Hekimler: Hükümet verdiği sözleri tutsun

img

HABER MERKEZİ - TTB ve SES, 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri çerçevesinde birçok yerde eylem yaptı. Taleplerini dile getiren hekimler, hükümetten her 14 Mart’ta kendilerine verip de tutmadığı sözlerini yerine getirmesini istedi. 

 
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO), 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri çerçevesinde Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bıraktı. Beyaz önlüklerini giyen hekimler, ellerinde kırmızı karanfiller ve TTB flamalarıyla Fransız Kültür Merkezi önünden çok sayıda polisin önlem aldığı anıta kadar yürüdü. Eyleme İTO Başkanı Selçuk Erez, İTO Genel Sekreteri Samet Mengüç ve geçtiğimiz günlerde TSK’nin Efrin’e yönelik saldırılarına karşı “Savaş bir halk sorunudur” bildirisini yayınladıkları için gözaltına alınan TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel de katıldı. Anıtın etrafı polis bariyerleriyle kapatılırken, hekimler ve basın mensupları, polis kontrolünden geçirilerek alana alındı. Ellerinde Türk bayrakları bulunan bir grup doktorun, kendi basın açıklamalarını okumak istemesi üzerine TTB yöneticileriyle aralarında kısa süreli tartışma yaşandı.
 
Hekimler anıtın önüne çelenk bıraktıktan sonra basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı İTO Genel Sekreteri Samet Mengüç yaptı. Herkes için yaşanabilir bir doğa, barış içinde bir yaşam ve iyi hekimlik yapabilecekleri bir sağlık ortamı dileyerek konuşmasına başlayan Mengüç, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulamaya başlanmasından bu yana geçen 15 yılda, Türkiye'de sağlık sorunlarını çözmek yerine bu programın sağlık alanında birçok yeni soruna yol açtığını söyledi.
 
‘SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMININ BAŞARISIZLIĞI BELGELENDİ’
 
Programın, kamu hastanelerini "idari ve mali özerkliğe sahip” biçimde yapılandırarak rekabete açık sağlık işletmeleri haline getirmeyi amaçladığını aktaran Mengüç, “2004 yılında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ‘performansa dayalı ek ödeme sistemi’ne geçilmesiyle başlayan bu sürece, Kasım 2011'de çıkartılan bir KHK’yle Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısında köklü bir değişikliğe gidilerek devam edildi. Kaynakların ‘etkili ve verimli’ kullanılacağı iddiasıyla getirilen, ayrı tüzel kişiliğe sahip ve idari yönden özerk olan Kamu Hastane Birlikleri yapılanması, 6 yıl dolmadan, Ağustos 2017'de başka bir KHK ile kaldırılırken programın bu alandaki başarısızlığı da belgelenmiş oldu” dedi.
 
‘SİSTEM POLİKLİNİKLERE HAPSEDİYOR’
 
Mengüç, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Genel Sağlık Sigortası (GSS) sisteminde, prim ödeyemediği için sigorta kapsamı dışı kalan, bu nedenle kamusal sağlık hizmetlerinden yararlanamayanların sayısının 4 buçuk milyonu geçtiğini söyledi. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir diğer ayağının 13 Aralık 2010 tarihinde uygulanmaya başlanan aile hekimliği olduğunu ifade eden Mengüç, “Bireysel ve toplumsal sağlık hizmetini birbirinden ayırarak birinci basamak sağlık hizmetlerini parçalı hale getiren, bölge tabanlı değil, aile hekimine kayıtlı nüfusa dayalı sağlık hizmetinin verildiği, performans sistemi üzerinden sözleşmeli çalışmanın dayatıldığı, aile hekimlerinin koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaşılıp polikliniklere hapsedildiği bu sistemde, sorunlar giderek artıyor” diye konuştu.
 
‘GÜVENLİK SORUŞTURMASI KALDIRILSIN’
 
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birinin de, cezasızlık olduğunu kaydeden Mengüç, “Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete hoşgörü gösterilmeyeceği, şiddet suçlarının mutlak cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve önleyicilik açısından, TTB Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı bir an önce yasalaşmalıdır” dedi. Mecburi hizmet yapmak üzere sağlık kuruluşlarına ataması yapılan çok sayıda hekimin, haklarında yapılan “güvenlik soruşturması” tamamlanmadığı gerekçesiyle aylarca göreve başlayamadıklarını vurgulayan Mengüç, “Giderek artan sayıda meslektaşlarımızın güvenlik soruşturmaları olumsuz olduğu gerekçesiyle hekimlik yapmaları engellenmektedir. Hukuksal bir dayanağı olmayan güvenlik soruşturmaları kaldırılmalı; güvenlik soruşturmaları nedeniyle bekletilen ve bu soruşturmalar olumsuz geldiği için ataması yapılmayan tüm hekimler görevlerine başlatılmalıdır” dedi.
 
‘VERİLEN SÖZLER TUTULMUYOR’
 
Yıllardır her 14 Mart'ta taleplerine uygun düzenlemelerin yapılacağına ilişkin sözler verildiğine ancak verilen hiçbir sözün tutulmadığına dikkat çeken Mengüç, “Taleplerimizi bu 14 Mart'ta bir kez daha dile getiriyor, acilen karşılanmasını istiyoruz. Tüm meslektaşlarımızı, birlikteliğimiz ve dayanışmamızdan gelen güçle, hekimlik değerleri ve etik ilkeler ışığında sağlık alanındaki mücadelemizi yükseltmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
 
MERSİN
 
SES Mersin Şubesi de, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla şube binalarında basın toplantısı düzenledi. Sendika yönetici ve üyelerinin katıldığı toplantıda konuşan SES Mersin Şube Eşbaşkanı Özge Göncü,  “Her dönem haklılığımız kabul edildi ve taleplerimize uygun düzenlemeler yapılacağına ilişkin sözler verildi.  Ancak, bugüne kadar Sağlık Bakanlığı ve hükümet yetkilileri tarafından 14 Mart dönemlerinde verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır” ifadelerini kullandı. Sağlık emekçilerinin, emeklerinin karşılığını alamadığını ve düşük ücretlerle çalıştıklarını dile getiren Göncü, “Çalışma koşullarımızdan, yöneticilerin uyguladığı mobbinge kadar güvencesiz çalıştırma biçimlerinden ücret eşitsizliğine kadar birçok sorunun yanı sıra OHAL’le demokrasinin askıya alınması ve sonrasında uygulanan savaş politikaları hem sağlık çalışanlarının geleceğini hem de toplumun sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bir kez daha söylüyoruz; savaşa karşı barış ölüme karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz” dedi.  
 
ADANA
 
Adana Tabip Odası da, bayram dolasıyla binalarında basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda sağlık emekçisinin katıldığı toplantıda konuşan Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın (SDP),  uygulamaya başlanmasından bu yana geçen 15 yılda, sağlık alanında birçok yeni soruna yol açtığına dikkat çekti. Ökten, "Kaynakların 'etkili ve verimli' kullanılacağı iddiasıyla getirilen, ayrı tüzel kişiliğe sahip ve idari yönden özerk olan Kamu Hastane Birlikleri yapılanması, 6 yıl dolmadan, Ağustos 2017’de başka bir KHK ile kaldırılırken SDP’nin bu alandaki başarısızlığı da belgelenmiş oldu" dedi.
 
14 Mart sürecindeki ilk taleplerinin doktorlara insanca yaşayacak bir ücret olduğunu belirten Ökten, şunları belirtti: 
 
* Sağlık çalışanları olarak, 2014 yılından bu yana talep ettiğimiz ‘fiili hizmet süresi zammı’ için yasal bir düzenleme acilen yapılmalıdır. 
 
* Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan biri de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da ciddi bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete hoşgörü gösterilmeyeceği, şiddet suçlarının mutlak cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve önleyicilik açısından, TTB Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı bir an önce yasalaşmalıdır.
 
* Mecburi hizmet yapmak üzere sağlık kuruluşlarına ataması yapılan çok sayıda hekim, haklarında yapılan güvenlik soruşturması tamamlanmadığı gerekçesiyle aylarca göreve başlatılmamakta; giderek artan sayıda meslektaşlarımızın ise güvenlik soruşturmaları olumsuz olduğu gerekçesiyle hekimlik yapmaları engellenmektedir. Hukuksal bir dayanağı olmayan güvenlik soruşturmaları kaldırılmalı; güvenlik soruşturmaları nedeniyle bekletilen ve bu soruşturmalar olumsuz geldiği için ataması yapılmayan tüm hekimler görevlerine başlatılmalıdır.
 
* Her zaman savaşa  karşı  barışı, ölüme karşı yaşamı  savunan ve önceleyen Türk Tabipleri Birliği hekimlik mesleğinin evrensel ilkeleri olan ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dediği için  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Ocak tarihinde TTB Merkez Konseyin 11 üyesi hakkında suç duyurusunda bulundu. 30 Ocak sabah saat 06.00’da düzenlenen bir operasyonla konsey üyeleri evlerinden ve çalıştıkları kurumlardan alınarak Ankara’da gözaltına alındılar. Ancak haklarında herhangi bir suç unsuru bulunmadığı için 5 Şubat günü gözaltı sürelerinin son gününde şartlı tahliye edildiler. Bir haftalık gözaltı süresinin sonunda serbest bırakılan konsey üyelerinden sadece odamız ve bölgemiz temsilcisi Dr. Yaşar Ulutaş keyfi bir tutumla açığa alındı. Ve hala görevine iade edilmedi. Dr. Yaşar Ulutaş’a karşı uygulanan bu haksız hukuksuz ve keyfi uygulamanın bir an önce sona ermesini ve görevine iade edilmesini bekliyoruz. 
 
* Yıllardır sağlık çalışanlarının sorunlarını dile getiriyoruz; her 14 Mart’ta taleplerimize uygun düzenlemeler yapılacağına ilişkin sözler veriliyor. Ancak, bugüne kadar Sağlık Bakanlığı ve hükümet yetkilileri tarafından, özellikle de 14 Mart dönemlerinde ‘Hekimlere müjde’ başlığı altında verilen sözler tutulmadı. Taleplerimizi bu 14 Mart’ta bir kez daha  dile getiriyor, acilen karşılanmasını istiyoruz.”