TMMOB İzmir İKK'den orman yangınlarını önlemek için uyarı

img

İZMİR – TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Orman yangınlarını önlemek için yurttaşlara ve Orman Genel Müdürlüğüne uyarılara bulunarak, 18 Ağustos günü çıkan orman yangınında yaklaşık 6 bin 500 hektarlık orman alanı ile birlikte yaklaşık 30 hektarlık dikili tarım arazisinin tahrip edildiğine belirtti.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu İzmir’de meydana gelen orman yangınlarına ilişkin değerlendirme ve bilgilendirme amacıyla basın toplantısı düzenledi. Alsancak’ta bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Lokali’nde düzenlenen açıklamayı, Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Koray Sarıkaya yaptı.
 
Dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon hektar ormanın yangınlardan zarar gördüğünü belirten Sarıkaya, Türkiye’de yılda ortalama 3 bin adet orman yangını çıktığını ve bunun sonucunda yaklaşık 10 bin hektarlık orman alanı yandığını söyledi. İzmir’de ise ortalama her yıl 250 orman yangını çıktığını vurgulayan Sarıykaya, bunun sonucunda 500 ile bin hektarlık orman alanın zarar gördüğünü ifade etti. En son 18 Ağustos günü çıkan orman yangınından sonra yaptıkları çalışmalarda yaklaşık 6 bin 500 hektarlık orman alanı ile birlikte yaklaşık 30 hektarlık dikili tarım arazisinin tahrip edildiğine dikkat çekti. Sarıkaya, Akdeniz iklim kuşağının hüküm sürdüğü coğrafyalarda ormanların genel olarak yangın riski altında bulunduğunu belirterek, “Çıkış sebebi; ister kasıt ister dikkatsizlik ve ihmal olsun, büyük çoğunluğu insan odaklı olan orman yangınları göstermektedir ki, son yıllarda yaşanan iklim değişikliklerine bağlı olarak gelecekte ormanlarımızın daha büyük tehdit altında olacağı muhtemeldir. Bu bakımdan orman yangınları ile bilimsel bir yaklaşımla doğru mücadele edilmesi gerekir. Görülmüştür ki ilimizde yaşanan yangına müdahale sırasında sevk ve idare eksiklikleri yaşanmış, teknik ve teknolojik destek yetersiz kalmıştır. Özellikle tarımda olduğu gibi ormancılık ve orman yangınları konusunda da bilgi ve deneyimi hiç olmayan Tarım ve Orman Bakanı tarafından yapılan talihsiz açıklamalar kamuoyunun kafasını karıştırmış, devlete ve kurumlarına olan güveni sarsmıştır. Orman yangınları ile mücadele, ülkedeki orman teşkilatının anayasal asli görevidir” şeklinde konuştu.
 
Sarıkaya, Orman yangınlarını önlemek için yurttaşlara şu uyarılarda bulundu: "Ormanda ve ormana yakın yerlerde ateş yakmaması ve ateşli piknik yapmaması, çevreye sönmemiş sigara ve yanıcı madde atmaması, görülen yangınları acilen Alo 177 Orman Yangını İhbar Hattı’na bildirmeleri gerekmektedir.”
 
Sarıkaya, Orman Genel Müdürlüğü’nce ise şu uyarılarda bulundu:
 
"* Orman yangınları ile mücadele için yeteri kadar parasal kaynak ayrılmalıdır.
 
* Yeterli miktarda eğitimli teknik ve idari personel görevlendirilmeli, koordinasyon, sevk ve idare eksikliği yaşanmamalıdır.
 
* Birimlerdeki teknik ve ara personel eksikliği süratle giderilmeli, alımlarda torpilin yolunu açan mülakat sistemine derhal son verilmelidir. 
 
* İzmir özelinde büyük yangınlar genel olarak Ağustos ayında çıkmaktadır. Bu tarihlerde ve meteorolojik olarak riskli zamanlarda alarm halinde olunmalıdır.  
* Yangın önlemeye dönük halkın bilinçlendirilmesine yönelik eğitimlere önem verilmelidir.
 
* Yangın sezonundan önce orman yolları ile yangın emniyet yol ve şeritlerinin bakımları eksiksiz olarak yapılmalıdır.
 
* Kullanılmakta olan makine ve ekipman ile teçhizatlar bakımlı ve ihtiyaca cevap verecek nitelikte olmalıdır.
 
* Kullanılmakta olan ilk müdahale aracı, arazöz, su tankı, helikopter, paletli traktör, greyder ve benzeri araçlar bakımlı ve sürekli çalışır halde olmalıdır.
 
* Belirtilen araçlar belli sayıda kadrolu personel ile çalıştırıldığından hiçbir şekilde kadrosu eksik araç göreve çıkarılmamalıdır. Son yıllarda tasarruf tedbirleri veya devletin küçültülmesi uygulamasına paralel olarak yer ekiplerindeki personel sayıları eksilmiş, hatta bazı ekiplerin personel sayısı neredeyse yangına müdahale edemeyecek miktara düşmüştür. Bu ekiplerin kadroları derhal doldurulmalıdır.
 
* Yangın söndürme ve belirtilen ekipmanlarda çalışacak olan orman işçileri, orman-halk ilişkilerinin sağlanması bakımından ya orman köylüsü ya da orman kenarı köyü nüfusuna kayıtlı kişilerden objektif kriterlere göre seçilmeli, uygulamada siyasi ranta prim verilmemelidir.
 
* Kurumda uzmanlaşma ve liyakata önem verilmeli, uzman personelin uzman olmadığı başka alanlara tayini ve görevlendirilmesi önlenmelidir.
 
* Önceki yıllarda yararlanılan amfibi uçaklar topoğrafyanın uygun olduğu bölgelerde ve ana sırtlarda yangını yavaşlatma ve hızlı müdahale bakımından diğer hava araçları ile koordineli olarak kullanılmalıdır. Burada yönetim kademesindekilerin kişisel tercihlerinin değil ülke menfaatlerinin düşünülmesi gerekmektedir. Özel şirketlerden uçuş garantili hizmet alım ihaleleri yöntemiyle yapılan tercihlerin ne yazık ki yangın sırasında yeterli olmadığı görülmüştür.
 
* Her yangında yaşanan bilgi kirliğinin önlenmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi bakımından yangının seyri ve yanan alan miktarı hakkında tek bir merkezden belli aralıklarla şeffaf ve doğru bilgi akışı sağlanmalıdır. Kamuoyundan bilgi gizlenme yoluna gidilmemelidir. Bizler sınırlı imkanlarımıza rağmen teknik birikimimiz ve duyarlılığımız ile yangının söndürülmesinden birkaç gün sonra uydu görüntüleri ile yaşanan afetin boyutları hakkında bilgi verirken, ilgili bakanlığın drone, insansız hava araçları gibi tüm teknolojik olanaklara sahip iken bunları devreye sokmayıp yangından etkilenen alanla ilgili net bir bilgi vermek yerine ‘yanan alanın 500 hektar olduğunu düşünüyoruz’ gibi dayanaksız bir söylemi tercih etmesi düşündürücüdür.  
 
* Mevzuata göre Orman Genel Müdürlüğü dışında hiçbir kurumun orman alanları için ağaçlandırma kampanyası yapma yetki ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak Orman Genel Müdürlüğü de 4122 sayılı yasaya göre talep eden vatandaşların ağaçlandırma bağışlarını doğrudan alma ve sadece ağaçlandırma hizmetlerinde kullanmakla yükümlüdür. İzmir; meslek örgütü, sendika, STK ve diğer vatandaş dayanışmalarının en yüksek olduğu il olması bakımından bu ve benzeri doğal afetlere karşı ve ağaçlandırma faaliyetlerine en üst seviyede ilgi gösterilmektedir. Bu duyarlılığın sonucu olarak gelişen doğal refleks görmezden gelinmemeli, vatandaşın yanan alan için doğrudan bağış talebi başka bir aracı kurum araya konmaksızın kabul edilmelidir.”