‘Hasankeyf’ten Kaz Dağları’na dayanışma köprüsü örülmeli’ 2019-09-10 09:03:00 ÇANAKKALE – Kaz Dağları’nda inşa çalışmalarına devam edilen altın madenine tepki gösterip, ekolojik yıkımlara karşı duyarlılık çağrısı yapan doğal yaşam savunucuları, Hasankeyf’ten Kaz Dağları’na dayanışma köprüsü örülmesi gerektiğini belirtti. Kanada merkezli altın arama şirketi Alamos Gold ve yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından Kaz Dağları'nda açılmak istenen altın madeni projesine karşı bölge sakinleri ve doğal yaşam savunucularının Kirazlı’da bulunan Balaban mevkiinde başlattığı “Su ve Vicdan Nöbeti”, zorlu fiziki koşullar ve yine eyleme dönük karalama çabalarına rağmen hala ısrarla devam etmekte. 47’nci gününe ulaşan nöbet eylemine olan kamuoyu ilgisinin gün geçtikçe büyümesi üzerine hükümet yanlısı medya tarafından eyleme yönelik karalayıcı haberler servis edilmeye başlandı.    KARALAMA KAMPANYASI   Algı yaratmak üzere servis edilen “Kaz Dağları yalanı” “200 bin değil 13 bin ağaç kesildi” ve “Nöbet tutarak işgalcilik yapıyorlar” gibi bu haberlerle kamuoyunun eyleme dönük ilgi ve desteğinin kırılması amaçlandı. Ancak, on binlerce kişi 5 Ağustos günü Kaz Dağları’na akın ederek yaratılmak istenen bu algıya ve ekolojik yıkıma kapı aralayan politikalara yanıt verdi.    8 Ağustos’ta toplanan parti MYK’sinde konuşan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kaz Dağları üzerinden bir manipülasyon yaratılmaya çalışıldığını iddia ederek, bu konunun kendileriyle alakası olmadığını ve ilerleyen tarihlerde Kaz Dağları’na kendisinin de gideceğini söyledi.   CHP’Lİ BELEDİYE KAYYUMLARDAN SONRA DESTEĞİNİ ÇEKTİ   İktidar sorumluktan kaçıcı bu söylem ve politikaları üretirken, başlangıçta “Su ve Vicdan Nöbeti”nin öncülüğünü yapan CHP’li Çanakkale Belediyesi ise, İçişleri Bakanlığı’nca HDP’li üç büyükşehir belediyesine 19 Ağustos’ta kayyum atanmasının hemen ertesinde Kaz Dağları’nı kurtarma iddiasından vazgeçti ve nöbetten desteğini çektiğini açıkladı. Gerekçesini ise, “Kaz Dağları farklı yerlere çekilmeye çalışılıyor, bundan sonra burada nöbette kalmayacağız” diyerek açıklayan Belediye, nöbet alanına daha önce kurduğu çadırları, tuvaletleri ve içme suyunu da kaldırdı.   NÖBETE DEVAM KARARI   Havuz medyası tarafından hedef alınmaları, CHP’li belediyenin desteğini çekmesi gibi olumsuzluklara rağmen bölge halkı ve doğal yaşam savunucuları nöbet eylemlerini sürdürmekte kararlı. Mezopotamya Ajansı (MA) konuşan nöbet eylemcileri, bedeli ne olursa olsun Kaz Dağları’nda altın arama faaliyetleri son bulana dek mücadele edeceklerini belirtti.   ‘BU TALAN DÜZENİ BÖYLE DEVAM EDEMEZ’   Bugün sadece Kaz Dağları’nda değil, Türkiye’nin birçok farklı bölgelerinde ekolojik tahribatların hız kazandığını belirten nöbet eylemi destekçilerinden Hayri Poturlar, bu tahribatların mafyavari iktidarlarca büyük bir zevk alınarak yapıldığını kaydetti. “Bu yıkım düzeni, bu talan düzeni böyle devam edemez. Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu yapılanlarında bir sonu vardır” diyen Poturlar, şöyle devam etti: “Türkiye’de sadece ekolojik anlamda değil, siyasal anlamda da büyük bir savaş var. İktidar inkar ve imhayı önüne koymuş durumdadır. Bunu Türkiye’nin her yerinde görebiliyoruz. cezaevleri insan dolu. Aydınlar, gazeteciler milletvekili, belediye başkanları herkesi içeriye atıyorlar. Bu yaptıkları yıkımdan ve talandan da övünüyorlar.” Poturlar, Kaz Dağları ile birlikte Salda Gölü ve diğer yerler için gösterilen duyarlılığın Hasankeyf için de gösterilmesi gerektiğini ifade etti.    ‘ŞAHİT OLDUKLARIMIZ AKLIMIZIN UCUNDAN GEÇMEZDİ’   Poturlar, “Medyadan ve kendi yakınlarımızdan buradaki yağmayı, talanı görüyor duyuyorduk. Ama biz iktidarın bu doğal yaşama verdiği zararı gözlerimizle görmeye ve burada günlerdir nöbette olan arkadaşlarımıza destek olmak için geldik. Burada gördüğümüz, şahit olduklarımız aklımızın ucundan geçmezdi. Burada yapılanların ülkemize hiçbir faydası yok. Buradan sadece yabancı sermayeler ve yerli iş birlikçileri kazanacaktır” diye belirtti. Ancak yine de umutsuz olmadığını dile getiren Poturlar, tüm bunların siyasi iktidarın sonunun başlangıcı olarak okunması gerektiğini belirtti.   ‘HASANKEYF’TEN KAZ DAĞLARI’NA DAYANIŞMA KÖPRÜSÜ’   Destek için nöbet alanına gelen ziyaretçilerden biri olan Haydar Şimşir, burada Kaz Dağları’nı korumak için bir araya gelen insanların arasında olmaktan son derece mutlu. Daha geniş kitlelerin buraya gelip, yol açılan yıkımı görmesi gerektiğini söyleyen Şimşir, Kaz Dağları’nın bugün önemli bir sembol haline dönüşse de, daha birçok yerde doğa katliamları yapıldığına işaret etti.  Şimşir, bu yıkımların önüne geçmek için yapılması gerekeni ise, “Binlerce yıllık Hasankeyf’te de aynısı yapılmaya çalışılıyor. Aynı duyarlılığın oraya da gösterilmesini istiyoruz. Hasankeyf’ten Kaz Dağları’na bir an önce bir dayanışma köprüsü örülmelidir” sözleriyle dile getirdi.   ‘YIKIMA KARŞI DURMAMIZ GEREKİYOR’   Tiyatro oyuncusu olan Ali Yalçın da, eylemin ziyaretçilerinden. Kendisi de Çanakkaleli olan Yalçın, eyleme neden katıldığını şöyle ifade etti:  “Tiyatro oyuncuları olarak bugüne kadar hep halkın sesi olmak istedik. Bugün de onun için buradayız. Beynim ve yüreğim buraların katledilmesine razı değil, asla da olmayacak. Çocuklarımıza, torunlarımıza güzel bir gelecek bırakmak istiyorsak, bu yıkıma karşı durmamız gerekiyor. Burası bir kıvılcımın çakıldığı yer. Herkes Kaz Dağları’nı duydu. Ama diğer yerleri duymaya biliyorlar. Kendine insanım diyen herkesin bu yapılanlara dur demesi gerekiyor.”    ‘DOĞANIN IRKI MİLLİYETİ OLMAZ   Doğanın “ırkı ve milliyeti olmadığını” söyleyen bir diğer tiyatro oyuncusu Gülşen Oskan Uluskan ise, dolayısıyla tüm ekolojik saldırılara aynı tepkinin verilmesi gerektiğini vurguladı. Uluskan, “Doğa insana hayat verir. İnsanın nefes almasını sağlar. Doğa katledildiği zaman, toprağın altına siyanür karıştığı zaman hayat durur, yaşam durur. Bütün amacımız bu katliamları durdurmak” diye konuştu.   ‘ÇOCUKLARIMIZA TEMİZ HAVA VE SU BIRAKALIM’   Doğa katliamlara karşı her yerde olacaklarını belirten ziyaretçilerden Gül Morali de, nöbet alanından herkese “Çocuklarımıza temiz hava ve su bırakmak için dağları, tepeleri, çiçekleri, ağaçları ve böcekleri koruyalım” diye seslendi.   MA / Barış Ceyhan