Özellikle son yüzyılda maruz kalınan saldırı ve katliamlara rağmen varlıklarını korumayı başaran Kürtlerin, tarihe kazınan direniş mekanlarından biri Kobanê oldu. Suriye’de 2011 yılında baş gösteren iç savaşta taraf olmayı reddedip, burada yaşayan halklarca ‘özyönetim’ ilan edilen kentlerin başında gelen Kobanê, hegemonik ve bölgesel güçlerin çıkar hesaplarına karşılık vermeyince tarihin en büyük saldırılarından birinin hedefi oldu.

 

Sınırının hemen kuzeyindeki Türkiye’nin bağımlı uydu kent olma projesini yok sayıp halkların özgür, eşit birlikteliğini demokratik ulus projesinde yaratan Kobanê, sahaya sürülen DAİŞ adlı örgütle teslim alınmak istendi.

Nitekim daha sonraları bulundukları itiraflarda DAİŞ militanları amaçlarının Şam olduğunu, ancak Türkiye’nin yönlendirmesi ile Kobanê’yi hedef aldıklarını anlattı.

 

İLK SALDIRI

 

Takvimler  2014’ün Ağustos ayını gösterdiğinde DAİŞ, Fırat nehrinin batı kıyısındaki Cerablus’tan kente yönelik saldırılarına başladı. Ancak bu saldırılar gösterilen direnişle püskürtüldü. Bunun üzerine arkasındaki güçleri DAİŞ’i bu kez koldan Kobanê’nin üzerine sürdü. Aynı yılın 15 Eylül’ünde DAİŞ, Kobanê’yi bu kez doğu, batı ve güneyden olmak üzere üç koldan ağır silahlar ile kuşattı. Kentin doğusundaki Serzorî Köyü’nde, 11 Kürt savaşçının ölümüne verdiği direniş DAİŞ’in hilafeti kaybetmesine yol açan saldırısının bir bakıma sonuna işaret etti. Elde bulunan silah kıyaslandığında ortaya çıkan imkansızlıklara rağmen sergilenen direniş, coğrafyanın halkları ve savaşçılarını birleştirirken, dünya üzerindeki Kürtleri ve dostları daha da kenetledi. 

 

VERİLEN DİRENİŞ TARİHE KAYDOLDU 

 

Artık Kobanê Suriye’nin bir kenti olmaktan çıkmış, halkların direniş mekanına ve ortak yaşam arzusuna dönüşmüştü. Nitekim bu durumun rahatsız ettiği Kürtlerin nüfus olarak en fazla yaşadığı Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘Ayn-el Arap düştü düşecek’ sözlerini sarf edecekti. Ancak tüm saldırılara rağmen Kobanê’de bir tarih yazıldı. 

 

Dünyanın Kobanê’nin sesi haline dönüşmesi ve oluşturulan uluslararası koalisyonun hava desteği ile DAİŞ’in tarihe gömülmesinin ilk adımı atıldı. 26 Ocak 2015’e gelindiğinde kentte bütünüyle DAİŞ unsurlarından temizlendi. Elde edilen bu zafer sonucunda direniş tarihine bir kentin daha adı kaydedilmiş oldu ve 1 Kasım tarihi ‘Dünya Kobanê Günü’ olarak kabul edildi.

 

Bugün Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne  bağlı olan Kobanê Kantonu, DAİŞ’ten kurtuluşunun 6’ıncı yılına hazırlanıyor. 

 

DAİŞ’e karşı verilen tarih direnişinin başlangıç yeri olan Kobanê, şimdilerde Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) adı verilen paramiliter grupların tehdidi altında. 

 

‘SALDIRIDA BİRÇOK GÜCÜN PARMAĞI VARDI’

 

Bölgeye yönelik saldırı tehditlerine rağmen kentin özgürleştirilmesinde önemli rol oynayan Kobanê Askeri Meclisi Eş Başkanı İsmet Şêx Hesen, bugün kendilerine saldıran Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) ad ve kılık değiştiren DAİŞ’liler olduğunu ifade ediyor.

 

O günlere dönüp, DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik 2014 yılında giriştiği saldırının sıradan bir yönelim olmadığını söyleyen Hesen, Kürtlerin haklarını elde etmemesi için başta Türkiye ve Suriye rejimleri olmak üzere birçok gücün saldırıda parmağı olduğunu kaydetti. Hesen, daha önceleri El Nusra ve Ehrar El Şam gibi birçok grubun Kobanê’ye saldırdığını, ancak başarılı olamamaları üzerine son olarak DAİŞ’in sahaya sürüldüğünü ifade etti. 

 

‘HERKES DAİŞ’E GÖZÜNÜ KAPATTI’

 

DAİŞ’in bir şirket gibi sahaya getirildiğini belirten Hesen, “Kısa bir süre içinde Musul’da Irak ordusundan aldıkları tank, top ve obüsleri buraya getirip saldırmaya başladılar. Bu da bazı güçlerin DAİŞ’i destekleyip ona yol açtığının ve Rojava’ya girmesini sağladığını ispatlıyordu. DAİŞ bunları Rojava’ya getirdiğinde Esad ve destekçileri halkları bombalıyordu. Ancak buna karşı hiçbir şey yapmadılar. Çünkü getirilenler Kobanê’yi vurmak içindi. Bundan dolayı herkes gözü kapalı davrandı. Bunun yanı sıra rejimin o dönemler Eyn İsa’da bulunan 97’nci Tugayı’ndan da onlarca tank ve top ele geçirerek bize yöneldiler” dedi. 

 

TÜRKİYE’NİN ROLÜ

 

Türkiye’nin ise savaş boyunca sınırını DAİŞ’e açık tutuğunu dile getiren Hesen, şunları ekledi:  “Onlara tren hattı üzerinden silah ve lojistik destek sağlıyorlardı. Bununla Kobanê’ye saldırarak, Cizîre ve Efrîn arasındaki bağlantıyı koparmak istediler. Kobanê sistemimizin ve devrimin başladığı ilk yerdir. Sistemimizi Kobanê ile birlikte yıkmak istediler. Kobanê şahsında tüm Kürtleri yok etmek istiyorlardı. Ancak YPG ve YPJ güçlerinin verdiği tarihi direniş, bu direniş ise Serzori ile başlayan destansı bir savaştı. Halkımız ve direnişçiler Serzori’den irade alarak ayakta durdu. Nasıl ayakta kaldı? Kobanê’yi vurduklarında kuzey halkı seferberlik ilan etti. Kobanê’yi yalnız bırakmadılar ve onun için dünyayı ayağa kaldırdılar. Günlerce o sınır hattını tutup bu direnişin başarıya ulaşması için büyük rol oynadılar. Yine Rojhilat ve güney halkı da ayaklandı. Kobanê şahsında Kürtler birleşti. DAİŞ’i bu şekilde yendik.”

 

‘BUGÜN SALDIRILARDAN AD VE ÜNİFORMA DEĞİŞTİRMİR DAİŞ’LİLER’

 

Hesen, dün olduğu gibi bugün de saldırıların hedefinde olduklarına dikkat çekti.

 

Dün nasıl DAİŞ’i yendilerse bugün Girê Spî ve Serêkanîye’ye saldıranlara da aynı yanıtı vereceklerini vurgulayan Hesen, Kobanê’de mayanın tuttuğunu söyleyerek, “Türkiye’yi bu kez de yenilgiye uğratacaklarını” kaydetti.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tasarladığı ‘Osmanlıcılık’ planının toprakları üzerinde hayata geçirilmesine izin vermeyeceklerini, bu konuda uluslararası bazı güçlere de sorumluluk düştüğünü kaydeden Hesen, “Bizim Kobanê’de yendiğimiz DAİŞ, bugün ad ve üniforma değiştirerek bize saldırıyor. Sadece bize yönelik de değil. Bu grupları Libya halkının üzerine de salıyorlar. Erdoğan burayı 400 yıl öncesine götüremez. Osmanlı hayali onun kursağında kalacak ve büyük bir darbe alacaklar” dedi.

 

OSMANLI HAYALİ BAŞARILI OLAMAYACAK

 

Kendilerine saldıran asıl gücün Türkiye olduğunu yineleyen Hesen, “Eskiden vekil olarak gönderdiği DAİŞ’ti. Şimdi ise kendisi ve adını SMO koyduğu gruplar ile saldırıyor. Serêkaniyê’ye saldıran bunlardır. Ama onlarda tarihin çöplüğüne gidecek. Burada Kuzey Halkı’na seslenmek istiyorum. Onlar Erdoğan’a karşı ayağa kalkmalılar. Sadece onlar da değil. Türkiye halkları bu kirli savaşa karşı tavrını ortaya koymalıdır. Türk halkı, yine orada bulunan Arap halkı bu bataklığı görmelidir. Bu savaş sizi de kapsıyor ve yıkıcı bir süreç getiriyor. Hep birlikte buna ‘dur’ diyebiliriz” diye konuştu.

 

MA / Nazım Daştan