DİYARBAKIR - Tarihten günümüze “Kürt ulusal birliği” hep devlet anlaşmalarıyla engellendi. Kürtler “birlik” için bu kez kararlı. Uzun süredir “birlik” için çabalayan HDP’li vekil İmam Taşçıer, birliğin her Kürt partiyi kendi rengiyle daha da güçlendireceğini söyledi.
Kürtlerin tarihten bugüne kazanımlarını koruyamaması ve herhangi bir statü sahibi olmamasının altındaki en büyük etken olarak birliğin oluşturulamaması gösteriliyor. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ortadoğu'da oluşturulan sistemde Kürtler birliklerini sağlayamadığından kaynaklı haklarını alamayarak, bu tarihten sonra da emperyal güçlerin müdahalesiyle Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri arasında 4 parçaya bölündü. Ortadoğu'nun en kadim halklarından biri olan Kürtler, tarihten bugüne ulusal birliklerini oluşturmak için çalışmalar yürütse de hala birliğini oluşturamadı.
KÜRT KARŞITI ANTLAŞMALAR
Kürdistan coğrafyası, Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması sonrası parçalandı ve Kürtlerin bütün haklarına el konuldu. Türkiye temsilcileri ile Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven (Yugoslavya) temsilcileri tarafından 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması'nda Kürtler görmezden gelindi. 8 Temmuz 1937’de İran, Türkiye, Afganistan ve Irak Dışişleri Bakanları Tahran’da “Sadabat Paktı” adıyla bir antlaşma imzaladı. Kürtlerin statüsüz bırakılması için imzalanan Sadabat Paktı’na göre, antlaşmayı imzalayan devletler, birbirlerinin sınırlarını koruyacağı vurgulanarak, “Eğer Kürdistan’ın bir parçası hakları için bir mücadele ederse, antlaşmaya üye olan 3 devlet buna karşı çıkacak" denildi. 1979 Pehlewi Hükümeti’nin yıkımına kadar geçerli olan antlaşmada, şu ana kadar herhangi değişiklik olmadı.
İran'da Ocak 1946’da Qazi Mihemed tarafından kurulan Mahabad Cumhuriyeti, bir yıl aradan sonra da Sovyetler Birliği’nin çekilmesi ve Kürtlerin birlik olmamasından kaynaklı yıkıldı. İran ile Irak arasında 1975'te Cezayir Antlaşması imzalandı. İran’ın Federe Kürdistan Bölgesi'ndeki Kürtlere destek vermekten vazgeçmesi gerektiği ifade edildiği antlaşmanın ardından Mele Mistefa Barzani’nin yürüttüğü Kürt mücadelesi kırılmayla karşı karşıya kaldı. Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki direniş ve bölgede PKK’nin etkin olmasından sonra Irak ve Türkiye, 1983’te yeni bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, PKK’ye karşı imzalandı. 9 Ekim 1998’de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Suriye’den çıkarılmasından hemen sonra 20 Ekim 1998’de Türkiye ve Suriye arasında Adana Mutabakatı imzalandı. Suriye bu mutabakatla PKK üyelerini Türkiye’ye teslim etmesi kararı aldı ve uyguladı.
ÇAĞRI YAPILDI
Tarihte Kürtler ne zaman güç elde edip hakları için önemli adımlar atsa bölge ve dünya devletleri tarafından uluslararası komplolarla karşı karşıya kaldı. Ortadoğu'da güç sahibi ve etkili olan Kürtler, ulusal birliklerini kurmaları halinde kazanımlarını koruyabilecek ve bir statüleri olacak. Kürt Ulusal Birliği, 2014 yılında Kobanê direnişi, Federe Kürdistan Bölgesi'ndeki Kerkük bağımsızlığı ve en son olarak da Kuzey-Doğu Suriye'ye dönük saldırılar sonrası yeniden gündeme geldi. Ulusal birlik konusunda ilk ciddi adım, PKK Lideri Abdullah Öcalan, Federe Kürdistan Bölgesi önceki başkanı Mesut Barzani ve dönemin Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin imzasıyla 2013 yılında atıldı. Üç lider de “Ulusal Birlik Kongresi” için çağrı yaptı.
2013’TE KOMİTE KURULDU
Çağrıya olumlu yanıt veren Kürt siyasi parti, örgüt, hareket ve oluşum temsilcileri, Hewler'de iki günlük toplantıya katıldı. Toplantı sonrası, bölgelerin hem nüfusu hem de coğrafi büyüklükleri göz önüne alınarak 6’sı Türkiye, 4’ü Rojava, 5’i Federe Kürdistan Bölgesi, 5’i İran ve 1 kişinin de diasporadan olmak üzere 21 kişiden oluşan Kongre Hazırlık Komitesinin oluşturulması kararı alındı. Komiteye seçilen kişiler, eğitim, kültür, basın, edebiyat, ekonomi, hukuk gibi 8 başlık altında çalışmalar yürüttü.
ÖNEMLİ BİR ADIM ATILDI
4 aylık süre zarfında aralıksız bir şekilde yürütülen çalışmalar sonucu ulusal birlik çalışmaları hem Kürt hem de dünya kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Yürütülen çalışmalar sonucunda yapılacak kongreye 600 delegenin katılması kararlaştırıldı. Ancak hem o dönem Kürt partileri arasındaki tartışmalar hem de uluslararası güçlerin müdahalesiyle kongre gerçekleştirilmedi. Bu girişim kesintiye uğrasa da ulusal birlik konusu, her zaman Kürtlerin gündeminde yer aldı.
İTTİFAK SEÇİMDEN SONRA SÜRDÜ
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart yerel seçimlerinden önce Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD), İnsan ve Özgürlük Partisi, Kürdistan Komünist Partisi, Kürdistan Demokratlar Platformu (PDK-Bakur) ve Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (PDK-T) ve Azadî Hareketi ile kurduğu ittifakın sadece seçim endeskli olmadığı, Kürt birliğinin ilk adımı olduğu ve bunu seçimlerden sonra da sürdüreceklerini kamuoyuna duyurdu.
Seçimlerden sonra HDP, DBP, DTK, DDKD, KDP-T, PDK-Bakur, KKP, İnsan ve Özgürlük Partisi, Azadî Hareketi ve Azadî Partisi temsilcileri, Diyarbakır’da zaman zaman bir araya gelerek, Kürt birliği üzerine tartışmalar yürüttü. Ancak Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik saldırı başlatmasıyla Kürt partileri, oluşumları ve halk tarafından “ulusal birlik olmazsa olmaz” talebi yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
5 ARALIK TOPLANTISI
Bölgedeki 10 Kürt partisi, Diyarbakır'da 5 Aralık'ta bir araya gelerek, bundan sonra yürütülecek çalışmaları "Kürdistanî İttifak Çalışması" adıyla sürdüreceğini ilan etti. Yine yapılan toplantıda, 18-19 Ocak 2020 tarihleri arasında birliğe ilişkin bir çalıştay gerçekleştirilecek. Kuzey-Doğu Suriye'de Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında yapılan anlaşmaya göre, Rojava’da ENKS'nin faaliyetleri için engeller kaldırıldı. Alınan bu kararla, birliğin sağlanması yolunda önemli bir adımın atıldığı değerlendirilmesi yapıldı.
Uzun yıllardır ulusal birlik çalışması içerisinde yer alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, tarihten bugüne ulusal birliğin önemi ve yaşanan sorunlara ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.
ÖRGÜTLER DE PARÇALANDI
Osmanlı ve İran devleti arasında 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’nı hatırlatan Taşçıer, bu antlaşmayla Kürdistan’ın iki parçaya bölündüğüne işaret etti. Kürdistan topraklarının gizli bir şekilde paylaşılması için 1916 yılında Fransa, İngiltere ve Rusya arasında imzalanan Sykes-Picot Anlaşması’na dikkat çeken Taşçıer, bu anlaşmanın da 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması ile 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması’nın alt yapısını oluşturduğunu söyledi. Bu antlaşmalarla birlikte Kürtler üzerinde her zaman böl, parçala ve yönet politikalarının devreye konulduğunun altını çizen Taşçıer, “Kürtlerin önce toprakları parçalanıyor ve daha sonrasında ise kendi örgütleri üzerinden bu politikalar devreye konuluyor” diyerek, emperyal güçlerin tarihten bugüne Kürtler arasında oluşturulacak birliği her zaman engellemeye dönük politikalar yürüttüğünü ifade etti.
TABANDAN GELEN BİRLİK RUHU
Kürtler, her zaman bağlı bulundukları ülkeler yönetimi tarafından baskı altına alınmaya çalışıldığına vurgu yapan Taşçıer, bu politikaların da bugün hala devam ettiğini söyledi. Kürtlerin yaşadığı Türkiye, Irak, İran ve Suriye yönetimleri konu Kürtler olunca birlik olduğunu aktaran Taşçıer, bu ülkelerin Kürtlerin statüsüz bırakılması için birlikte hareket ettiklerini kaydetti. Buna karşın Kürt parti ve örgütleri arasında mutlaka birlik için diyalogların olması gerektiğine vurgu yapan Taşçıer, “Kürt halkı kendi arasındaki birliği sağlamış, sıra örgüt ve kurumlarında. Tabandan gelen bir birlik ruhunun olduğunu ve hiçbir Kürt siyasetçinin de bu ruha karşı direnemiyor” dedi.
‘BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE YAPILDI’
Tarihten bugüne kadar Kürtler birlikleri için çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Taşçıer, Kürtlerin 4 ülke arasında paylaşılmasından kaynaklı da oluşturulmak istenen birliği de güçsüzleştirildiğine dikkat çekti. Bugüne kadar yürütülen birlik çalışmalarının başarılı olunmadığının altını çizen Taşçıer, bunun nedeni de emperyal güçler ile Kürtlerin bağlı olduğu ülkelerin yürütmüş olduğu politikalar olduğuna vurgu yaptı. Dünyada ulus bilincinin 1850’lı yıllarda yaygınlaştığını, ancak bu bilincin Ortadoğu’ya geç yayıldığını dile getiren Taşçıer, “Emperyal güçler, önlerine koydukları haritalarla çizdikleri sınırlarla 22 Arap devletçiği oluşturdu. Bu devletçikler, devletleşti. Ancak, dörde bölünen Kürtler ise aynı sistem tarafından devletlerin hegemonyasına konuldu. Kürtlere, devlet hakkı verilmedi. Bu da bilinçli bir şekilde yapıldı” dedi.
‘SİVİLİZASYON SÜRECİ BAŞLAR’
Birlik için tüm Kürt örgütlerine sorumluluk düştüğünü vurgulayan Taşçıer, en büyük sorumluluğunda özgürlük hareketi ve KDP’ye düştüğünü söyledi. Bu iki örgütün hitap ettiği tabanın büyüklüğüne dikkat çeken Taşçıer, birlik konusunda öncülüğü de bu örgütün yapabileceğini aktararak, “Bu iki örgüt ana akım güçtür. Bu iki güç arasında birlik olmazsa birlik güçleşir, eksik kalır” diye konuştu. Birliğin sağlanması durumunda kazançlı çıkacak olanların Kürt partileri, örgütleri ve kurumlarının olacağının altını çizen Taşçıer, “Kürtler, birliğini sağlarsa bir sivilizasyon süreci başlar. Dünyanın gündemine girerler. Bu sivilleşme hareketini, dünyadaki tüm güçler tanır. Haklar, meşru platformda talep edeceklerdir. Kürtlerin varlığı resmi olarak tanınacak, kimlikleri kabul edilecek. Kürtlerin birliği, herhangi devlete karşı değil kendi haklarını savunmak içindir. Kürtlerin, birlikle eli daha güçlenir” şeklinde konuştu.
‘BİRLİK ELZEMDİR’
Kürtlerin yüzyıldır katledildiğini hatırlatan Taşçıer, “Kürt sorunu çözülmediği için Kürtler katlediliyor ve yaşadıkları yerlerde tahrip ediliyor, tarihleri yok ediliyor. Buna karşı da Kürtlerin birlik olması elzemdir” dedi.
Birliğe ilişkin TBMM’yi örnek veren Taşçıer, “Türkiye’ye bir saldırı olduğunda farklılıkları olan siyasi partiler, saldırı karşısında bir oluyorlar. Kürtler, neden birliklerini sağlayıp Kürt halkına dönük bir saldırı olduğunda birlik olmasınlar” diyerek, birliğin önemine dikkat çekti.
BİRLİK OLMUŞ OLSAYDI…
2013’teki birlik konferansının, birliğin ete kemiğe dönüştüğü yıl olduğunu söyleyen Taşçıer, “Kürtlerin her zaman birliğe özlemi oldu. 2013 yılında çok iyi bir çalışma sergilendi. Demokratik bir çalışmayla iyi bir seviyeye gelindi, ancak dış müdahaleler sonucu engellendi. Bu çalışmalar yapıldığında, Ortadoğu’daki şartlar müsaitti. Türkiye’de çözüm süreci vardı, Irak yönetimi ile Güney Kürdistan Bölgesi yönetimi arasında iyi bir diyalog vardı, Suriye’de IŞİD güçlü değildi ve oradaki Kürtler daha rahat hareket edebiliyordu, İran’da yaşanan süreçten kaynaklı bir yumuşa vardı. Çalışmalar, bu motivasyonla yürütüldü. O çalışma başarılı olmuş olsaydı; ne IŞİD bu kadar güçlenebilirdi ne de Ortadoğu’da bu denli savaş sürerdi. Çünkü Kürtler üzerinden yürütülen bir savaş var” dedi.
‘BÜYÜK BAŞARIDIR’
O günkü çalışmaların üzerinden 6 yıl geçtiğini; ancak her kadar birlik konusunda istenilen amaca ulaşılmasa da çalışmalardan vazgeçilmediğini vurgulayan Taşçıer, “Hedefimiz, birliktir. Birlik, artık Kürtler için bir yaşam tarzı olmuş” şeklinde konuştu. Birlik çalışmalarının peşini hiçbir zaman bırakmayacaklarının altını çizen Taşçıer, “Bu süreçte, her parçanın kendi arasında birliğini oluşturması gerekir” dedi.
Kuzey-Doğu Suriye’de TEV-DEM ile ENKS arasında yapılan anlaşmaya da dikkat çeken Taşçıer, “Bu adımlar önemlidir. Bir parçadaki olumlu veya olumsuz gelişme, tüm parçaları etkiliyor. Çünkü bu halk her konuda birdir. Savaş şartlarında, Kürtlerin kendi aralarındaki birlikleri tüm parçaları olumlu yönde etkiledi. Etkisini görmeye başladık. Bu, büyük başarıdır. Rojava’daki sonucu, kendimize örnek almamız gerekir” dedi. Birlik konusunda Güney Kürtleri arasında da olumlu yönde ilerleyen bir sürecin olduğunu, bölgedeki Kürt partilerinin de yan yana geldiğinin altını çizen Taşçıer, bu durumunda İran’daki Kürtleri etkileyeceğini söyledi.
‘DAHA DA GÜÇLENECEKLER’
Kürtlerin birliklerini ne kadar erken sağlarsa amaçlarına o derece erken ulaşabileceğinin altını çizen Taşçıer, “1916’da, Kürtler bir yerde toplanmış olsaydı; bugün bu sıkıntılar yaşanmamış olacaktı. Bundan kaynaklı yüz yılı aşkın Kürtler sıkıntı yaşıyor. Bu süreci, Kürtler bir yüzyıl daha kaldırmaya tahammülü yoktur. Kürt örgütleri de bu bilinçtedir” şeklinde konuştu. Kürtlerin birlikteliklerine inanması gerektiğinin altını çizen Taşçıer, birliğin sağlanması durumunda her partinin kendi rengiyle daha güçleneceğini vurguladı.
MA / Mehmet Şah Oruç