Azadi Partisi Genel Başkanı Aşiti: Birliğin önündeki tek engel güvensizlik

img

DİYARBAKIR - Kürt ulusal birliğinin sağlanması önündeki tek engelin siyasi yapılar arasındaki “güvensizlik” hali olduğunu ifade eden Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, bu halin aşılması halinde başarıya ulaşılacağını söyledi.

 
Kürt ulusal birliğine dair Kürt siyasi partileri ve örgütleriyle sürdürdüğümüz dosya dizimizin diğer bir konuğu Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti. Siyaset sahnesinde yeni bir parti olan Azadi Partisi, Haziran 2019'da kuruluşunu deklare etti. Parti, 10 Haziran 2012'de Hak, Adalet ve Hürriyet için Kürdistan İslami İnisiyatifi (Azadi İnisiyatifi) ile başlayan yolculuğun vardığı yeni bir durak oldu. Azadi İnisiyatifi’nin Azadi Hareketi adını alması sonrasında hareketi oluşturan isimlerin İslami konulardaki yorum ve tutum farklılığı sonucu bölünme yaşandı. Ayetullah Aşiti ve arkadaşları yollarına kurdukları Azadi Partisi ile devam etti. 
 
Azadi Partisi, tıpkı Azadi İnisiyatifi ve Azadi Hareketi gibi ismini 1925'te yaşanan Şeyh Sait ayaklanmasını organize eden Azadi Örgütü'nden alıyor. 
 
İslami bir çizgide siyaset yürüten Azadi Partisi, bağımsız bir Kürdistan'ı savunuyor. Partinin lideri Ayetullah Aşiti, Kürt medreselerinde eğitim görmüş bir isim. Yol ayrılığı yaşadığı arkadaşları tarafından "modernist" olma eleştirileri yapılan Aşiti, bu eleştirilere karşı tutumunu "İslam'a mezhepler üstü bir bakış" olarak ifade ediyor. 
 
Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, Kürtlerin ulusal birliğine de yine İslami bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Kürtlerin ulusal mücadelesini "kavmiyetçi" olarak değerlendiren kimi İslami kesimlerin bu bakış açısına karşı çıkan Aşiti, ulusallığın kavmiyetçilik olmadığı fikrini savunuyor. Aşiti, “İslam dininin insanın iyiliği için olduğu” düsturundan hareketle insan odaklı düşünmeyi merkeze alan bir yaklaşım içerisinde.
 
'İSLAM ULUSALLIĞA KARŞI DEĞİLDİR'
 
Ulusal Birlik Çalışmaları’nda yer alan ve “İslam dini ulusallığa karşı değildir" diyen Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, gerekli olduğunu ifade ettiği Kürt ulusal birliği konusunda şu görüşlere sahip: "Günümüze ulus kavramı farklı anlaşılıyor. Ulus ayrıdır, ulusçuluk ayrıdır. Ulusçuluk, bugün Türklerin ‘Ne mutlu Türküm’ dediğidir. Bu ulusçuluktur. Yani Türkler herkesten daha üstündür, iyidir demek yanlıştır. İslam'da bunun yeri yoktur. Peygamber efendimizin eleştirdiği nokta da burasıdır. Ama akrabalardan ve halkından oluşan ulus, Kur'an'ı Kerim'in istemidir. Yani İslamiyet’te bir tane taşı denize atmak gibidir. Taş ne kadar küçük olursa olsun yaratacağı etki daha büyük olur. Yani dalga dalga büyür. İslam, insanın nefsi ile başlıyor ve bu ta akrabalara, aileye ve komşulara kadar gidiyor. Bunun açık bir şekilde söylüyoruz. İslam dini ulusalcılığa karşı değildir. Kavim ayrı, kavmiyetçilik ayrıdır. Resulullah efendi diyor ki; ‘İslam dini eksikliği gidermek için ortaya çıkmıştır.’ Biz de diyoruz ki; Kürtlerin bugün eksiklikleri çoktur. Bu yüzden çalışmalarımız ve çağrımız bu eksikliği ortadan kaldırmaktır." 
 
Kürt ulusal birliğe dair yaklaşımlarını bu sözlerle dile getiren Aşiti’nin birliği sağlayacaklarına dair inancı da yüksek. Bu yönlü çalışmaların canı gönülden yapılması halinde sonuç alıp, başaracaklarını söyleyen Aşiti, “Kuran-Kerim Allah diyor ki; 'Eğer birbirinize yardım ederseniz Allah da size yardım eder.' İslami kavramların çoğu istismar edildiği için bir şey söylediğim zaman açıklama gereği duyuyorum. Mesela Allah’ın yardımı nedir? Kürt halkının ihtiyaçları vardır, bu ihtiyaçların karşılanmasıdır. Allah'ın yardımı demek, halka yardım etmek demektir. Bugün Ortadoğu'da Kürtlerden daha fakir bir halk yoktur. Bizim inancımız odur ki, 'Birbirinize yardım ederseniz Allah da size yardım eder' cümlesinde geçtiği gibi Kürt halkı her şeyden önce kendi kendine yardım etmelidir. Eğer kendilerine yardım ederlerse, Allah da onları başarıya götürecektir" ifadelerini kullandı.
 
'MÜHİM OLAN BAŞLAMAKTIR'
 
Aşiti, Kürtlerin bölünmüşlük halinin ise beraber hareket ettikleri güçlerin kendilerine ihanet etmesi sonucu olduğu düşüncesinde. “Kürtlerdeki parçalanmışlık, ‘İslam’ adı altında düşmanları tarafından yapılmıştır. Türkler, Araplar ve Farslar yapmıştır” diyen Aşiti, şunları belirtti: “O paslanmış zihniyet diyor ki; ‘Eğer biz devlet kurarsak İslamiyet’ten kopacağız.' Bundan daha büyük bir yanılgı olamaz. Dilimizi yasaklıyorlar. Kürt ve Kürdistan'a ait bütün kültürü, paramparça etmişlerdir. Zalim olan onlardır, biz miyiz? Kürt Müslümanlar artık uyanmalı ve artık buna kanmasınlar. İslam dini bunun tam tersidir. İslam dininde birlik vardır. Aileler birbirilerini tutsunlar. Bugün dünya Kürtler için hazırdır, yeter ki Kürtler hazır olsun. Dinciler diyor ki; ‘Kürtler devlet olursa İslam’ı inkar ederiz’. Bu yanlıştır, niye herkes için devlet var da Kürtler söz konusu olunca dini inkar etmiş oluyoruz! Biz yeni bir partiyiz. Herkes birlik ve beraberlik olsun isteyip, buna hazırız diyorlar. Fakat herkes 'benim gibi olsun' diyor. Yanlışlık da burada. İnşallah bu yaklaşımdan sıyrılırsak başaracağız. Yapacağımız bu konferans bunun yıkılmasına vesile olacaktır.
 
Bin yıldır Kürdistan parçalanmış. Bir iki senede bunu çözemeyiz. Ama ‘bu mümkün değil’ diye de bir şey yoktur. Mümkündür ama zahmetlidir. İranlı bir filozof diyor ki; ‘Her şey insanların beyninde başarıya ulaşır’. Eğer Kürtler, dürüstçe yaklaşırlarsa, 'Biz bu sorunumuzu çözeceğiz' derlerse, çözerler. Yani mühim olan başlamaktır. Başlayınca gerisi çorap söküğü gibi kendiliğinden gelir.”
 
'TEK ENGEL GÜVENSİZLİK’
 
Aşiti, her ne kadar geç kalınmış bir adım olsa da tüm Kürt parti ve yapıların Ulusal Birlik Çalışması’na sahip çıkması gerektiğini önemle belirtiyor. Ulusal birliğin önünde tek bir engel olduğunu söyleyen Aşiti, o engelin de siyasi yapılar arasındaki “güvensizlik” hali olduğunu kaydetti.
 
'HERKES KIRMIZI ÇİZGİSİNDEN VAZGEÇMELİDİR'
 
Ancak zamanla bu halin aşılacağı inancından olan Aşiti, Kürt meselesinin bir anda çözülecek bir sorun olmadığının altını çiziyor. Aşiti, nedeni ise şöyle açıklıyor: "Eğer bugün bir masanın etrafında 10 parti gelebilirsek ve kararlar alınırsa, senin itirazın varsa o masada müdahale etme hakkın var. Kızarak veya küserek bu sorunlar çözülmez. Bazıları benim kırmızı çizgim bu, diğeri de bu diyor. Herkes kırmızı çizgisinden vazgeçmelidir. Bizim kırmızı çizgimiz insanlıktır. İnsana zararlı olan hiçbir şeyi kabul etmeyiz. Başka da hiçbir kırmızı çizgimiz yoktur. Zaten İslam dini de budur. Bizim kırmızı çizgimiz insana hizmet etmektir. Zarar veren her şeyden kaçınmamız gerekir. İslam dini yeryüzünde en doğru ve dürüst dindir diyoruz. Belki bazıları bunu kabul etmeyebilir. Ama biz birliğimizi sadece din üzerinden oluşturmuyoruz, bir ideoloji üzerinden kurmuyoruz. Bir halk üzerinden kuruyoruz. Bu halkın ihtiyacı var. Bir örnek vereyim. Medine Antlaşması'nın bir tarafı Müslümanlardır, bir tarafı Hristiyanlar, bir tarafı Yahudiler, diğer tarafı da müşriklerdir. Bu dördü kendi aralarında bir mutabakat imzalayıp, gereklerini yerine getiriyorlar. Yani buna ümmet deniliyor. Ümmet sadece İslam'a ait bir kavram değildir, diğer dinleri de kendi içerisinde barındırıyor. Yani insanlar bir yerde beraber yaşıyorlarsa onlara ümmet deniliyor. Biz açık bir şekilde söylüyoruz ki gelin dünyada İslam ümmetini kuralım. Kim geliyor, kim gelmiyor göreceğiz" dedi.
 
MA / Mehmet Şah Oruç