İdlib dengeyi bozdu: Rusya mı NATO mu?

img

QAMİŞLO - Suriye rejim güçlerinin İdlib operasyonu, Türkiye için dengeleri alt üst etti. Beslediği selefi gruplar, her noktada ilişkisini genişlettiği Rusya ile karşı karşıya gelen Türkiye, NATO kıyısında yüzmeye çalışsa da, çok tercihli seçenekten uzak.

İdlib’de Suriye rejim güçleri ile Türkiye destekli Heyet Tahrir El Şam (HTŞ/El Nusra) arasında kentin güneyinde başlayan çatışmalar bölgeye yayılıyor. Suriye rejimine bağlı güçler HTŞ ve diğer selefi gruplar ile paramiliter güçler için stratejik anlama gelen yerleri bir bir özgürleştiriyor. Rejimin ilerlemesi Rusya ile Türkiye ilişkilerini farklı bir aşamaya taşırken, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bölgeye günlerdir askeri sevkiyat gerçekleştiriyor. Bu faaliyetlere karşı ise hem Suriye rejimi hem de Rusya, karadan ve havadan TSK’yi bombalıyor. TSK de, Suriye rejimine ait kimi yerleri hedeflediğini belirtiyor.
 
FİİLİ SAVAŞ 
 
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) başta olmak üzere, yapılan resmi açıklamalarda, Suriye rejiminin hedef alındığı açıkça belirtiliyor. Bu durum, adı her ne kadar konulmasa da Suriye rejimi ile fiili bir savaşa girildiği olarak okunuyor. Bu savaş ve çatışmalar “farklı bir evreye girer mi?” tartışmaları yürütülürken, diğer yandan Türkiye’nin ABD ve Rusya arasında gel gitleri devam ediyor. Rusya karşısında yaşadığı sıkışmışlığı ve İdlib’te var olan yerleri kaybetmemek için NATO’ya iyice yanaşan Türkiye, bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyor.
  
NATO İDLİB’E GİDER Mİ?
 
Bu kapsamda NATO’yu İdlib’e davet eden Türkiye, sağlam bir güvence almadan da ilerlemek istemiyor. NATO İdlib’e gelir mi? Koşullar göz önüne alındığında NATO’ya bağlı güçlerin bölgeye gitmesi uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Ancak NATO menşeli silah ve teknik, İdlib’te Suriye rejimine karşı kullanılıyor. ABD’ye ait TOW füzelerinden, Alman üretimi Leopard tankları kadar birçok konvansiyonel silah, İdlib’te HTŞ ve diğer gruplarca kullanılıyor. Türkiye, eskisi gibi denge siyaseti izleyerek var olan krizden kurtulmaya çalışsa da, kolay olmayacağı öngörülüyor. Bu durumda hem Rusya hem de ABD Türkiye’yi kendi çizgisine çekmeden, krizden çıkış yolu bırakmıyor. 
 
KARTLAR TÜKENDİ
 
İdlib’te Rusya’ya verdiği taahhütleri yerine getiremeyen Türkiye’nin, sadece Rusya ile değil, aynı zamanda desteklediği gruplar ile de karşı karşıya gelme tehlikesi bulunuyor. Hem Rusya hem de silahlı gruplar karşısında kartları iyice tükenen Türkiye, Suriye politikasında tekrar NATO’nun güdümüne girmeye çok elverişli noktaya gelse de, bir anda Rusya ile ilişkilerini koparamıyor. Son yıllarda Rusya ile girişilen askeri, siyasi ve ekonomik anlaşmalar, Türkiye’yi bundan alıkoyuyor. Ancak Rusya’ya karşı güvence alabilecek bir Türkiye NATO’ya göz kırparken, İdlib temelinde yeni dengelerin kurulması için de kimi görüşmeler gerçekleştiriyor. Türkiye’nin NATO’dan yana tavır alması Suriye sahasında yeni gelişmeleri beraberinde getirip, aynı zamanda İdlib ile başlayan gerilimi daha üst bir seviyeye çıkarması da olası gelişmeler arasında.
 
İÇ SİYASETE YANSIMALARI
 
Suriye politikasında NATO ile tekrar iş tutulmasının etkilerinin iç siyasete yansıması da beklenen bir diğer gelişme. 2015 yılında Suriye’de düşürülen Rusya uçağından sonra iyice Rusya ile birlikte hareket eden Türkiye, temel politikalarını da bu eksende ele alıyordu. Hem siyasi hem de askeri olarak Avrasyacıların etkin olduğu bir döneme giren Türkiye’de, iktidar partisi AKP ile Avrasyacı kanat olarak bilinen Vatan Partisi ve ulusalcılar bir ittifaka gitmişlerdi. Türkiye’nin NATO ile hareket etmesi halinde bu ittifak ve blokların içinde de kriz ve çatlakların yaşanması öngörülürken, şimdilerde NATO’cu kanadın sesinin yükseldiği görülüyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın NATO’ya bağlı diğer güçlerle yürüttüğü yoğun ilişkilerin bu dönemden hemen sonra gelmesi ise, dikkat çeken diğer bir gelişme. 
 
YENİ BİR ANLAŞMA OLABİLİR Mİ?
 
Bu gelişmelerin yanı sıra İdlib temelinde yeni bir anlaşma yollarını da arayan Türkiye, iki tarafla da pazarlıklarını sürdürüyor. Rusya ile pazarlığa yeniden oturmanın yollarını NATO caydırıcılığı ile yapmaya çalışan Türkiye’nin, bir taraf belirleme zamanı geldiği belirtiliyor. 
 
MA / Nazım Daştan