Bu da oldu: Taşeron firma işçilerin grevine katıldı

img
İSTANBUL - Beykent Üniversitesi Esenyurt Yerleşkesi inşaatında ücretlerini alamayan işçilerin başlattığı greve taşeron firma da katıldı. Taşeron firma yetkilisi aylardır ana yüklenici firmadan para almadıkları için işçinin hakkedişlerini ödeyemediklerini söyledi.
 
İstanbul'un Arnavutköy ilçesine bağlı Hadımköy’de geçen yıl yapımına başlanan Beykent Üniversitesi Esenyurt Yerleşkesi inşaatında çalışan işçiler, dört aydır ödeme alamadıkları için günlerdir grevde. Beykent Üniversitesi'nin yüklenici ana firma olan Arel Peyzaj Mimarlık LTD. ŞTİ.'nin ödeme yapmadığını belirten taşeron firma, işçilerle birlikte inşaat önündeki eyleme katıldı. 
 
'SON ÇAREYİ EYLEMDE BULDUK'
 
Eroğlu İnşaat firmasının şantiye sorumlusu olarak çalışan Ercan Sancak, yaklaşık bir yıldır 300 işçiyle üniversitenin inşaatında çalıştıklarını söyledi. Taşeron firma olarak inşaatın belli işlerini üstlendiklerini anlatan Sancak, “Bir yıldır çalıştığımız ve iş teslimi yaptığımız Beykent Üniversitesi Esenyurt Yerleşkesi'nde dört aydır ödeme alamıyoruz. Dört aydır işçilerimizi mağdur etmemek için kendi cebimizden ödeme yaptık ama artık tükenme noktasına geldik. Şehir dışından gelen birçok işçimiz evlerine eli boş dönmek zorunda kaldı. Elimizde olmamasına rağmen işçilerimize karşı mahcup durumdayız. Tüm imkanları kullandık ve son çare olarak işçiler ile birlikte üniversite bahçesinde eyleme başladık. Haklı direnişimiz emeğimizin karşılığını alana dek devam edecek” diye konuştu.
 
‘İŞ BİTSİN DİYE SOKAKLARDA YATTIK' 
 
Zonguldak’tan iki oğluyla birlikte çalışmaya gelen Recep Oruç, bir yıldır çalıştığını belirterek, “Bizim beraber çalıştığımız taşeron firma elinden gelen tüm imkanlarını seferber etti ama artık yapabilecekleri bir şey kalmadı. Asıl sorumlulardan da ses seda çıkmıyor. Burada greve başladık ama umurlarında bile değil. Eşimizi, çocuklarımızı bırakıp buraya çalışmaya geldik. İş zamanında teslim edilsin diye gece gündüz çalıştık ama karşılığı yok” dedi. Bahçe çalışmasından dolayı kaldıkları konteynırların da kaldırıldığını dile getiren Oruç, “Sırf iş bitsin diye sokaklarda yatıyoruz. Koca Beykent Üniversitesi bizim ödememizi yapamayacak durumda mı? Hakkımızı almak, insanca yaşamak için daha ne yapmamız gerek. Günlerdir grevdeyiz ama tek bir yetkili bile gelmedi. Dikkat çekmek için ne yapmamız gerekiyor. Devlet yetkilileri sesimizi duymalı ve işçinin yanında tavır almalı” diye konuştu.  
 
‘BİZ BORÇ İÇİNDE YÜZERKEN ONLAR YATLARDA KEYİF ÇATIYOR'
 
Ağrı’dan geldiğini belirten Ferhat Sancak da, 5 çocuğuna bakabilmek için bir yıldır kampüs inşaatında çalıştığını söyledi. İlk aylarda işin çabuk bitmesi için düzenli ödemeler aldığını anlatan Sancak, şöyle devam etti: “İş bitmeye başlayınca ödemeler gelmez oldu. Önce konteynırlarımızı elimizden aldılar, sonra ödemeleri kestiler. Biz her koşulda işi bitirerek kimseyi mağdur etmemeye çalıştık fakat işveren bunu umursamadı bile. Bir yıldır çalışıyorum, bayramda çocuklarımı görmek için memlekete gitmek istedim ama utandım gitmeye. Elimde çocuklarıma verecek bir kuruş harçlık yoktu. Artık ne yapabileceğimi bilmiyorum. Sağlıksız koşullarda çalıştık ama yine de işimizi yarım bırakmadık. Şimdi ise alın terimiz üzerinden isim yapan bir şirket var. Yüzlerce işçi sadece alın terinin hakkını istiyor. Biz burada borç içinde yüzerken onlar denizlerde yatlarda keyif çatıyor. Bilsinler ki hakkımızı alan dek buradan gitmeyeceğiz. Bizi açlık ile sınıyorlar ama direncimizi yıkamazlar” diye belirtti.
 
‘ÖĞRENCİLERİ SÖMÜRÜYOR İŞÇİLERİ SÜRÜNDÜRÜYOR’
 
Ödeme alamadığı için kirasını dahi ödeyemediğini dile getiren işçi Kenan Çarboğa da, şunları ifade etti: “Ben çocuğumun yüzüne bakamıyorum. Borçlular kapının önünde beklerken Beykent Üniversitesi sahipleri ise keyif sürüyor. İşçilerin alın terinin hakkını vermeyen bir üniversite gelen öğrencilere neyi öğretecek acaba. Öğrencileri sömürerek peşin ödeme alan yetkililer iş çalışanlara gelince ise süründürme peşindeler. Sağlıksız koşullarda yatacak yerimizi bile olmamasına rağmen var gücümüzle çalışmaya devam ettik ve karşılığı ise emeğimizi alamamak oldu. Hiçbir yetkili emekçilere kulak asmıyor. İşte aksaklık olduğu dönem kıyameti koparan yetkililer işçinin sorunlarına sessiz kalıyor ne yazık ki. Burada çalışan ve mağdur olan yüzlerce işçinin hakkını yiyen bir kuruluşun tek amacı insanları sömürmektir.” 
 
‘BENİM EMEĞİMİN ÜZERİNE YATIYOR’
 
Üniversite okuması gereken yaşta, üniversite inşaatında çalıştığını belirten 19 yaşındaki işçi Umut Oruç da, şunları dile getirdi: “Geldiğimiz zamandan beri aldığımız parça parça ödemeler bile artık verilmez oldu. Ramazan Bayramı'nda evimize gitmek için para istedik onu bile vermediler. İş olunca baskı uygulayan yetkililer sıra ödemeye gelince yüzümüze bile bakmıyorlar. Evden aradıklarında telefonları açamaz hale geldik çünkü evde ailelerimizde huzursuzluk çıksın istemiyoruz. Parasını alamadığı için evine dönmek zorunda kalan yüzlerce işçi var halen de ödeme almış değiller. Üniversite okuma yaşında olmama rağmen ekonomik nedenlerden dolayı çalışmak zorunda kaldım ama emeğimin karşılığını bile alamıyorum. Burada üniversitesini öven yetkililer benim gibi okuyamayan bir gencin emeği üzerinden propaganda yapıyor. Bu asla kabul edilir bir durum değil. 'Bugün, yarın' diye diye emeğimizin üzerine yatıyorlar.” 
 
‘KREDİ BORCUMU ÖDEYEMİYORUM’ 
 
Emekli olduğu halde geçinemediği için çalışmak zorunda kalan ve işçilerin yemek işlerini yapan Fikriye Çakır da, kredi borçlarını ödeyemediğini söyledi. Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “İki aydır maaş alamıyorum. Evine ekmek götüremeyen, cebinde bir kuruş parası olmayan gurbetçi işçiler var. Hepimiz bir arada birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. Kredi ile yaşamak zorunda kalan insanlarız. İki aydır kredi borcumuzu ödeyemediğimiz için her al evimiz elimizden alınabilir. Sokakta kalmak korkusu ile yaşıyoruz. Sefa içinde Adem Çelik bizim durumumuzdan anlamıyor. Yüklenici ana firma cebindeki son paraya kadar bize ödeme yaptı ama kendisi de batmak üzere. Emekçilerin parası ile sefa sürenlerin emeğimizi sömürmesine hakkı yok. Yaşamak için çalışıyoruz ama hakkımızı alamıyoruz. Ne yapalım bir ekmek parası için kapı kapı dolaşarak dilencilik mi yapalım, yoksa hırsızlık mı?”
 
‘YÖNETİM YERLEŞTİ AMA ÖDEME YOK’
 
Eroğlu İnşaat Firması yönetim kurulunda yer alan Ümit Çolak da, yaşadıkları sıkıntıları şu sözlerle ifade etti: “Biz sözleşme ile ana yüklenici taşeron firma olan Arel Peyzaj firmasından tüm iş kolunun yükleniciliği alarak bir yıl boyunca çalışmaya başladık. Sadece işçilik değil malzemelerimizi de kendimiz temin ederek yüzlerce işçiye iş olanağı sağladık. Aramızda şehir dışından gelen, eğitimini ekonomik sebeplerden kaynaklı yarım bırakmış öğrenciler, tek maaşla aile geçindirmeye çalışan emekçiler var. Son beş aya kadar iyi kötü ücret ödemeleri yapabiliyorduk. İşin bitimine doğru, Beykent Üniversitesi’nin yönetiminin devraldığı, yerleşmeye başladığı Şubat ayına kadar kısmı olarak işler bitti. Son beş ay içinde ödemeler kesildi ve işçiler mağdur olmasın diye cebimizden ödeme yapmaya başladık. Bir noktadan sonra bizde tükenmeye başladık. Sonunda işçilerle birlikte greve başladık.” 
 
‘İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ’
 
Ülkenin ekonomik koşullarında yaşam standartlarının çok düşük olduğuna vurgu yapan Çolak, şöyle devam etti: “Çok kötü biçimde ilerleyen taşeron anlayışının karşısında bir de büyük firmaların işçiyi ve emekçiyi ezen bir anlayışı söz konusu. Çok kısıtlı imkânlar ile çalışarak hayatını devam ettirmeye çalışan işçilere ekonomi bir yandan zorlarken öte yandan büyük şirketlerin ödeme yapmaması ile birlikte yaşam koşulları daha da zorlaşıyor. Sesimizi duyurmak ve insanca yaşamak için işçilerle birlikte eylemimizi sürdüreceğiz.” 
 
Kampüs içinde iş bırakma eylemi devam ederken yerleşkenin birçok yerine, “İşçi parasını ödemeyen eğitim veremez”, “Hırsızlık yapma”, “Emeğine sahip çık”, “Emek hırsızı Beykent”, “Cumhurbaşkanı duy sesimizi” pankartları asılı. İşlek bir cadde üzerinde yer alan yerleşkede, grev olduğunu duyan birçok sürücü de korna çalarak işçilere destek veriyor.  
 
MA / Elif Çetiner