‘Tarımın gelişmesi için demokratik kooperatifler kurulmalı’

img

ADANA - ZMO Adana Şube Başkanı Semih Karademir, 1980 yıllından beri devam eden yanlış tarım politikaları nedeniyle pamuğun değer kaybettiğini belirterek, tarımın geliştirilmesi için bölgelere göre uygun tarım planlamalarının çıkartılması ve üreticilerin demokratik kooperatifler ekseninde örgütlenmesi gerektiğini belirtti. 

Çukurova’nın bir dönem tarım tarihine damgasını vuran ve “beyaz altın” olarak nitelendirilen pamuk, yüksek üretim maliyeti ve düşük getirisi nedeniyle son yıllarda ekilemez hale geldi. Geçmiş dönemlerde Adana’da milyonlarca dekarlık alana pamuk ekilirken, bu alan son yıllarda 300-350 bin dekara kadar düştü. Pamuğun değer kaybetmesinde devletin tarım politikalarının etkili olduğunu belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)  Adana Şube Başkanı Semih Karademir, 1990’lı yıllarda Türkiye’nin tarım ve sanayi kenti Adana’da 2,5 milyon dekar civarında pamuk ekilirken, son yıllarda pamuk yerine mısır ve buğdayın ekildiğini söyledi. Pamuğun 2016 yılına kadar 300 bin dekara gerilediğini kaydeden Karademir, 2017 yılında bazı desteklerle bu oranda yüzde 15 artış olduğunu ve 350 bin-400 bin dekara ulaştığını ancak pamuğun yine de istenilen düzeyde olmadığını dile getirdi. 
 
‘EKİLİ ALANLARDA DÜŞÜŞ YOK AMA ÜRÜN DEĞİŞİKLİĞİ VAR'
 
Karademir, pamuk ekiminin düşmesinde temel sebebin 12 Eylül 1980 darbesi ile beraber 90'lı yıllardan itibaren devletin üretim politikasından çekilmesi ve üreticiyi tüm tarım girdileri konusunda uluslararası tekele ve piyasanın inisiyatifine bırakması olduğunu vurguladı. Destek bulamayan pamuk üreticilerinin zorunlu olarak mısır ve ay çiçeğine yöneldiğini kaydeden Karademir, Çukurova Bölgesi’nde ekilen alanlarda bir düşüş yaşanmadığını ancak ekilen ürünlerin değiştiğini dile getirdi. 
 
'ÜRETİCİ GELİŞİ GÜZEL TARIM YAPMAYA BAŞLADI'
 
Karademir, “Devletin pamuk üretimi için önemli destekleyici politikaları olmadığı için üretici kazancı olan ürünler ekerek gelişi güzel tarım yapmaya başladı. 2.5 milyon dekara ulaşmış pamuk son yıllarda bölgemizde 350 bin dekara gerilmiştir. Bu topraklarımıza pamuğun yerine mısır 400 bin dekara ulaşmış. Turunçgil, ay çiçeği ve buğday tarımı yapılıyor” dedi. 
 
‘1980 YILINDAN BERİ DEVAM EDEN POLİTİKALAR YANLIŞ'
 
1980 yılından sonra Avrupa Birliği (AB),  Amerika ve Dünya Ticaret Örgütü'nün Türkiye’ye biçtiği liberal politikalar çerçevesinde tarım politikalarına devam edildiğini ifade eden Karademir, şöyle dedi: “Türkiye'deki tüm üreticilerin yüksek girdi ile üretim yapması isteniliyor. Bu da uluslararası pazarda ki rekabetçi yapıya dayandırılıyor. Üretici desteklerden mahrum bırakıldığından kaynaklı bu koşullarda üretim yapamaz hale gelmektedir. Dünyanın en pahalı girdisi olan üretim girdileri mazotu, akaryakıtı, tohumu, ilacı ve gübreyi üreticilere verirken, dışarıdan yapılan ithalatların vergileri ise azaltılmaktadır. Durum böyle olunca üreticiler bitme noktasına geliyor. Bu nedenle 1980 yıllında beri devam eden tarım politikalarının yanlış olduğunu ve bu politikayı reddediyoruz. Üretici üretim yaptığında hangi sonuçları alacağını bilemediğinden kaynaklı endişeli. Tarımsal ürünlerin fonlarının kaldırılması, gümrük indirimlerine gidilmesi ve gümrük vergilerinin kaldırılması ile üreticilere darbe vuruldu. 
 
‘1 MİLYON 250000 DEKARLIK ALAN ÜRETİM DIŞINA ÇIKACAK’
 
Haziran ayında Türkiye'de buğday üretimi yapılırken buğday ithalatı için fonların ve vergilerin kaldırılmış olması bir an buğday fiyatının geriye düşmesine sebep olmuştur. Son günlerde şeker pancarı ile ilgili sıkıntı yaşanmaktadır. Bugün 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi sonucu 1 milyon 250000 dekarlık pancar alanı üretim dışına çıkacaktır. Binlerce üretici üretim yapamaz hala gelecektir. Üretim yapan üreticiler etkilenecektir. Türkiye ekonomisine büyük darbe olacaktır. ” 
 
Türkiye’de üretim planlamasının olmamasının ciddi endişelere neden olduğunu kaydeden Karademir, “1 Ekim 2016 tarihinde İzmir Ödemiş ilçesinde milli tarım projesi ile milli tarım projesi incelendiğinde akaryakıtın yarısını devlet tarafından yarısı da üreticiler tarafından karşılanacağı açıklanmıştı. Fakat iktidar tarafından açıklanan mazot desteklemeleri incelendiğinde birçok üründe yüzde 50’nin altında kaldığını görüyoruz. Bu gibi noktalar üreticileri gelecek açısından tarımsal üretim açısından kötü duruma sevk etmektedir” diye konuştu.
 
‘BÖLGELERE UYGUN TARIM PLANLAMALARI YAPILMALI’
 
Tarımın geliştirilmesi için bölgelere göre uygun tarım planlamalarının çıkartılması gerektiğini dile getiren Karademir, Adana’nın geçmişine bakıldığında pamuk ihracatta önemli bir konumdayken şuan mısıra mahkûm edildiğini vurguladı. Adana mısıra mahkûm edildiği sürece pamuk ithalatına devam edileceğini belirten Karademir, “Desteklemeler ve primlerle Adana'da pamuk ekiminin önü açılmalıdır.  İç Anadolu'da pamuk ekilen yerleri boşaltıp yerine mısır tarımını geliştirecek projelere destek verilmedir. Ülkemiz doğru tarım politikalarıyla hem mısır hem de pamuk üretimi yapabilir. Üretim planlaması yapılmadan tarımda başarı sağlanamaz” ifadelerini kullandı. 
 
‘DEMOKRATİF KOOPERATİFLER KURULMALIDIR’
 
Üreticilerin demokratik kooperatifler ekseninde örgütlenmesi gerektiğinin altını çizen Karademir, demokratik kooperatiflerin iktidarların esaslı politikası haline gelmesi gerektiğini söyledi. Karademir, şöyle devam etti: “Üreticileri demokratik kooperatifler ekseninde örgütleyebilirsek üretimden tüketim aşamasına kadar tarım ürünlerinde olsun yaş sebze de olsun bütün alanlarda aracılar ortadan kaldırıldığında üreticiden tüketici mesafe azalacaktır. Mesafe kısaltıldığı sürece hem üretici daha çok para kazanacak hem tüketici daha ucuz fiyatla tarımsal ürünlere ulaşacaktır. Bundan dolayı da diyoruz ki tarımın kalkınması için üreticilerin demokratik kooperatifler ekseninde örgütlenmesi gerekir.” 
 
MA / Nurhan Kuzu