PSK Genel Başkanı Tek: Daveti reddedersek sürpriz olmaz

img

DİYARBAKIR - Kürt ulusal birliğini gerekli gören ancak seçim ittifakından "güven kırıcı adımlar" dolaysıyla çekilen PSK'nin Genel Başkanı Mesut Tek, davet almadıklarını belirttiği birlik çalışmalarına dair "Böylesi bir davet gelirse reddedersek sürpriz olmaz" dedi.

Kürt ulusal birliğine dair Kürt siyasi partileri ve örgütleriyle sürdürdüğümüz dosya dizimize Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek ile  devam ediyoruz.
 
Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkına kavuşması hedefiyle 1974 yılında doğru Kemal Burkay tarafından gayri resmi olarak kurulan Partiya Sosyalîst a Kurdistan (PSK), 80 darbesi ile birlikte faaliyetleri yasaklı hale gelince parti yöneticileri yurt dışına çıkmak zorunda. 42 yıl boyunca faaliyetlerini resmi bir statüsü olmadan yürüten partililer, Avrupa Birliği uyum yasalarının çıkarılmasıyla yumuşayan siyasi iklimde 7. Kongre’de görevi devralan Mesut Tek'in yurtdışından geri dönüşü ile kuruluş çalışmalarını başlattı. 
 
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) adı ile 2016'da İçişleri Bakanlığı'na başvuran parti yönetimi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ismindeki ‘Kürdistan’ kelimesinin çıkarılması hususunda yaptığı uyarısı ile faaliyetlerine başladı. PSK, Yargıtay Başsavcılığı’nın isimlerindeki ‘Kürdistan’ kelimesini gerekçe göstererek haklarında kapatma davası açtığı dört partiden biri.
 
Parti programında Kürt sorunun çözümü için “federasyon sistemi”ni savunan PSK’ye göre Kürt halkının önündeki tarihi adım ise “ulusal özgürlük”.
 
ÇALIŞMALARA KATILDI, İTTİFAKTAN AYRILDI
 
24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde oluşturulan "Kürdistani İttifak"  içerisinde yer alan PSK, daha sonra bu ittifaktan ayrıldığı gibi 10 Kürt partisi ve örgütün oluşturduğu "Ulusal İttifak Çalışması"na katılmıyor. 
 
‘SORUNUN TARİHSEL BİR SEYRİ VAR’
 
Kürt sorunu ve ulusal birlik mevzusunun bugünün sorunu olmadığını, tarihsel bir seyri olduğunu belirten PSK Genel Başkanı Mesut Tek, bunu şu sözlerle ifade etti: "Özellikle Kürt siyasi hareketinin belirgin hale geldiği andan itibaren, Kürt siyasi yapılar arasında birlik oluşturma, birlikte mücadele etme, ortak hareket etme her zaman gündemde olmuştur. Çünkü Kürt sorunu sadece toplumun bir kesimine ait bir sorun değildir. Bir ulusun bir halkın sorunu. Doğal olarak Kürt halkı da değişik sınıflardan, toplumun değişik katmanlarından oluşuyor. Kürt toplumu içinde farklı siyasi tercihleri olan siyasi yapılar var."
 
NEDEN BİRLİK OLUŞTURULMUYOR?
 
Kürt ulusal birliği için mücadele eden siyasi yapıların farklı görüş ve önerilere sahip olmasının doğal olduğunu, bunda yadırganacak bir durum olmadığını dile getiren Tek, asıl yadırganması gereken durumun Kürtlerin bunca tartışmaya rağmen ulusal bir yapı oluşturamamaları olduğunu kaydetti.
 
Bunun üzerine kafa yormak gerektiğini söyleyen Tek, “Bunun nedenleri nelerdir? Kuşkusuz bunun sosyal, ekonomik, psikolojik, dış etkenler gibi nedenleri var" diye belirtti.
 
Tek, sıraladığı bu nedenle birlikte Kürt ulusal birliği konusunda istenilen boyutta olunmasa da geçmişe oranla daha iyi bir noktada olunduğu görüşünde. Tek, bu duruma ilişkin “En azından Kürtler ve siyasi yapılar, böyle bir sorunun olduğunun bilincinde. Bu sorun konusunda görüş alışverişi yapıyorlar. Bunu olumlu bir gelişme olarak görebiliriz" diyor.
 
SORUNLAR ENGEL
 
Ulusal birlik çalışmalarını “Kürtleri saran ciddi tehditler” nedeniyle yeterli bulmadıklarını söyleyen Tek, ulusal birliği "Kürtlerin ortaklaşa bir yapı oluşturup, ortaklaşa ulusal demokratik bir siyaset yürütmesi ile” mümkün görüyor. PSK Genel Başkanı Tek’e göre, Kürtler arası birlik sorununu da "Parçalar arası bir birlik sorunu". Bu nedenle ulusal birliğin yolunun da parçalardaki ulusal birlikten geçtiği görüşünde.
 
Tek, parçalardaki birlik çalışmalarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "4 parçadaki Kürtlerin ulusal birliğinin yolu şundan geçer, öncelikle her parça kendi içinde ulusal birliğini oluşturmak zorunda. Ne yazık ki problemler yaşıyoruz. Güney Kürdistan'da bir yapı var. Parlamento tüm Kürtlerin temsilcisi olarak görülüyor. Böylesi bir ulusal ittifakta parlamento yer almaz, siyasi partilerin yer alması lazım. Güney Kürdistan'daki siyasi partiler arasındaki ilişkiler elbette, geçmişe göre çok iyi bir noktada. Doğu Kürdistan'daki örgütlerin 'iş birliği merkezleri' var, bu iyi bir adım. Doğu Kürdistan devrimine yönelik kendi aralarında ortak strateji oluşturmuş değiller. İyi bir noktadalar ama tam anlamıyla ulusal bir ittifak oluşturulmuş değil. Batı Kürdistan'da son dönemde olumlu gelişmeler var. Mazlum Kobane'nin inisiyatifinde bir yakınlaşma oluyor ama orada da sorun tam olarak çözülmüş değil. Henüz ENSK ile TEV-DEM ya da ENKS ile oradaki özerk yönetimlerin aralarında görüşmeler devam ediyor. Ama somut elle tutulur bir noktaya ulaşmış değil. Ancak bu sorunlar dört parçada ulusal bir kongre oluşmasının önünde engel. 
Gelelim bizim parçamıza. Bizim parçamızda sorun oradaki kadar ağır değil. Burada siyasi partiler arasında bir çatışma yok. Burada da problem, bu işe soyunan aktörlerde. Uygun araçlarla amaca ulaşabilirsiniz. Eğer bizim amacımız Kuzey Kürdistan'da ulusal kurtuluş cephesini oluşturmaksa, bu her şeyden önce Kürdistani partilerin görevidir. Bu işi onların yürütmesi gerekir."
 
HDP’YE YÖNELİK İTİRAZ!
 
Tek’in bu yönlü itirazlarının merkezinde kendisini “Türkiye partisi" olarak tanımlayan HDP var. HDP’nin Kürt ulusal birliğine dair yürütülen çalışmada yer almasının uygun olmadığı görüşündeki Tek, bunu şu sözlerle açıklıyor: "Kuşkusuz HDP kendini nasıl ifade ederse başımızın tacıdır. Onlar kendilerini ‘Türkiye partisi’ olarak ifade ediyorlar. O zaman bu haliyle HDP bu amacı gerçekleştirmeye yönelik uygun bir araç değil. Bunu partiyi eleştirme anlamında söylemiyorum. Kürdistani partilerin öncülük etmesi bu noktada bazı olumlu gelişmeler var. Şu an da DBP çıkıyor ön plana. Ancak bunda da problemler var. Sorun şu, biz Kürt sorununu nasıl tarif edeceğiz? Çünkü senin kuracağın birliğin temeli bu olacak. Eğer biz Kürt sorununu Türkiye'nin demokratikleşmesinin bir parçası olarak ortaya koyarsak, buna uygun strateji farklı olacaktır, buna uygun çalışma yöntemleri farklı olacaktır. Biz bunları söylediğimiz zaman sanki HDP'ye karşıymışız gibi bir düşünceye kapılıyor."
 
‘HDP DOĞRU BİR AKTÖR DEĞİL’
 
Tek, her ne kadar Kürt ulusal birliği açısından doğru bir aktör olmadığı düşüncesinde olsalar da HDP'nin ulusal birlik yolunda önemli görevler üstlenebileceğinden yana. Ulusal birlik yolunda HDP'ye “iyi bir partner" rolü biçen Tek, bu rolü ise şu cümlelerle tarif etti: 
 
"Eğer Kürt ulusal hareketi olacaksa HDP, Türkiye'deki demokrasi güçleriyle ilişki kurmada çok iyi bir köprü görevi üstlenebilir. Çok renkli ve çok sesli yapısıyla, kadınlarla, toplumun ötekileştirdiği kesimlerle, Ermeni ve Süryanilerle bu yapı, Kürdistan ulusal muhalefetine çok iyi bir partner olabilir. HDP kalkıp, ‘Ben Kürtlerin ulusal birliğini gerçekleştireceğim’ derse orada sorun başlar. Türkiye'deki bütün partilerin Kürt sorunu konusunda söz söyleme hakkı var. Eğer ‘HDP, Kürtlerden yüzde 80-90 oy aldı' dersek, sadece oy parantezinde olaya yaklaşırsak, Saadet Partisi de Kürtlerden oy alıyor. Kürtlerin en çok oyunu alan AK Parti'dir. HDP diyor ki; 'Ben Türkiye ruhunu taşıyorum'. Bu ruh ile Kürt ulusal kongresinde kan uyuşmuyor. DBP üzerinden bu sürecin gitmesi daha doğru."
 
CEVABI ARANMASI GEREKEN SORU?
 
Kürtlerin ülkesinin dört parçaya bölünmesini "Bölünmüşlük Kürtlerin en büyük handikabıdır" sözleriyle değerlendiren PSK Genel Başkanı Tek'e göre, Kürt aydınları ‘Birinci Dünya Savaşı sonrasında emperyalistlerin Kürtlerden daha geri sosyal bir yapı içinde olan Arapları devletleştirirken, Kürtlerin devletleştirilmesine neden karşı çıktığı?’ sorusunun cevabını aramak zorunda.
 
Tek’in yönelttiği bu soruya dair yanıtı ise şu: "Eğer sorun petrolse, Kürdistan'da da petrol var. Neden İngiltere, Fransa, Rusya ve hatta Çarlık ve Sovyetler Birliği, Kürt yapısının oluşmasına karşı çıkmışlar. Ben 'emparyalistler halkımızın düşmanı’ der, siyasi bir cevap veririm. Ancak Kürt aydınları entelektüel düzeyde bu sorunun cevabını vermek zorunda. Unutmayın ki Şeyh Mahmut Berzenci Bağdat Askeri Mahkemesi’ndeki savunmasında sonuna kadar Wilson prensiplerini savunmuş ve Wilson prensiplerine güvenerek bu harekete başladığını söylemiştir. Demek ki Kürt siyasetinin bir bütün olarak dünyadaki gelişmelerden habersiz olduğunu söyleyemeyiz. Sorunu Kürt aydın, tarihçi, sosyolog, siyaset bilimcilerinin araştırması lazım."
 
'DÖRT PARÇADA BİRLİK'
 
Tek, bugün Ortadoğu'da yaşanan değişimleri ise Kürtler için bir “fırsat” olarak görse de, Kürtlerin tek başına iç dinamiklerle bu süreci kendi lehlerine çevirebileceği inancında değil.
 
Ortadoğu'daki dinamikleri iç değil, dış müdahalelerin belirlediğini söyleyen Tek, Kürtlerin bu müdahaleleri kendi lehlerine çevirmek için hazırlıklı olmak zorunda olduğunu vurguluyor. Bu hazırlığın da ulusal birlikten geçtiğinin altını çizen Tek, "Ne yazık ki Ortadoğu’daki gelişmeleri iç dinamikler değil, genelde dış dinamitler belirliyor. Özelikle biz Kürtler arasında bu böyle. Biz ne kadar güçlü bir ulusal hareket olursa olalım, Ankara’yı değiştiremeyiz. Ancak kendi coğrafyamızı değiştirebiliriz. Kürtler oluşacak olumlu bir dış değişimi kendi lehlerine çevirmek için hazırlıklı olmak zorundalar. Bu da ulusal birlikten geçer. Ulusal birliğimizi oluşturup bir yandan da kulağımız Amerika ve Rusya’da olacak. Öyle elimizi bağlayıp oturmayacağız. Nasıl gelişmeler oluyor ve bu gelişmeleri kendi lehimize nasıl çevirebiliriz. Kürtlerin yapacağı şey budur. Önce her parçada ulusal birliğimizi oluşturacağız. Yapabilirsek dört parçada ulusal bir kongre yapacağız" diye belirtiyor.
 
'İTTİFAKTAN ÇEKİLDİK'
 
Tek, PSK olarak 24 Haziran seçimlerinde diğer Kürt partileri ile ittifak geliştirmelerine rağmen sonrasında bu ittifaktan ayrılıp, yine 10 Kürt partisinin oluşturduğu "Ulusal Birlik Çalışması"na katılmamalarının gerekçesini ise "güven kırıcı adımları" olarak açıkladı.
 
HDP'nin ‘Kürdistani bir parti olmadığı’ yönünde yapılan açıklamaların kendileri açısından "kırılma noktası" olduğunu söyleyen Tek, HDP'den buna ilişkin açıklama beklediklerini, bu süre içinde de ittifaktan çekilmeyi ertelediklerini, ancak açıklama yapılmayınca çekilme kararı aldıklarını ifade etti.
 
Tek, yine bölgede Kürtçe başta olmak üzere konuşulan tüm dillerin yok olma tehlikesine karşı kısa bir süre önce Dil ve Kültürler Ağı'nın kurulmasını da, HDP ve DBP’nin de içinde yer aldığı 9 parti olarak bir araya gelip kurdukları Kürt Dil Platformu’nun alternatifi olarak gördüklerini belirtti. Bu adımın da güven kırıcı adımlardan biri olduğunu belirten Tek, "Bunlar çok isteğimiz ulusal birliğin önünde psikolojik bariyerler oluşturuyor" dedi.
 
‘DAVET GELMEDİ’
 
10 Kürt partisi ve örgütünün oluşturduğu Ulusal Birlik Çalışması’na katılıp katılmayacakları yönündeki sorumuza ise, kendilerine bu yönde bir davet gelmediği yanıtı veren Tek, devamında şunu ekledi: "Böylesi bir davet gelirse reddedersek sürpriz olmaz." 
Tek, partisinin Kürt ulusal birliği yolundaki kırmızı çizgilerini ise "Kürdistani olmak, Kürt halkını bağımsız bir halk olarak görmek, Kürdistani coğrafi, tarihi ve siyasi bir ülke olarak kabul etmek, Kürt değerine sahip çıkmak, kardeş kavgasını haram kılmak, haram olarak görmek. Sorunlarımız olmayacak mı olacak, bu sorunları diyalogla, görüşmeyle, kardeşçe çözeceğiz. Kırmızı çizgimiz bu, başka da bir kırmızı çizgimiz yok" sözleriyle dile getirdi.
 
MA / Mehmet Şah Oruç