Sağlık alanında yaşanan intiharların üstü örtülüyor

img
ANKARA - SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, son 3 yılda 431 sağlık çalışanının çalışma koşulları ve ülkenin hali nedeniyle intihara sürüklenmesine rağmen, bu intiharların “kişisel sorun” denilerek üzerinin örtülmeye çalışıldığını söyledi.
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı İbrahim Kara, sağlık alanında yaşanan intiharlarla ilgili hazırladıkları raporu, sendikanın Ankara’daki genel merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla paylaştı.
 
Genel Başkan Kara, AKP Hükümeti’nin yürüttüğü “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın toplum yararına olmadığı üzerinde durdu. Sağlıkta yürütülen politikalar sonucu sağlık emekçilerinin mutsuz olduğunu ifade eden Kara, sağlıkçıların yaşadıkları sorunlara dair şunları söyledi: “Her geçen gün artan intiharlarla sağlıkçılar gündem olmaya devam ediyor. İntiharla kaybettiğimiz sağlık emekçileri, sağlık çalışanlarının sağlığı ile ilgili buzdağının görünen kısmıdır. Psikososyal riskler başlığında daha bütünlüklü ele almamız gereken devasa işçi sağlığı sorunları; tükenme, şiddet, mobbing, kronik yorgunluk, işyeri stresi, depresyon, baş ağrısı, uykusuzluk, kalp damar hastalıklar, düşükler vb. İş cinayeti olarak kabul edebileceğimiz intiharlar, tıpkı diğer iş cinayetlerinde olduğu gibi emek rejiminin, sağlık hizmet üretiminin olumsuzluklarının yansıması, saklanmayan gerçekliği olarak değerlendirilmelidir.”
 
‘2017 YILINDA 122 SAĞLIK ÇALIŞANI İNTİHAR ETTİ’
 
Kara, Sağlık Bakanlığı’nın CHP Milletvekili Murat Emir’in soru önergesine verdiği cevapta, 2015 yılında 180, 2016 yılında 129 ve 2017 yılında ise 122 olmak üzere son 3 yılda 431 sağlık çalışanının intihar ettiğini hatırlattı. 
 
Bu tablo karşısında Sağlık Bakanlığı’nın ne yaptığını sormak gerektiğini kaydeden Kara, çalışma koşulları ve memleket halinin yol açtığı intiharların ‘kişisel sorun’ denilerek üzerinin örtülmeye çalışıldığını söyledi. Kara, bu yaklaşıma karşı SES olarak intiharların altında yatan gerçekleri deşifre etmeye ve değiştirmeye yönelik mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek, yaşanan intiharların nedenlerini hazırladıkları raporda şöyle sıraladı:
 
* İntiharların işle ilişkisi kolay kurulamamakta, çoğunlukla kişinin özel yaşantısındaki sıkıntılarıyla nedenselleştirilmektedir. Oysaki Çalışma yaşamının sorunlarının toplumsal yaşamı etkilediği nettir.
 
* Sağlıkta performans uygulaması, güvencesiz çalışma, ücret güvencesizliği ve gelecek güvencesizliği belirsizlikler yaratmaktadır.
 
* Mesleklerin itibarsızlaşması, meslek tanımlarının ve işin belirsizliği çalışanları işine yabancılaştırmaktadır.
 
* Uzun saatler çalışmak, sık nöbetler, iş yükünün yoğunluğu sosyal yaşama katılımı engellemektir.
 
* Yabancılaşma, yaptığı işi kontrol edememe ve yönetime katılamama, kurum yöneticilerin baskıcı tutumları çalışma yaşamını zorlaştırmaktadır.
 
* Sağlık politikalarının yaratığı olumsuz sonuçların sorumluluğunu iktidara değil de basın ve şikayet telefon hatları üzerinde çalışanlara yansıtılması, sıklaşan soruşturmalar mobinge dönüşmüştür.
 
* Sağlık çalışanların yaşadığı psikososyal sorunlarını konuşabileceği mekanizmalar bulunmamaktadır.
 
* İntihara karşı önemli direnç noktalarından biri olan dayanışma, örgütlenme ve mücadele yapıları olan sendikalar iken yasalardan ve yöneticilerin tutumlarından kaynaklı olarak sendikaların çalışmaları ve etkinlikleri engellenmektedir. Çalışanlara yapılan baskılarla yandaş sendikaya üye yapılmakta, sendikal mücadele çarpıtılmaktadır. Psikososyal risklerden korunmanın önemli araçlarında biri olarak örgütlenme bir çok çalışma da gösterilmiştir. Buna rağmen sağlık alanında öne çıkan yandaş sendikalar sağlık emekçilerinin sorunlarını görünmez kılmış, bizzat kendileri özgün bir psikososyal risk haline gelmiştir.
 
* OHAL ve KHK rejimi ile biriken sorunların katlanması ve  çözümsüzlüğün süreğen hale geleceğine olan inanç pekişmiştir. Güvencesizliklere toplumsal güvencesizlik de eklenmiştir.”