalışma süreleri, ağır ve aşırı çalışma, yoğun çalışma, iş baskısı, geçici işlerde çalışma, iş stresi, düşük ücret, ücretsiz fazla mesai, performans sistemi gibi çalışma koşulları işçilerin yaşamını ciddi olarak tehdit ediyor. 2013 yılında en az 15 işçi, 2014 yılında en az 25 işçi, 2015 yılında en az 59 işçi, 2016 yılında en az 90 işçi, 2017 yılında ise en az 89 işçi işyeri içinde (işyeri dışında ise işe bağlı olarak) intihar ederek yaşamını yitirdi.
 
GREV HAKKININ İHLALİ CİNAYETLERİ ARTTIRDI
 
Sendika, toplu so¨zles¸me ve grev hakları iş cinayetlerinin o¨nlenmesinde en önemli etken olduğuna dikkat çeken CHP’li Bingöl, “Fakat tüm bu hayati haklar işçi sınıfının elinden alınmış, işçi sağlığı, bir hak olmaktan çıkarılmış, sadece maliyeti arttıran bir konuma getirilmiş halde. İşçiliğin ucuzlatılması için işçiler örgütsüzleştirildi ve işçi sağlığı konusunda gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını kontrol etme sürecinde en önemli rolü oynayacak sendikal örgütlenme zayıflatıldı. Tüm bu sebepler her geçen gün iş cinayetlerinin yaşanmasını arttırdı ve emekçiler artık sadece haklarından değil; yaşamlarından da vazgeçen bir yere sürüklendiler” dedi.
 
Raporda şu ifadelere yer verildi: "İstihdamın taşeronlaşma ile yapıldığı, işgücünün örgütsüzleştirilip ucuzlatıldığı, işverenin iş yerinin tek hakimi olduğu, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarının esas alındığı piyasa koşulları içerisinde iş cinayetleri, işe bağlı hastalıklar ve iş sebebiyle yaşanan intiharlar her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu ölüm istatistikleri SGK tarafından açıklanmaktadır. Fakat SGK, kendisine bildirim yapılan ve kayıt altına alınan ölümleri açıkladığı ve kayıt dışı istihdam edilenleri verilerine dahil etmediği için açıklanan sonuçlar eksik ve yanıltıcıdır. Sadece kayıtlı olan değil, kayıt dışı istihdam edilen işçilerin de yaşadığı iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu yaşanan kayıplarla verilerini oluşturan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) istatistiklerine göre AKP’nin iktidar olduğu yıllar boyunca iş cinayetlerinde yaklaşık 21 bin 208 işçi yaşamını yitirmiştir. ILO verilerine göre, 1 'iş kazası sonucu ölüm' karşılığında yaklaşık 6 'işle ilgili hastalık sonucu ölüm' olmaktadır. Dolayısıyla, bu veriye meslek hastalıkları sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı da eklenince yüz binlerce emekçinin iş cinayetleri sebebiyle hayatını kaybettiği açıkça görülecektir. Türkiye, işçi ölümlerinde Avrupa'da birinci, dünyada ise üçüncü sıradadır. Günde neredeyse 4 işçi iş cinayetleri ile hayatını kaybetmektedir.
 
Kadın emekçilerin ölüm oranı da her geçen gün artmaktadır. Yüzde 90’dan fazlasının sendikasız, yüzde 75’i ise kayıt dışı çalıştırılan kadın emekçiler güvencesizlik içinde hayatlarını kaybetmektedirler. 2013 yılından 2018 yılının ilk 6 ayına kadar 722 kadın işçi hayatını kaybetmiştir.
 
Çocuk işçiliğin sürekli arttığı ülkemizde çocuk işçi ölümleri de hızla artmaktadır. Türkiye'de 2013'ten 2018'in ilk 5 ayına kadar 319 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir.
 
Günde 12 saati geçen uzun çalışma süreleri, ağır ve aşırı çalışma, yoğun çalışma, iş baskısı, geçici işlerde çalışma, iş stresi, düşük ücret, ücretsiz fazla mesai, performans sistemi gibi çalışma koşulları işçilerin yaşamını ciddi olarak tehdit etmektedir. 2013 yılında en az 15 işçi, 2014 yılında en az 25 işçi, 2015 yılında en az 59 işçi, 2016 yılında en az 90 işçi, 2017 yılında ise en az 89 işçi işyeri içinde (işyeri dışında ise işe bağlı olarak) intihar ederek yaşamını yitirmiştir.
 
AKP döneminde Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetleri yaşanmıştır. Tuzla tersaneleri, Davutpaşa, Ostim, Soma, Kozlu, Karadon, Ermenek, Esenyurt, Torunlar, Şirvan ve Şırnak’ta yaşanan iş cinayetleri bunların en bilinenleridir. 2010 yılında Zonguldak Karadon Maden Ocağı’nda meydana gelen ve 30 emekçinin hayatını kaybettiği maden faciası, 2011’de Maraş’ın Afşin ilçesinde 11 emekçinin hayatını kaybettiği maden kazası, 2014'te İstanbul'da Torunlar Center'a ait inşaatta 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciası ve Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri olan ve 301 işçinin can verdiği Soma faciası ilk akla gelenlerdir.
 
'İŞ CİNAYETLERİ EN FAZLA HANGİ SEKTÖRLERDE YAŞANIYOR?'
 
İş cinayetinin en fazla yaşandığı sektörler hızlı büyümenin ve dolayısıyla rekabetin hızla arttığı inşaat, mevsimlik işçilerin güvencesiz biçimde çalıştırıldıkları tarım, denetimlerin yapılmadığı ve ihmallerle binlerce işçinin canına mal olan madencilik gibi sektörlerde yaşanmıştır. Sermayedar, piyasa içerisinde diğer sermaye gruplarıyla rekabet ederken, işçi sınıfı da örgütlü yapısını yitirmiş; beyaz yakalı, mavi yakalı, tas¸eron is¸c¸isi, yevmiyeci, c¸ırak, stajyer, eser so¨zles¸mesiyle c¸alıs¸an is¸c¸i olarak parc¸alanmıs¸ ve tüm bu işçi grupları da birbirleriyle rekabet eder hale getirilmiştir. Aynı işyeri içerisinde işçi grupları arasındaki bu rekabet, işçilerin sınıf aidiyetlerini yitirip, işyeri aidiyeti edinmelerine sebep olmuştur."
 
Raporun sonuç bölümünde ise şu önerilere yer verildi: "Güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma biçimlerinin öteki yüzü iş cinayetleridir. İş cinayetlerinin önlenmesi için en etkili iki yol, devletin ve sendikaların denetim ve yaptırımıdır. Rekabetçi işgücü piyasası denetimi azaltmakta, ucuz işçiliği arttırmakta, taşeronlaşmanın önünü açmaktadır. Bu noktada siyasal iktidarlar, piyasanın adeta “azmettiricisi” konumuna gelerek iş cinayetlerini tetiklemişlerdir. İşçilerin korunması amacıyla mevcut yasaların işverene getirdiği maliyetlerin en aza indirilmesi için işçilerin örgütlenmesinin önüne geçilmiş, sendikal gelişmenin önü işveren ve devlet eliyle tıkanmıştır. Açıktır ki, iş cinayetleri siyasal, ekonomik ve ideolojik tercihlerin sonucudur. Özet olarak, iş cinayetleri kaza, kader ya da fıtrat değil, devlet ve sermayenin daha fazla kâr için işçinin sağlığı ve canı karşısındaki bilinçli ve kasıtlı bir tercihidir.
 
AKP Genel Başkanı sermaye sahiplerine 'Biz olağanüstü hali sizin için çıkardık' derken aslında sermayeye; 'Çalışanları istediğiniz koşullarda çalıştırın' demektedir. AKP sermaye rejimidir ve emekçilerin yaşam hakkının düşmanıdır. Ülkeyi kocaman bir beton yığınına boğan AKP, çalışanları da adeta betona gömmektedir. Bu koşullarda;
 
* Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli iş sağlanmalıdır.
 
* Sendikal yaşamın önündeki bütün engeller ve sendikal baraj kaldırılmalıdır.
 
* Hak kaybına uğrayan bütün emekçilerin hakları iade edilmelidir.
 
* Kamu istihdamı arttırılmalı ve güvenceli istihdam biçimleri yaygınlaştırılmalıdır."