Siyasetçilerden Kanal İstanbul yorumu: Borç yükü onlarca yıla yayılacak

img

İSTANBUL - HDP Milletvekili Oya Ersoy, Kanal İstanbul Projesi’nin iktidarın 2023 finans projesi olduğunu söylerken,  EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ise bu tür projelerin borç yükünün onlarca yıla yayılarak halka kesileceği görüşünde. 

Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın yapmakta ısrar ettiği Kanal İstanbul Projesi’nin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geçen hafta onaylandı. ÇED raporuna dönük tepkiler devam ederken, Erdoğan tarafından yapılan son açıklamaya göre projenin en yakın zamanda inşasına başlanacak. 
 
Çevre örgütleri, uzmanlar ve halkın tüm itirazlarına rağmen süren kanal ısrarını değerlendiren siyasetçiler, projenin rant ve siyasi bir proje olduğunu söyledi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, AKP iktidarının kurulduğu günden bu yana yaptığı en iyi şeyin yağma ve talan olduğunu, bütün iktidarını bu iki şey üzerine kurduğunu ifade etti. İktidarın tek derdinin koltuğunu kurtarmak olduğunu kaydeden Ersoy, iktidarın ekonomik krizin tüm yükünü halka yıktığını belirtti. İktidarını kurtarmak adına yer üstünde var olan tüm değerlerin yok edildiğini, şimdi yer altına girip kanal açmak istediğini söyleyen Ersoy, projenin ranta dayalı siyasi bir proje olduğunu belirtti. Ersoy, “Siyasi olmasının birinci sebebi AKP iktidarının iktidarda kalma projesidir. Aslında o yüzden varlık-yokluk sebebi olarak ortaya koyuyor” dedi.  
 
‘ŞİRKETLERİNİ KURTARMAK İSTİYOR’
 
Yaşanan ekonomik kriz, Suriye ve Libya meselelerinin iktidarı ekonomik anlamda zora soktuğunu ifade eden Ersoy, “Ekonomik olarak iktidar kendine yeni beslenme alanları açmak zorunda. Dolayısı ile kanal projesi iktidarı 2023 yılına kadar finanse edebilme projesi olarak karşımızda duruyor. Kendi şirketlerini, müteahhitlerini, kurtarma projesidir. Tam bir gayrimenkul talan projesidir” diye konuştu. 
 
İktidarın ekonomi ve dış politikada sıkışmışlık içerisinde olduğunu söyleyen Ersoy, artık bu politikaların sürdürülebilir bir tarafının olmadığının herkes tarafından görüldüğünü bu yüzden iktidarın tamamen yalnızlaştığını dile getirdi. 
 
‘HİÇBİR PROJESİ YOK’ 
 
İktidarın rıza üretmek için hiçbir projesinin bulunmadığını dile belirten Ersoy, “Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) büyük oranda kazanıldığı ve en eğitimli insanların bulunduğu illeri kaybetti. Kürt sorununda, ekonomide, dış politikada da yok.  Zaten bu nedenle bizim önümüze 65 gün içinde bir seçim koydu ve koltuğa oturdu saray iktidarı. Kendi iktidarını devam ettirebilmenin yolu da kendi şer ittifaklarını kollayan politikalara devam etmek bu da onların en parlak politikasıdır” diye belirtti. 
 
‘YARARDAN ÇOK ZARARI VAR’
 
Kanal İstanbul Projesi’nin yarardan çok zararının olduğunun altını çizen Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve HDP eski Milletvekili Levent Tüzel ise projenin uzun yıllara yayılacak büyük bir borç yükü bırakacağına işaret etti. Tüzel, “10 bin kişiye istihdam sağlayacak gibi bir şey söyleniyor. Ancak bütçeye getireceği maliyete bakıldığında tıpkı yapılan köprüler, havaalanları gibi 2070’lere kadar 82 milyonu borçlandıracak. Gerçek anlamıyla genç işsizliğin yüzde 25’lere vardığı, ülkedeki krizin halka, işçilere ve emekçilere fatura edildiği günümüzde bu tür projelerle AKP ve Erdoğan halkın tepkisini bir ölçüde gidermek ve yeni vaatlerle, projelerle kayığını yüzdürme peşinde” değerlendirmesinde bulundu.
 
POLİTİK BOYUTU
 
Projenin yapımında işçi ve emekçilerin, İstanbul halkının görüşü alınmadan karar verilemeyeceğini vurgulayan Tüzel, şunları söyledi: “Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne dönük tutuma bakıldığında, ‘Hadi işinize bakın bu devlet projesi’ benzeri sözlerle bir defa İstanbul halkının görüşünün, düşüncesinin hiç hesaba katılmadığı görülüyor. 17-18 yılına gelmiş bir AKP yönetimi her alanda başarısız oldu. Sorunları büyüttü, işsizliği, yoksulluğu, yolsuzlukları, rantı, borçları büyüttü, ekonomiyi iyice dibe çökertti. Savaş siyasetiyle ulusal güvenlik çıtasını sınırlar ötesine koyarak bir bakıma bölge gücü olmak, dış politikada böyle bir siyaset izleyerek kendisini uluslararası planda vazgeçilmez bir aktör olarak gösterme arayışları ama bunun sadece politik boyutu değil bunun bir de ideolojik boyutu olduğunu da işçilerimiz, emekçilerimiz görmek zorunda.”
 
‘ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ’
 
“İşçi ve emekçiler bu projeden ne kazanacak?” diye soran Tüzel, “Hep söyledikleri kişi başına düşen milli gelir mi artacak. Hiç biri olmayacak, daha çok o bölgede yatırım yapmış arsa kapatmış inşaat şirketleri ve müteahhitler kazanacak. İşçi ve emekçilere ise bu rantın faturasını ödemek düşecek. Dolayısıyla emekçilerin de bu projeden ‘Biz kalkınırız, biz gelişiriz, refah seviyemiz artar, kişi başına düşen milli gelir artar’ gibi heveslere hayallere kapılmaması gerekir. Bu proje eğer engellenemez ve Erdoğan ‘Dediğim dedik öttürdüğüm düdük’ siyasetiyle bunu ilerletip daha ileri hamleler yaptığı taktirde proje ekonomik külfetiyle, ekolojik ve çevre yıkımıyla İstanbul’un suyundan ulaşımına, nüfus probleminden temiz havasına bir çok şeyi göz ardı edilecektir. Bu projenin durdurulması Türkiye halkı için son derece önemlidir ve biz bunun engellenmesi için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu.
 
MA / Erdoğan Alayumat