Süleyman Şah Türbesi ve ‘zamanın ruhu’

img

HABER MERKEZİ - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hainden kahraman olur mu?” sözleriyle yüklendiği AKP iktidarı, Süleyman Şah Türbesi’ni 5 yıl önce YPG'nin yardımıyla DAİŞ’ten kurtarabilmişti. “Eşme Ruhu”na Fatiha okutan AKP’nin bugün içine düştüğü durum, Öcalan’ın 2013 yılı Newrozu’nda okunan mektubunda saklı. 

 
Suriye'nin Halep şehrine bağlı Karakozak köyü sınırları içerisinde ve Fırat Nehri kıyısında bulunan Türkiye toprağı Caber Kalesi'ndeki Süleyman Şah Türbesi’nin, bölgedeki DAİŞ tehdidi karşısında 2015 yılının 21 Şubat gecesi Türkiye sınırına yakın bir bölge olan Suriye Eşmesi'ne nakledilmesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri ile bu olayın yıldönümü öncesinde yeniden gündeme oturdu. 
 
Kılıçdaroğlu, partisinin geçtiğimiz Pazar günü yapılan 37. Olağan Ankara İl Kongresi'nde Türkiye’nin İdlib’te karşı karşıya kaldığı durum nedeniyle AKP’yi Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması üzerinden hedef aldı. Kılıçdaroğlu, AKP’ye şu sözlerle yüklendi: “Ne oldu Suriye meselesi? 24 saatte Emevi Camisi’ne gideceklerdi, 3 milyon 600 bin Suriyeli Türkiye’ye geldi. 24 saatte Emevi Camisi’ne gideceklerdi, Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırmak zorunda kaldılar. Türbeyi kaçırırken de kendilerini kahraman ilan ettiler. Hainden kahraman olur mu?”
 
Ne AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne de partinin diğer yetkili isimlerinden Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine yanıt gelmiş değil. 
 
GELEN KRİPTOLU MESAJ
 
CHP liderinin bugün nakli üzerinden iktidarı sıkıştırdığı Süleyman Şah Türbesi’nin, yanı başındaki Saygı Karakolu'nda görevli 28 asker ve buradaki tarihi emanetler ile taşınması, bu konuda saklanan gerçeklere rağmen o dönem süren Çözüm Süreci’nin önemli adımlarından biriydi. 
 
“Şah Fırat Operasyonu” adı verilen nakil harekatına Saygı Karakolu'ndan gelen kriptolu mesajla başlanmıştı. O mesajda, Kobanê’ye yönelik saldırıları sırasında Türk askerleri sınırda yan yana fotoğraf verseler de, YPG güçlerinin direnişiyle yenilen DAİŞ üyelerinin türbeye yönelik bir provokasyona girişebileceği belirtiliyordu. 
 
Bu tehdit üzerine harekete geçen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başında olduğu AKP Hükümeti, İmralı'da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile başlatılan diyalog doğrultusunda istihbarat birimleri üzerinden YPG ile temas kurup, yardım istedi. Bu temasların ardından operasyonun hazırlıklarına Kobanê Kanton Başbakanı Enver Muslim’in 19 Şubat 2015 günü Ankara'ya yaptığı sürpriz ziyaretin ardından başlandı.
 
21 ŞUBAT GECESİ HAREKETE GEÇİLDİ
 
Son derece gizli yürütülen hazırlıkların tamamlanması ile 21 Şubat gecesi saat 21.00'da düğmeye basıldı. Suruç’taki Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan YPG güçlerinin bilgisi dahilinde Kuzey Suriye topraklarına giriş yapan 39 tank, 57 zırhlı araç, 100 araç ve 572 askeri personel, yine YPG güçlerinin eşliğinde Kobanê kentinin içerisinden geçip, 35 kilometre güneydeki türbeye ulaştı. Saat 04.45'te türbedeki 38 asker, beraberlerindeki naaşlar ile kutsal eşyalarla Kobanê’nin batısındaki Eşme köyüne nakledildi. Nakil işleminin ardından Karakozak’taki karakol patlayıcılarla imha edilirken, nakil sırasında meydana gelen kazada karakolda görev yapan 1 asker hayatını kaybetti.
 
Süleyman Şah Türbesi’nin YPG güçlerinin katılımı ile nakledildiğine dair ilk bilgiler, sabah saat 08.35’te Dicle Haber Ajansı (DİHA) tarafından fotoğraflarıyla servis edildi.
 
Kamuoyunun gündemine oturan bu haber sonrası Başbakan Ahmet Davutoğlu, operasyonla ilgili Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile Genelkurmay karargahında kameraların karşısına geçti. Davutoğlu, basın mensuplarınca yöneltilen “Herhangi izin alındı mı bir operasyon için işbirliği yapıldı mı?” sorusuna verdiği “Bu operasyonun kararı Ankara'da alınmıştır. Hiçbir merciden ne izin ne de yardım talep edilmiştir” yanıtı ile YPG ile kurulan koordinasyonu inkar etti. 
 
YPG AYNI GÜN YANIT VERDİ 
 
Bunun üzerine aynı gün YPG Genel Komutanlığı konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, "Türk ordusuna bağlı zırhlı araçlar ve askerlerin katılımıyla dün gece Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik bir operasyon düzenlenmiştir. Bu operasyon YPG komutanlığımızın bilgisi dahilinde ve YPG Kobanê güçlerimizin katılımıyla gerçekleştirilmiştir" denildi. 
 
YPG açıklamasında, Türkiye’nin “işbirliğini” sakladığı operasyonun planlanmasına dair şu bilgiler yer alıyordu: "Türk devletinin talebi ve koalisyon güçlerinin isteğini değerlendiren komutanlığımız insani boyutları ön planda olan operasyonda bir sakınca görmemiş ve onay vermiştir. YPG Kobanê Komutanlığımızca belirlenen yetkili arkadaşlarımız ile Türk devlet yetkilileri arasında yürütülen 4 günlük tartışmalar ardından operasyon planlaması somutlaştırılmıştır. Bu çerçevede dün gece saat 21.00'da Türk ordusuna bağlı zırhlı araçlar ve belli sayıda asker Mürşitpınar Sınır Kapısı'ndan Kobanê Kantonu sınırları içine girmiştir."
 
AÇIKLAMA MECLİS'TE OKUNDU
 
Konuya ilişkin siyaset ve medyada ‘YPG’den destek alındı mı, alınmadı mı?’ tartışmaları yapılırken, HDP Van Milletvekili Nazmi Gür 23 Şubat’ta YPG’nin bu konudaki bildirisini Meclis kürsüsünden okuyup,  YPG ve Türkiye'nin yaptığı iş birliğinin çözüm süreci açısından da olumlu bir etkisinin olacağını zikretti.
 
24 Şubat günü Meclis’te partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hedefinde ise, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu ve Necdet Özel vardı. Erdoğan ve Davutoğlu’nu adeta topa tutan Bahçeli, Genelkurmay Başkanına ise “Özel Paşa senin için vatan nedir. Harbiye’de vatan konusu işlenirken dersi mi kırdın, okuldan mı kaçtın?” diye seslenecekti.
 
'EŞME RUHU'
 
Siyasette türbe üzerinden yaşanan bu gerilimle gidilen 21 Mart Newrozu, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’da paylaşılan mesajıyla farklı bir içerik kazandı. İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan mektubunda Kobani direnişini ve zaferini selamlayan Öcalan, Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması konusunda devletin YPG ile kurduğu ilişkiyi “Eşme Ruhu” olarak tanımlayıp, halklar arasındaki yeni tarihin sembolü olarak gösterdi. 
 
Fakat Ortadoğu coğrafyasında yeni bir kapıyı aralayabilme potansiyeli taşıyan ‘Eşme Ruhu’nu savunamama acziyetine düşen iktidarın bu yaklaşımı ile 23 Mart’ta Genelkurmay Karargahı’ndan yapılan açıklamada, doğrudan Öcalan’ın ‘Eşme ruhu’ açıklamasına atıf yapılarak, TSK ile YPG’nin işbirliği yaptığı haberlerinin gerçek dışı olduğu ileri sürülmeye devam edildi. 
 
7 Haziran 2015’de gidilen genel seçimlerde tek başına iktidar olma şansını yitiren AKP, yürütülen ‘çözüm süreci’ni Ceylanpınar’da işlenen ‘kuşkulu’ polis cinayetleri nedeniyle sonlandırıp, kurulan masayı devirdi. 'Eşme Ruhu'na Fatiha okutan bu kararla ülkede süreçle birlikte oluşan nispi demokratik ortam dinamitlenip, despotik uygulamalara kapı aralandı. Bu politika değişikliği sadece ülke içerisinde sınırlı kalmayıp, Suriye başta olmak üzere ülke dışında da taşların yerinden oynamasına ve Türkiye’yi bugün İdlib ve Libya krizlerinde karşı karşıya olduğu sıkışmaya götürdü. 
 
KAÇIRILAN NEYDİ?
 
Halbuki “Eşme Ruhu” olarak tarif ettiği anahtarla, Ortadoğu’daki kaosa halklar lehine kazanımlarla son verilebileceğini söyleyen Öcalan, aksi yöndeki bir yaklaşımın sonuçlarını ise henüz çözüm sürecinin başında, yani 2013 yılı Newrozu’nda açıkça dile getirmişti. Öcalan'ın o yıl ki Newroz mesajında AKP’nin bugün içte ve dışta içerisine girdiği hali özetler şekilde sarf ettiği “Zamanın ruhunu okuyamayanlar tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler uçuruma sürüklenirler” sözleri, ‘kaçırılan’ şeyin sadece Süleyman Şah Türbesi değil, “zamanın ruhu” olduğunu da anlatan bir yerde duruyor.
 
MA / Ömer Çelik