HEP'ten HDP’ye demokratik siyaset ve ittifak ısrarı

img

ANKARA – Kürtler, sol-sosyalist, müslüman, ekolojist, feminist siyaset ve bireylerin buluştuğu HDP, 4’üncü Büyük Olağan Kongre ile yeni dönem mücadele hattını oluşturacak. Parti yeni dönemde “Türkiyelileşme” ve “demokrasi ittifakı” perspektifine dayanan “Üçüncü Yol” stratejisini daha da büyütüp, genişletme amacında.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 23 Şubat Pazar günü Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştireceği 4’üncü Büyük Olağan Kongresi’nin hazırlıklarında sona gelindi. Yapılacak kongrede eş genel başkanlık ve MYK seçimi yapılıp, yeni dönemin mücadele hattı belirlenecek. 
 
Parti bu yönlü yol haritasını, 24-25 Ocak tarihlerinde Ankara'da yapılan 3'üncü Büyük Konferans'ında büyük oranda belirledi.
 
Konferansın ardından açıklanan sonuç bildirgesinde önümüzdeki döneme dair hedef “AKP-MHP iktidarını, tek adam rejimini ve faşizmin kurumsallaşmasını sona erdirmek; emekten, kadından, doğadan, halklardan, inançlardan ve tüm kimliklerden yana demokratik bir değişimi ve dönüşümü, demokratik bir iktidarı yaratmak yakın hedefimizdir” ifadeleriyle ortaya konuldu.
 
Yine “Değişim için, bu iktidarın demokratik bir dönüşümle sonlandırılması adımlarının ortaklaştırılması zamanıdır. Partimiz, demokrasi güçlerinin yeni dönemde bir alternatif olabilmesi için inisiyatif alma ve kurucu bir rol üstlenme konusunda kararlıdır” vurgusunda bulunulan bildirge ile tüm toplumsal ve siyasal muhalif kesimlere; emek, barış ve demokrasi güçlerine, aydınlara, sanatçılara, demokrat ve vicdan sahibi yurttaşlara ‘Demokrasi İttifakı’nda buluşma çağrısında bulunuldu.
 
HDP, bu yol haritası ile “Türkiyelileşme” ve “demokrasi ittifakı” cephesini genişletmeyi hedeflediği 4’üncü Büyük Olağan Kongre’de, buna uygun yeni dönem kadrolarını belirleyecek.
 
DEMOKRASİ MEVZİSİ HEP’TEN HDP’YE BÜYÜDÜ 
 
Partinin ana omurgasını oluşturan Kürtler, 7 Haziran 1990 yılında kurdukları Halkın Emek Partisi (HEP) ile Meclis’e girdikleri günden bugüne karşılaştıkları baskı ve kapatma politikalarına rağmen “Demokrasi İttifakı” ve “Türkiyelileşme” iddialarını sürdürüp, 15 Ekim 2012’de kurulan HDP ile bu mevziyi daha da genişletmeyi başardı.
 
Öncesinde kurulan Halkların Demokratik Hareketi’nin (HDK) bir parçası olan ortaya çıkan HDP’nin temelinde “Kongre Partisi” düşüncesi yattı. Barış ve Demokrasi Partisi, Devrimci Sosyalist Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek gibi partiler HDP çatısı altında yan yana geldi. Çok bileşenli yapısıyla parti, Türkiye sol, sosyalist hareketlerin, müslüman, ekolojist, feminist siyaset ve bireylerin bir araya gelip temsil bulduğu bir platforma dönüştü. Partinin ilk Eş Genel Başkanları ise, 68 kuşağının öncü isimlerinden Yavuz Önen ile Fatma Gök oldu. HDP’nin çözüm süreci atmosferinde bulunulan 27 Ekim 2013 tarihinde yapılan 1. Olağanüstü Kongre’de, Eş Genel Başkanlık görevlerini Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü üstlendi. 
 
Akabinde BDP milletvekilleri, 28 Nisan 2014 tarihinde HDP’ye geçti. 22 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirilen 2. Olağanüstü Kongre’de ise, partinin yeni eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş oldu.
 
Partinin bileşenlerinden biri olan BDP, 11 Temmuz 2014’te "Demokratik Özerklik ile Özgür Yaşamı İnşa Ediyoruz" sloganıyla 3. Olağan Kongresi'ni gerçekleştirdi. Partinin ismi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olarak değiştirildi.  DBP ve HDP ile girilen 2014 yılı yerel seçimlerde 3 büyükşehir belediyesi olmak üzere 102 belediye kazanıldı.
 
BARAJ AŞILDI
 
“Çözüm süreci” dönemi, HDP’nin ortaya çıktığı ve kazanımlar elde ettiği yıllar oldu.  7 Haziran Genel Seçimleri’nde yüzde 13 oy alarak, Meclis’e 80 milletvekili gönderen HDP, demokrasi güçlerinin şimdiye kadar ki en güçlü temsilini sağladı. Türkiyelileşme iddiası bu seçim sonuçlarıyla ispatlandı. Ancak 28 Şubat 2015 tarihinde imzalanan Dolmabahçe Mutabakatı’nın ardından sürecin hükümetçe reddedilmesi, HDP’ye yönelik baskı politikalarını devreye girmesini beraberinde getirecekti. 
 
Aynı yılın Temmuz ayında, Kandil’e yönelik operasyonlarla resmi olarak çözüm süreci sonlandırıldı. Çatışmalı süreç içinde 1 Kasım 2015 tarihinde yenilenen genel seçimlerde, baraj altında bırakılmak için hükümet eliyle her politikaya başvurulmasına rağmen HDP yüzde 10.8 oy aldı ve Meclis’teki sandalye sayısı 80’den 59’a düştü. Seçimlerin akabinde HDP’ye yönelik kitlesel tutuklamalar ve sistematik baskı politikaları devreye konuldu. 20 Mayıs 2016 tarihinde, AKP ve MHP’lilerin oyları, CHP’nin Genel Merkez düzeyindeki desteğiyle HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı.  Yüksekdağ ve Demirtaş dahil HDP’li 12 milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı, partili 7 ismin milletvekillikleri düşürüldü. Aynı yıl 94 belediyeye kayyum atındı. 
 
YENİ DÖNEMİN BELİRLEYİCİSİ OLDU
 
Maruz kalınan bu askılara rağmen HDP, 24 Haziran Genel Seçimleri, 31 Mart Yerel Seçimleri ve 23 Haziran İstanbul Seçimleri’nde belirleyici parti oldu. “Kürdistan’da kazanmak, Türkiye’de AKP-MHP’ye kaybettirmek” hamlesi ile gidilen 31 Mart seçimlerinde AKP-MHP ittifakı İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya gibi kritik kentlerde HDP oylarıyla kaybetti.
 
Yerel seçim süreci sonrasında HDP, Kürt kentlerinde “Türk partisi”, Batı’da ise “Kürt partisi” olmakla suçlanmaya başladı. Oluşturulmak istenen algılara karşı HDP, 20 Kasım 2019 tarihinde açıkladığı deklarasyonla cevap verdi ve Meclis’te kalma iradesini gösterdi. 
 
HDP’nin 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerine müdahalesi ile açıkladığı 20 Kasım Deklarasyonu sonucunda HEP’den bugüne kadar gelen “Türkiyelileşme”, “Demokratik Çözüm”, “Demokrasi İttifakı” arayışlarının vücut bulduğu parti olduğunu görüldü.
 
Böylesi tarihi bir miras ile devam eden baskılar, iç ve dış siyasi krizler içerisinde 4. Olağan Kongresi gerçekleştirecek HDP, savunulan “Üçüncü Yol” siyasetinin kadrolarını açığa çıkarıp, demokratik iktidarı inşa etmek üzere etkili politik hamleler belirleyecek.
 
MA / Berivan Altan – Zemo Ağgöz