2018 ekolojik yıkım ile geçti: Anlayış değişmedikçe tahribat büyüyecek

img
İZMİR – Türkiye’de 2018 yılında yaşanan ekolojik tahribatlara dikkat çeken Ekolojist Erol Çırak, doğayı sermayeye peşkeş çeken anlayışla ülkeyi yönetme anlayışı devam ettiği sürece durumun daha da kötüye gideceğini belirterek, "2019'da 2018'i aratacak doğa tahribatları yaşanabilir" dedi. 
 
Türkiye’de 2018 yılına ekolojik olarak bakıldığında; binlerce hektar ormanın kül oldu, doğal koruma alanları imara açıldı, meraların imar ve sanayiye verildiği, altın, taş ve maden ocaklarına yenilendi, birçok kentte enerji çeşitliliği adına doğada yaşatacağı tahribatlar düşünülmeden santraller açıldı. 
 
BİNLERCE HEKTAR ORMANLIK ALAN KÜLE DÖNDÜ
 
Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, yıl içerisinde 941 yangınlarda 2 bin 542 hektarlık alan da zarar gördü. Akdeniz, Marmara, Ege ve Karadeniz Bölgesi’nde çeşitli nedenlerle çıkan ya da çıkartılan yangınlarla ormanlık alanlar küle döndürdü. Bölge kentlerinde  ise askeri operasyonlardan kaynaklı binlerce hektar alan küle döndü. Yaz ayları boyunca Dersim ve Şırnak’ta kırsal kesimlerde çıkan orman yangınları söndürülmediği gibi yurttaşların söndürmeleri de engellendi. 
 
DİCLE NEHRİ VE HEWSEL ZORDA
 
UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan Diyarbakır Surları ve Hewsel Bahçeleri'ndeki tarihi, kültürel tahribatlar devam etti. Dicle Vadisi Projesi ile Hewsel Bahçeleri'nin Diyarbakır Surları ile bütünleştiği alan yapılaşmaya açılmaya çalışıldı. Dicle Barajı'nda kapaklardan birinin kopması sonucu Hewsel Bahçesi’nin büyük bir bölümü de sular altında kaldı. Yine Dicle Nehri üzerinde kurulma çalışmaları devam eden Ilısu Barajı nedeniyle bölgede 12 bin yıllık geçmişe sahip olan Hasankeyf sulara gömülme tehlikesi yaşıyor. Bölgedeki tarihi yapılar Danıştay kararına rağmen bir bir yerlerinde sökülerek beton bir alana taşındı. 
 
AKKUYU'DA TEMEL ATILDI 
 
Mersin'in Gülnar ilçesinde tüm tepkisine rağmen 3 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinin temeli atıldı. Öte yandan Mersin’in Silifke, Anamur ve Aydıncık ilçelerinde 7 farklı şirket tarafından 45 bin tona yakın kapasiteli, çeşitli büyüklüklerde 32'nin üzerinde balık çiftliği kurulması planlanıyor. 
 
İSTANBUL YEŞİL ALANA HASRET KALACAK’
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Ağustos’ta açıkladığı “100 Günlük Eylem Planı”nda uzun süredir gündemde tuttuğu Kanal İstanbul Projesi’nin hayata geçirileceğini belirtmişti. Büyükçekmece lagününden başlayarak yukarı doğru çıkan bir bölgede yapılması planlanan kanal ile kentin en önemli sularını sağlayan, nefes alma alanlarından bir tanesi yok olacak. Projeyle birlikte lagünün çevresindeki tarım alanlarının tamamı yok edilecek. İstanbul yeşil alana ve temiz havaya hasret kalacak.  
 
YENİ TERMİK SANTRALLERİ YOLDA
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010-2016 yılı verilerine göre, 2010 yılında termik santraller tarafından kullanılan su miktarı, 4.2 milyar metreküp iken, 2016 yılında bu oran  8.6 milyar metreküpe yükseldi. Artışın sebebi Türkiye’deki üretilen enerjinin yüzde 55’ten fazlasının termik santrallere dayalı üretilmesi nedeniyle ihtiyaç duyulan soğutma suyundan kaynaklandığı belirtildi. Bu verilere rağmen; 2018 yılında, Çanakkale, Adana, Trakya, Konya, İzmir, Muğla, Zonguldak, Bartın ve Kütahya’da 60 yeni termik santral kurulması planlandı. Termik santrallerin ihtiyacı için su yataklarına yakın yerlerde kurulacak olması içme suyu yataklarını tehdit ediyor. 
 
İZMİR'E 6 RES DAHA GELİYOR
 
Türkiye Rüzgar Enerji Birliği (TÜREB) tarafından en son olarak Ocak 2017 tarihinde güncellenen Türkiye enerji istatistik raporlarına göre İzmir'de işletme halinde olan 38 RES bulunulurken, 6 RES'de inşa halinde olduğunu raporlarında belirtildi.
 
ALTIN MADEN PROJESİ İPTAL EDİLDİ
 
İzmir'de 2011 yılında başlayan Efemçukuru su havzasında Altın Madeni Projesi devam etti. 2018 Ocak ayında İzmir Tabip Odası, Efemçukuru’ndaki Altın Maden Projesi’nde kapasite arttırılmaya ilişkin kentin içme suyu için tehlikeli olduğunu ve ÇED raporunun iptali için dava açtı. İzmir’in temiz su toplama havzası olan Efemçukuru köyünde 2008 yılında Bakanlar Kurulu tarafından TÜPRAG’a ait Efemçukuru Altın Madeni için acele kamulaştırma kararı alınan 35 parselden ikisinin sahibi Ahmet Karaçam, 10 yıllık hukuki mücadelesini kazandı. 
 
PETROL SIZINTILARI DENİZİ KİRLETİ
 
Urla ilçesinde de 12 Ocak tarihinde Ege Üniversitesi’nin ısınmada kullandığı yakıtın tankında meydana gelen sızıntı sonrası fuel oil denize aktı. Yaşanan sızıntı nedeniyle tankın içinde bulunan yakıt, yağmur suyu tahliye kanalıyla, Urla'da teknelerin de bağlı bulunduğu iskeleye aktı. 2 Eylül tarihinde ise, Aliağa ilçesinde meydana gelen petrol sızıntısının Yeni Foça sahiline kadar ulaşmıştı. Kıyıya da vuran petrol tabakası hakkında yetkililer temizleme çalışmaları günlerce sürdü. Petrol sızıntısından dolayı Aliağa, Foça, Urla'da deniz kirletilirken, doğada birçok balık ölümleri yaşandı. 
 
JES'E KARŞI DİRENİŞ KAZANDI
 
İzmir’in Karabağlar ilçesinin Uzundere Mahallesi'nde AKP'ye yakınlığı ile bilinen Adem Petrol, Termal, İnşaat, Turizm, Maden, Enerji İthalat İhracat ve Sanayi A.Ş. tarafından mahallenin ortasına iki adet JES kuyusu açılmak istenmesine karşı mahalle sakinleri nöbete başlattı.  12 gün boyunca tutulan nöbetin ardından JES kuyularına karşı mahalle sakinleri İzmir 1'inci İdare Mahkemesi'ne “Yürütmenin durdurulması” talebiyle başvuruda bulundu ve mahkeme bölgedeki zeytin ağaçlarının zarar göreceği gerekçesiyle projenin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Ancak aynı şirket, aynı bölgede 3 adet jeotermal kuyusu açmak ve JES kurmak için yeniden ÇED raporu aldı. Yeniden ÇED raporu verilmesi üzerine mahalle sakinleri bir kez daha nöbete geçti. 2 Temmuz tarihinde Uzundere mahalle sakinlerinden 271 kişinin imzası ile İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne “Yürütmenin durdurulması” talebiyle dava açtı. İzmir 1'inci İdare Mahkemesi tarafından açılan davada, raporun “Kanuna aykırı olduğu" belirtilerek proje iptal etti. 
 
KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİ 
 
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Binali Yıldırım, 2011 yılında İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı iken, kent için bulunduğu 35 vaat arasından biri olan Körfez geçiş projesi İzmir için rant politikaların hedefi haline geldi. Üçkuyular - Çiğli arasında yapılması planlanan İzmir Körfez Tüp Geçiş projesi İzmir Körfez’ine batırma tünelle kentin iki yakasının raylı bir sistemle birbirine bağlanması planlanıyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Ege Çevre ve Kültür Platformu ve Doğa Derneği'nin İzmir Körfez Geçiş Projesi karşısında açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı verildi.  Projeye ilişkin ÇED Raporu onaylanmasıyla birlikte kurumlar yeniden projenin iptali için mahkemeye başvurdu. Ağustos 2018'de verilen yürütmeyi durdurma kararının ardından İdare Mahkemesi, ÇED olumlu kararını da iptal etti. 
 
STAR RAFİNESİ TESİSİ AÇILDI
 
Aliağa ilçesinde Azerbaycan Devleti Petrol Şirketi SOCAR tarafından inşa edilen “Star Rafineri” tesisin açılışı 19 Ekim’de AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in katılımı yapıldı. Yıllık 10 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi bulunan tesis, yaklaşık 6.3 milyar dolar yatırımla kurulduğu belirtilirken, tesis açılışında konuşan Erdoğan, "Bu rafineri Türkiye'nin en büyük yerlileştirme projesidir” sözlerini sarf etti.
 
JES'E KARŞI ÖNE ÇIKAN MÜCADELE
 
Aydın'da JES'ler için verilen "ÇED gerekli değildir" kararlarının ardından 2018 yılında da JES projeleri birbiri ardına geldi. Efeler ilçesine bağlı Kızılcaköy'de kurulmak istenen JES kuyularına karşı mahallede yaşayan yurttaşlar çadır kurarak nöbetlerine aralıksız devam ediyor. 
 
SARAY ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
 
Çevre Mühendisleri Odası Muğla Şubesi, 2018 yılının il çevre durum raporunda, 2018 yılında 38 Maden, 5 enerji, 2 Sanayi, 11 Tarım, 1 Atık- Kimya, 6 Ulaşım kıyıları, 9 turizm toplam 72 "ÇED Gerekli değildir" raporları verildiğini açıkladı. Marmaris ilçesi Okluk koyundaki  8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yazlık konutu Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan için yıkılarak yeniden inşa çalışmaları devam ediyor. Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde bulunan doğal SİT alanı olarak koruma altına alınan Okluk koyuna yazlık saray için art arda plan değişiklikleri yapılarak, inşaat alanı 20 hektardan 65 hektara çıkarıldı. Gökova Körvezi, Marmaris, Ula, Merteşe bölgesi Bakanlar Kurulu kararı ile imara açılan Birinci Derece Doğal SİT Alanı ise 34 bin 162 hektarlık alan, 12 bin 544 hektara düşürüldü. Bu alanın 2 bin 447 hektarı ise denizde yer alıyor.
 
ZOR BİR YIL OLDU
 
Türkiye’de bir yıl boyunca yaşanan ekolojik tahribatı değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi üyesi Erol Çırak, yılın ekolojistler için zor ve mücadele dolu geçtiğini söyledi. Türkiye’de geçmişten bugüne bütün hükümetlerin ekolojik sorunları gündemine almadığını hatırlatan Çırak, AKP hükümetinin ekolojiye karşı rantçı bir anlayışının olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın "İstanbul’a ihanet ettik" sözlerini hatırlatan Çırak, mevcut hükümet tarafından İstanbul’un yaşanılamaz bir kent haline geldiğini vurguladı. 
 
'ENERJİ İHTİYACI İÇİN DOĞA TALAN EDİLİYOR'
 
"İstanbul'u bitiren rantçı anlayışın Türkiye’nin her yerine göz dikerek rantçı politikalarıyla karşımıza çıkıyor" diyen Çırak, şunları ifade etti: "Bergama Ovacık, Uşak Eşme, Kozak yaylası ve Kaz dağları gibi projelerle madencilik sektörü var. Madencilik, doğayı talan ederken havayı ve suyu elimizden alıyor. Yani doğada ciddi tahribatlara yol açıyor. Tarımsal verimliliği çok fazla etkiliyor. Valiliklerce madencilikte kapasite artırım raporları ve ÇED raporları veriliyor ve bunlar çok kısa zamanlar içinde onaylanıyor.  İzmir’in Aliağa ilçesinde bulunan petrol kimya tesislerinin ve demir söküm atölyelerinin olması bölgede var olan enerji ihtiyaçlarını artırıyor. Dolayısıyla bu enerji ihtiyacını ortadan kaldırmak amacıyla özel şirketlere termik santraller için onay veriliyor. Aliağa ve bölgesi ağır metal atıklardan doğan kirli gazlar Foça ilçesinden Menderes bölgesine kadar havzamızı kirletiyor. O termik santrallerin atık maddeleri denize karışıyor ve denizdeki canlılarını yok ediyor. Foça Ilısu'da ormanlık alanlarda termik santrallerin atık cürufları dağ tepeleri oluşturdu. Yani İzmir yaşanılamaz hale geldi. Muğla’nın Yatağan ilçesinde bulunan termik santraller yüzünden nefes alınamayacak tablo açığa çıktı. Manisa’nın Yırca köyünde termik santral için 1 günde 5 bin üzerinde zeytin ağacının yok edildiğini gördük.”
 
'ÜLKE SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ'
 
Dünyanın hiç bir ülkesinde gemi sökümün yapılmadığını altını çizen Çırak, dünyadaki bütün hurda gemilerin sökümlerinin Türkiye’de yapıldığına dikkat çekti. Bu işlemin kanser hastalığının yolunu açtığını söyleyen Çırak, Türkiye'nin her yönüyle sermayeye peşkeş çekildiğini söyledi. 
 
Türkiye’de yer altı sularının enerji santrallerinin kullanımı için hızla tüketildiğini söyleyen Çırak,“Ege Bölgesi’nde başta olmak üzere çok sayıda RES var. Özellikle Karaburun, Çeşme, Urla, Kemalpaşa ve Kuşadası bölgesinde yer alıyor. Bu RES’ler mantar gibi çoğalmış ve gelişi güzel merkezlere çok yakın noktalarda kurulmuştur. Karaburun, Urla ve Çeşme tarafında 12 Adet RES projesine onay verdiğini biliyoruz. Bunun bir kısmı yapıldı. Türkiye’de hiçbir yasal engel tanınmıyor. RES’lerin kurulmasında ormanlık alanlarda çok fazla ağaçlar yok ediliyor. Taş ocakları Ege bölgesinin çok değişik noktalarında kontrolsüz taş ocakları yapılıyor. Sürekli toz ve içindeki kimyasallar ile tarım arazileri kullanılamaz hale geliyor" ifadesinde bulundu. 
 
ANLAYIŞ VE POLİTİKA DEĞİŞMEDİKÇE...
 
Mevcut hükümet ve politikaları devam ettiği sürece doğadaki talan anlayışının da süreceğine işaret eden Çırak, bu kapsamında bakıldığında 2019'un 2018'i aratacak şeyler yaşanabileceğini söyledi. Anlamsız ve gerçek dışı yatırım politikalarının sonucunda doğada ciddi tahribatlar yaşandığını söyleyen Çırak, hükümetin doğanın talanını kolay yol olarak gördüğünü vurgulayarak şunları dile getirdi: "Çünkü yer altı kaynaklarını ve yer üstü kaynaklarını peşkeş çekmek kolay geliyor. Yurttaşa ait ne varsa ‘acil kamulaştırma’ adı altında talan ediliyor. 2019 yılı doğa tahribatının ve ekolojik yıkımlarının da yılı olacaktır. Hükümet ekolojik yıkımdan para bulmayı düşünüyor.” 
 
'SAVAŞ POLİTİKALARI DA YIKIMI GETİRDİ'
 
Suyun da sermayeye peşkeş çekildiğine dikkat çeken Çırak, batıda yaşananların yanı sıra bölge kentlerinde yıkım ve talanın savaş politikaları ile bağlantılı olduğunu ifade etti. Çırak, Kürt kentlerinde dağların bombalanması, ormanların ateşe verildiğini belirterek, kültürel ve tarihi değerlerin de ekolojik tahribatla birlikte yok edildiğini söyledi. 
 
MA / Ruken Demir